Türkiye'nin en çok izlenen kanalı atv'nin Genel Müdürü Mehmet Tezkan, "atv olarak kaliteli programdan hiç bir zaman vazgeçmedik. Her dönem gibi bu yıl da şakır şakır ağlamalar, küfürler, bağırışlar olmadan reyting alınabileceğini gösterdik. Bizim sırrımız bu" dedi.
Misafir Odası'nın bu hafta konuğu dışarıdan değil içeriden. Üstelik bir meslektaşım. Mesleğe voleybol muhabirliğinden başlayıp, her aşamasında görev almış. Servis şefliği, gece sorumluluğu, bölüm müdürlüğü, genel yayın müdür yardımcılığı, köşe yazarlığı, televizyon haberciliği... Mehmet Tezkan. atv'nin genel müdürlük koltuğunda oturan yeni üst düzey yöneticisi. Haftada iki gün, 16 kilometre koşacak kadar sportmen, Emret Bakanım isimli diziyi, yayından önce izleyecek kadar politika meraklısı... Türkiye'nin en çok izlenen kanalı atv'de neler olup bitiyor? Daha çok A ve B grubu tarafından izlenen atv kanalının 2005 yılında izleyiciye yapacağı sürprizler neler? Merak ettiğiniz bütün soruların cevaplarını Mehmet Tezkan'dan aldım.
* Keyifli bir şekilde yazarlık yaparken, altı ay kadar önce kendinizi masanın öbür tarafında buldunuz. İlk soru biraz klişe... Televizyon eşittir rating mi? Tabii öyle. Karne gibi. Her sabah masaya oturduğumda baktığım ilk şey rating raporları. Hangi program ne performans göstermiş, az mı çok mu izlenmiş. Rakiplerine de bakıyorsun tabii.
atv, İZLEYİCİSİNİ İYİ TANIYOR * Rating'in önemli olduğunu anlıyorum ama çok izlenen bir televizyon kanalı olmanın getirdiği büyük de bir sorumluluk var. Bakınca, son yıllarda dizilerin yıldızının çok parladığını görüyoruz. atv'de dizi seçerken ön planda tuttuğunuz kriterler neler? Her ne kadar televizyonlar ticari bir araç olarak görünse de ben televizyonun canlı bir organizma olduğunu düşünüyorum. Her kanal yola çıkarken, bir kimlik oluşturdu kendine. atv deyince artık herkesin kafasındaki imaj net. Nedir o? Güvenilir olmak, kaliteli olmak ailenin birarada seyredebileceği programlar hazırlamak. Yani aile televizyonu olmak. atv'nin dizilerini hatırlayın. Süper Baba, İkinci Bahar, Mahallenin Muhtarları, Asmalı Konak, Aliye, Avrupa Yakası, Melekler Adası, Kurşun Yarası... Bu gelenek sürüyor. Bu yılda bağırışa, çağırışa, küfüre kaçmadan rayting alınabileceğini gösterdik. Bizim sırrımız bu. Bizde diziler kolay seçilmiyor. Bence atv'nin en büyük kazançlarından biri Genel Yayın Yönetmeni Melis Civelek. İnanılmaz titiz bir şekilde dizi seçiyor. İnanın, o dizinin yapımcısından daha çok çalışıyor. Senaryo geliyor, okuyor, beğenmiyor, oyuncularına bakıyor, değişiklik yapıyor ve atv izleyicisini o kadar iyi tanıyor ki, onlara ters gelebilecek hiçbir dizinin hiçbir bölümüne geçit vermiyor.
* Diziler ekibinizin testine tabii tutuluyor öyle mi? Diyelim ki bir dizi bulduk, anlaştık. Tamam deyip çekilmiyoruz. atv'nin başarısının altında yatanda bu. Her dizi çekilmeden önce Melis Civelek senaryosunu okuyor. Senaryoda bir düzeltme gerekiyorsa, önceden yapımcıyla görüşüp, düzeltiyor. Yani çok emek var. Aldım bir dizi, koydum yayına, oldu bitti değil.
* atv, kendini nasıl tanımlıyor, kime hitap ediyor? Biz daha çok diyoruz ki, 'AB kanalıyız.' Zaten AB Grubu'nda birinciyiz. AB'nin tanımı pek yapılamıyor, ama bana göre, kaliteli şeylerden hoşlanan kişi bence AB'ye giriyor. Biz onlara hitap etmek istiyoruz. Bütün seçtiğimiz programlar ve diziler bunu hedefliyor. Bakıyorsunuz diğer kanallara. İşte, 'Gelinim olur musun' 'Size anne diyebilir miyim' diye programlar var. Nedir bunlar? Çöpçatan programları. Geçen gün Hürriyet'in sür manşetinde gördüm. 'Size anne diyebilir miyim isimli programı AB izledi' diye haber yapmışlar. Anladığım kadarıyla kalitesizliği kendileri de kabul etmişki bu tür yayınlarla kamufle etmeye çalışıyorlar. Bizim böyle bir savunma yapmamıza gerek yok. Zaten atv her zaman AB'ye hitap etti ve edecek. Bizdeki her ürünün ayrı bir kalitesi, ayrı bir yeri, ayrı bir öyküsü vardır. İstanbul Masalı farklıdır, Aliye farklıdır, Avrupa Yakası farklıdır. Şimdi yeni dizimiz Savcının karısı farklıdır. Ama hepsine baktığınız zaman, izleyici hepsinden de zevk alır.
TRANSFERLERE HAYRET EDİYORUZ * Televizyonlar için bir dönem tartışma programları olmazsa olmazdı ama şimdi anladığım kadarıyla diziler öne çıktı, değil mi? Bu dönem diziler dönemi. Haberler bir televizyonun temel direği. Haberleri yapış tarzınız, dünyaya bakış tarzınız o televizyonun genel havasını da etkiler. Show TV'ye bakın. Bir dönem, izlediği bir tarz vardı. Sonra bir anda, bir gecede logo dahil değiştiler. O imajı silmek için. Haberleri altüst ettiler, programları değiştirdiler, ama olmadı. Şimdi tekrar eski formatı uygulamaya başladılar. Bütün o evlendirme programları falan Show TV'den çıkıyor. Niye? Çünkü Show TV halka 6-7 sene dedi ki ben böyle bir kanalım. Sonra değişse de halk onun değiştiği fikrine inanmadı. Onlar da eski hallerine döndüler. Çünkü çöküş yaşadılar. Ama şimdi atv öyle bir şey yapmaz, yapamaz. Çünkü bünyesi kabul etmez. Popstarlar, Türkstarlar ortalığı yıktığı zaman atv gitti Akademi Türkiye yaptı. Yarışmaysa yarışma. Ama daha eğitici, daha seviyeli, daha kaliteli. Evlendirme programlarının karşısına atv Anadolu Ateşi'yle çıktı. Gayette iyi izlendi. Ona göre de iyi reklam aldı. Reklamveren de hedef kitlesine daha iyi ulaştı.
* Şimdi bir de bir transfer furyası var televizyon kanalları arasında. atv bu furyadan etkilendi mi? atv'ye uymuyor. Bir kanal Semra Hanım programı yapıyor. Çok izlendi diye, diğer kanal ekibiyle beraber bir sürü para ödeyerek transfer ediyor. Biz hayretle izliyoruz. Niye transfer edelim ki böyle bir programı! Beş tane adam oturmuş, bir de Semra Hanım diye biri çıkmış. Bütün gün bağırıp, çağırıyorlar. Çocuklar ağlıyor. Yerin dibine batırıyorlar birbirlerini. Bir şaklabanlıktır gidiyor. Biz bu tarz programların da transferlerin de dışında tutuyoruz atv'yi.
