kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
  » Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Balcicek Pamir @ SABAH
 

Çırağan Sarayı'nda bir kedi

Sen kalk Fransa'dan Türkiye'ye bir gece konser vermek için gel, dünyanın en güzel otelinde kal, burnunu çıkarıp "Neymiş bu İstanbul" deme

* Türkiye'ye birkaç kez geldiniz diye biliyorum. Nereleri gezdiniz? Hiçbir yeri. Havaalanından otele kadar görebildim ancak. Geçen sefer de gezememiştim. Ama Çırağan Sarayı mükemmel. Odamın manzarasını size anlatamam.

* Türkiye'yi nasıl buluyorsunuz peki? İnsanları, havası? ........

* Şöyle sorayım, Fransa'dan Türkiye nasıl gözüküyor? Yani ülkeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? ...... yani, ....

* Tanıdığınız Türk sanatçı var mı? Bazıları yurtdışında büyük başarılara imza atıyorlar. ...............

* Örneğin İdil Biret, Güher-Süher Pekinel, Fazıl Say? ...............

* Peki daha popüler isimleri belki biliyorsunuzdur. Tarkan? ...............

* Sertab Erener? ............... (Gerçekten niye Türkiye konusuna bu kadar taktım bilmiyorum. Ama bazen röportaj yapanın da karşısındakinden sıkılma hakkı olabiliyor tabii.)

* Bildiğim kadarıyla birçok ülkeye konser vermeye gittiniz. Uzakdoğu, Rusya, Amerika... Hangisi sizi en çok etkiledi? Çok ülkeye gittim, çok konser verdim evet... Etkilenmeye gelince, hepsi güzel hepsi hoş tabii.

* Örneğin? ..............

* Konser için gittiğiniz ülkeyi gezme fırsatınız oluyor mu? ....... yani, .... bazen oluyor bazen olmuyor. Pek gezemiyorum tabii.

***


Emma Shapplin, küçük dev kadın. Ben ona böyle diyorum çünkü o sesin o kadından çıktığına inanmak gerçekten de zor. Ünlü soprano Emma Shapplin'den bahsediyorum. Hani Etterna diye bir albümü vardı, la notte Etterna diye bir de şarkısı. (Shapplin geçtiğimiz hafta Kia'nın davetlisi olarak Türkiye'ye geldi) Polis bir babayla öğretmen bir annenin kızı. Küçüklüğünden beri müziğe ilgi duymuş. Sonra bir arkadaşının vesilesiyle yaşlı bir müzik öğretmeniyle tanışmış. O zamanları anlatmayı çok seviyor zaten. Eski ama şık döşenmiş bir ev, 7-8 kedi, büyük şamdanlardaki mumlarla aydınlatılan bir salon ve piyano... Emma Shapplin'in profesyonel olarak ilk işi ise bir rock grubunda olmuş. Grup üyeleri sesi kısılana kadar bağıran bir erkek arıyorlarmış. Emma Shapplin demiş ki "Ben bağırırım. Hem de erkek solistten daha kuvvetli bağırabilirim." Ondan sonraki tüm konserlerde sadece sonu gelmeyen çığlıklar atmış. Komik değil mi? O gün sahnede sadece çığlık atan küçük kız şimdi bütün dünyayı sesiyle büyülüyor. Bazılarına göre yine çığlık atıyor ama müthiş bir çığlık. Sadece sesi değil kendisi de güzel. İncecik bir vücut, uzun parmaklar, zarif bir boyun ve gerçekten de güzel bir yüz... Kaşlar, gözler, dudaklar. Her şey yerli yerinde... 30 yaşında olmasına rağmen 18'inde gibi duruyor. Konuşması da, gülmesi de, sizi ilgiyle dinlemesi de hep meraklı çocuk bakışlarıyla. Emma Shapplin ile basın toplantısından bir saat kadar önce Çırağan Sarayı'ndaki odasında buluştuk. Yıllardır yanında her yere götürdüğü kedisi bir hafta önce ölmüş. Shapplin öyle üzülmüş öyle üzülmüş ki menajeri Paris sokaklarında bulduğu minik bir kedi yavrusunu kucağına bıraktığında bile yüzü gülmemiş. Bir süre sonra bu yavruya çok alışmış; onu Türkiye seyahatine bile getirmiş. "Çırağan Oteli'ne kediyle geldik. Bakar mısınız, ne kadar şirin değil mi? Fakat oteli uyarmadığımız için sorun yaşadık. Saray bölümüne kedi köpek almak yasakmış. Ama otel görevlileri çözüm buldular, odamdan çıkmadığı sürece kalmasına izin verdiler." Minik yavruyu Emma Shapplin ile görüntülemek için odanın dışarısına çıkardık tabii. Çırağan Sarayı'nın koridorlarında yaklaşık 3 dakika yürüdü kedicik. Sevimliydi, gerçekten de çok sevimli bir manzaraydı.

***


* Şarkı söylemek sizin için ne ifade ediyor? İçimden bir yerlerden geliyor, nasıl yükseldiğini anlamıyorum. Bir fırtına gibi yaklaşıyor ve ağzımdan çıkıveriyor. Patlıyor, patladıkça daha çok yükseliyor. Müthiş bir heyecan, müthiş bir duygu.

* Kendinizi nasıl sınıflandırırsınız? Tarzınız pop mu yoksa klasik mi? Ne zor bir soru bu. Klasik öğeler de var elbette ama galiba ben pop söylüyorum. Evet galiba pop.

* Opera sanatçıları, klasikler sizi nasıl değerlendiriyor peki? Sevmiyorlar, asla tasvip etmiyorlar.

* Niye? Opera tarzını her tür dinleyiciye sevdirdiniz diye mi cezalandırıyorlar yani? Galiba ceza yiyorum, evet.

* Hayatınızda müzikten başka ne var? .... Bilmiyorum. Düşünmem lazım. Kitap okurum, yürüyüş yaparım. Şimdi zaten Paris'ten de sıkıldım daha küçük bir yere taşınıyorum. Siz bakmayın benim öyle sahnedeki halime; ben çok utangaç, içine kapanık sade biriyim.

* Yeni albüm ne zaman? 2005 Mayıs ayı gibi düşünüyoruz.

***


Emma Shapplin beni birçok bakımdan hayal kırıklığına uğrattı. Daha renkli birini bekliyordum ya da hayal ettiğim o güzel sesli kadın bu değildi, belki de benim suçum. 30-35 dakika sohbet ettik. Sonra ayrıldık. Belki o gergindi akşama konseri vardı, belki ben sormayı beceremedim, ne bileyim... Olmadı. Ortaya iyi bir söyleşi çıkmadı işte. Ertesi gün basın toplantısında verdiği cevapları okurken gülümsedim. Demiş ki "Yemekleriniz harika, trafiğiniz korkunç." Ne yapsın başka bir şey söyleyemez çünkü gezmiyor görmüyor, işin en acayip tarafı merak bile etmiyor. Sen kalk Fransa'dan Türkiye'ye bir gece konser vermek için gel, dünyanın (bence) en iyi otelinde kal ve burnunu dışarı çıkarıp "Neymiş bu İstanbul kardeşim?" deme. Üstelik bu ilk gelişi bile değil. Hadi gezmeyi görmeyi sevmiyorsun (Öteki ülkelerde de aynı durumun yaşandığını zaten yazının ilk bölümünde verdiği cevaplardan anlıyorsunuz) sen müzik kadınısın. Hayatındaki tek şey müzik. İnsan merak etmez mi "Şu Türkiye'ye gidiyorum ama ülke hakkında hiçbir bilgim yok. Bunların iyi sanatçıları yok mudur? Müzikleri nedir?" diye... Ahmet San'a söyleseydi, ona özel bir karma CD bile yapılırdı. Emma Shapplin'in sesine laf yok. Öyle bir ses o kadar küçük bir vücuttan nasıl çıkar, nasıl yükselir ve nasıl bu kadar etkileyici olur, inanın bilmiyorum. O yüzden diyorum Emma Shapplin sadece şarkı söylesin, biz de dinleyelim.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Anneler beyin yıkayabilir mi?   / 18-12-2004
 Sokaklarda öpüşüp duruyoruz   / 11-12-2004
 Kadınlar sadece çocukları eğitmek için okumalı   / 04-12-2004
 Çırağan Sarayı'nda bir kedi   / 27-11-2004
 Cezalı öğrenci gibiyim   / 20-11-2004
 Ona kimse çamur atamaz   / 13-11-2004
 Of, of kömür gibi yanıyorum   / 06-11-2004
 Ah şu papatya falları başka bahara kaldı   / 30-10-2004
 Evinizde işler yolunda mı?   / 16-10-2004
 Kötülük genetik mi yoksa sonradan mı?   / 09-10-2004
    Cumartesi Yazarlar
  » Güncel
    Yaşama Dair
    Sinema
    Gurme
BALÇİÇEK PAMİR
Aşk bir yanılsama
Ben demiyorum Ahmet Ümit diyor. Öyle...
FİLİZ AKIN
Sanatın gücüyle hayat daha da güzelleşiyor
Batı resminin...
Prens düğünlerinin özel şarabı yarışmayla seçiliyor
Saray düğünlerinin şarapları bütün dünyanın dilinde... İspanya Veliahtı'nın...
Az yemek bol eğlence
Yılbaşı gecesini rahatsız olmadan geçirmek istiyorsanız gün boyunca...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.