kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    İşte İnsan
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Gazi Ercel @ SABAH
 
Zor hafta
Rusya ve değerlenen ruble

Zor hafta

Güç bir haftaya giriyoruz. AB ülkelerinin devlet ve hükümet başkanlarının Brüksel'de 1617 Aralık'ta yapacakları toplantı, Türkiye için önemli bir kavşak noktasını oluşturacak. Türkiye'nin AB'ne tam üye olmak için yıllardır süren çabaları AB liderlerinin kararlarına yansıyacak.
Aslında son iki haftaya kadar, altı aydır hayli iyimser bir havadaydık. "Bu iş oldu" diyenlerin oranı fazlaydı. AB'nin verdiği ödevleri harfiyen yerine getiriyor, kritik bir çok eşik atlıyorduk. Son iki haftada hava birden döndü . Doğru olup olmadığı sınanamayan birçok haber ortaya atıldı. Karar taslaklarının biri gitti, diğeri geldi. Herkesin kafası karıştı. Piyasaların ve kamuoyunun bekleyişleri inişli çıkışlı bir hal aldı.
Şimdi, bu hava ile haftaya başlıyoruz.
Şunu unutmayalım ki, Brüksel zirvesinden çıkacak karar politik nitelikte olacaktır. Nasıl AB'ye alınan her ülke için politik karar verilmişse, Türkiye için de bu geçerlidir . Kararı verecek olanlar siyasi kişilerdir. Bir taraftan kendi kamuoylarını tatmin etmek isterken, kendi parti tabanlarının eğilimlerine de bakacaklardır. Türkiye'nin de demokratik bir ülke olduğunu gözden kaçırmayarak, onun da kabul edebileceği bir yol bulacaklardır.

ABD yönetimi susuyor
Zoraki bir evliliğe iki tarafın da rıza göstermeyeceğini bilmektedirler.
Bu karışıklıkta, sanırım bir önemli nokta dikkatinizi çekmiştir. AB serüveninde bizi başından bu yana destekleyen ABD yöneticileri, son zamanları suskunlukla geçirdiler. Helsinki zirvesi öncesi Clinton'un Türkiye'yi nasıl arkaladığını hatırlayın. Bush'un altı ay önce Ortaköy Camii ve Boğaz Köprüsü'nün muhteşem görüntüleri eşliğinde söyledikleri gözlerinizin önünden bir geçsin. Böylesi bir ilişkiden sonra tam karar arifesinde ABD'den bir ses çıkması garip. Bu durum, belki son dönemdeki "ilişki soğumasını" yansıtıyor, ama tam anlamını AB'nin kararından sonra öğreneceğiz.
Sonuçta bütün bu oluşumlar, belirsizliğin artması sonucunu doğurdu. Grilikler daha da derinleşti. "Şimdi ne olacak?" sorusunun yanıtı, cuma günü ortaya çıkmadan önce olasılıkları kurgulayalım. Kanımca dört senaryo geçerliliğini koruyor.
Temel senaryoya göre, AB liderleri 2005'in ikinci yarısından sonra müzakerelere başlanmasına ve fakat bunun için "şu şartların" yerine getirilmesine karar vereceklerdir. Şartlar, tarafları tatmin eden ve "sert" olmayan konuları içerecektir. Uzun sürecek müzakereler başladıktan sonra tam üyeliğe giden yolda, Türkiye'nin AB'ye uyumu için yapılması gerekenlerin tek tek sonuca bağlanacağı taraflarca açıkça belirtilecektir.
İkinci senaryo, iyimser senaryodur. Liderlerin, Türkiye'yi AB ye tam üye yapma arzusunu yansıtır biçimde kayıtsız ve şartsız müzakerelere başlanacağı kararını almalarıdır.
Kötümser senaryo ise, Kıbrıs dahil belirlenen bazı "güç" şartların yerine getirilmesinden sonra, müzakere tarihi konusunun gündeme getirilmesini içerir. Açıkça ret olmasa bile ona yakın olasılıkları kapsar.

Dördüncü senaryo önemli
Bu üç senaryodan birinin gerçekleşmesine karşı Türkiye'nin vereceği yanıtlar ve göstereceği tepkiler dördüncü senaryoyu oluşturacaktır. Bizim piyasaları ve ekonomiyi yakından ilgilendiren de bu dördüncü senaryodur.
Geçirdiğimiz deneyimlerden, acı da olsa öğrendik ki bu senaryolardan hangisi gerçekleşirse gerçekleşsin bu işin sonu değildir.
AB ile müzakerelere hemen başlasak bile yapılacak çok iş, çözülecek çok sorun vardır. Tarih aldık diye hemen iyimserliğe kapılıp coşmamızın gerçekçi olmayacağını biliyoruz.
Benzer şekilde, kötümser senaryo olasılığı karşısında da bekleyişlerimizi değiştirip, "panik" havasına girmemizin bize bir yarar getirmeyeceğini de anladık. Piyasalar, tehlikeyi ya da olumsuz şartların ortaya çıkacağını önceden sezdikleri taktirde, davranışları daha akılcı oluyor . Önlemlerini alıyorlar, krizi sezdiklerinde bunu önlemek için çaba sarfediyorlar. Onlara ters gelen beklenmedik gelişmeler ve olaylar. Hele bunlar "iyi zamanlarda" ortaya çıkarsa zor günler yaşanıyor.
AB ile ilgili olarak, son dönemlerde belirsizlik artsa da piyasa oyuncularının, bütün olasılıkları bildiklerine ve yorumladıklarına eminim. Bu nedenle, verilecek kararı sakin, aşırı iyimserliğe ya da kötümserliğe kapılmadan karşılayacaklarını sanıyorum.
Böyle de olması lazım.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Petrol fiyatlarına ne oluyor?   / 11-12-2004
 Hedeflenen ile gerçekleşen büyüme   / 10-12-2004
 Dolar ve savaş   / 08-12-2004
GAZİ ERÇEL
Zor hafta
Güç bir haftaya giriyoruz. AB...
ABDURRAHMAN YILDIRIM
Gri senaryo fiyatlandı, Başbakan ve piyasalar için diğer...
GÜNTAY ŞİMŞEK
Para koltuğun zamkı oldu
Avrupa Birliği'ne (AB) Türk...
Sıfırdan yaratılan krallık
Zafer Yıldırım ve Zafer Kurşun işe sıfırdan başladılar ve kurdukları...
'Bu dansöz Sinem değil!'
Cumartesi akşamı canlı yayınlanan A Takımı'na telefonla bağlanan...
'Kaplumbağa Terbiyecisi' 5 trilyona kamu hizmetinde
'Kaplumbağa Terbiyecisi' 5 trilyona kamu hizmetinde
İstanbul Modern Sanat Müzesi ile Suna ve İnan Kıraç Vakfı Pera Müzesi...
'Eğer Said deliyse bu alemde akıllı adam yok'
'Eğer Said deliyse bu alemde akıllı adam yok'
Said Nursi 1907'de İstanbul'a gelip "Doğu'da büyük bir üniversite...
IMKB
E: 22,944 D:% 1.16
DOLAR
S: 1,442,000 D:% 0.35
EURO
S: 1,902,000 D:% -0.05
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Üretim ve Tasarım   Merkez Bilgi Grubu