Koçbank'ın İtalyan tarafının sözcüsü olan Federico Ghizzoni, 'Risk aldık ve tam vaktinde geldik. Yatırımımız geri dönüyor' dedi ve AB'nin Türkiye'ye etkileri konusunda da umutlu konuştu.
Federico Ghizzoni. Koç Finansal Hizmetler CEO'su. Koçbank'ın ise yönetim kurulu üyesi. İtalya'nın en büyük bankalarından biri olan Uni Credito, iki yıl önce Koçbank'ın yüzde 100'ünü kontrol eden Koç Finansal Hizmetler'in yüzde 50'sini satın alınca, aralarında Federico Ghizzoni'nin de bulunduğu 7 İtalyan üst düzey bankacı İstanbul'a gelerek Koçbank'ta çeşitli görevlere atandı. İtalyan ortak kendi kültürünü Koçbank'a adapte ederken, 24 yıldır Uni Credito'da çalışan ve Londra, Singapur ve Polonya'dan sonra Türkiye'ye atanan Federico Ghizzoni de eşi ve çocuklarıyla İstanbul'un Bebek semtine taşındı. Gelmeden önce bildiğini sandığı Türkiye ile yaşadığı Türkiye arasındaki farkı 'müthiş' diye ifade eden Ghizzoni, Orta Avrupa'daki yerini sağlamlaştırmak ve büyümek için 5 yıl içinde 5 milyar euroluk satın alma yapan Uni Credito'nun Türkiye'de yaptığı satın almanın ne kadar yerinde olduğunu ve sebeplerini konuk olduğu Misafir Odası'nda anlattı. Uni Credito, 27 ülkede faaliyet gösteriyor ancak Ghizzoni, "Bizim hedefimiz global banka olmak değil. Önceliğimiz Avrupa ve Türkiye'nin de içinde bulunduğu bölgede istediğimiz büyüklüğe ulaşmak. Sonra belki Çin ya da Hindistan'ı düşünebiliriz" diyor...
* Türkiye'yi başka satın alma yaptığınız ülkelerle karşılaştırmanızı istesem, ne söylersiniz? Koçbank'ın yarısı son iki yıldır sizin. Bu satın alma sonunda geldiğiniz nokta başarılı mı? Yoksa daha başarılı sonuçlar elde ettiğiniz ülkeler var mı? Rakamlar üzerinde konuşursak ve 2004 yılını değerlendirirsek, Türkiye en başarılı olduğumuz ülke diyebilirim. Ama tabii kesin rakamlar üzerine konuşmuyorum. Çünkü öyle bakarsak, Polonya'daki bankamız daha büyük. Ama yaptığımız yatırımın geri dönüp dönmediğini konuşursak, bu yıl Türkiye'deki yatırımımız çok başarılı sonuç verdi.
* Sizce buna sebep ne? Birincisi bu ülkeye tam vaktinde geldik. Gelişmekte olan bir pazara yatırım yapmak istiyorsan, bazı riskleri kabul etmen gerekiyor. Türkiye bizim 1999'dan beri ajandamızdaydı. 2002 sonunda gelebildik ancak. Ama sanırım yaptığımız seçim çok yerindeydi. Türkiye'yi Orta Avrupa'daki Polonya dahil diğer ülkelerle kıyaslarsam, en ilginç olanı, en gelecek vadeden pazara sahip olanı diyebilirim. Büyüme potansiyeli çok yüksek. Çok şanslıydık. Çünkü Koç gibi iyi bir ortak da bulduk kendimize. Ülkeyi çok iyi tanıyor olmalarının avantajını yaşıyoruz.
BNP'NİN REKABETİ TANIDIK
* Türkiye'nin son günlerde cazibesinin artığını düşünüyor musunuz? Kesinlikle öyle. Son zamanlarda İtalyan basınına ben de röportajlar veriyorum. Çok moda bir ülke oldu gerçekten. Ben müzakerelerin başlayacağını sanıyorum. Bu çok önemli. Çünkü ülkenin sürekli zikzak çizmesini engelleyecek. Pozitif bir hava getiriyor çünkü. Müzakere süreci büyüme ve yabancı yatırım getirecek diye düşünüyorum.
* Sizden sonra başka banka satın alma girişimleri de oldu. En son Fransız BNP Paribas da TEB'e ortak oldu. Sizin bu son gelişmeye yorumunuz nedir? Avrupa'daki rekabet Türkiye'ye taşınacak mı? Tabii ki rekabet edeceğiz. Türkiye'nin diğer ülkelere göre farklı bir hikayesi var. Türkiye'yi diğer gelişmekte olan ülkelerle kıyaslarsak şunu görüyoruz. Bu ülkedeki yabancı banka sayısı diğerlerine göre çok daha az. Piyasadaki istikrar daha da belirginleşirse, başka yabancı bankaların da gelmesini bekliyorum ben. Yani rekabet artacak ama aynı zamanda bildiğimiz bir rekabet olacağı için bizi korkutmayacak. Yabancı yatırımcılar ne de olsa pazara bir disiplin getiriyorlar. Ne yaptıklarını anlamadığınız oyuncuların da olduğu bir pazara yabancı bankaların böyle giriş yapması bizim açımızdan memnuniyetle karşılanıyor. Biliyoruz ki bu banka güçlü ve iyi. Oynadıkları oyunun kurallarını biz de çok iyi biliyoruz.
* Sizce BNP Paribas gelmekte gecikmedi mi? Sanmıyorum. Bence bir iki yıl sonra gelecek olanlar geç kalmış sayılacak. Talep çok artacak. Bankaların fiyatı da çok yükselecek. Tabii biz şu anda pozitif senaryolar üzerine konuşuyoruz. Eğer göstergeler tersine dönerse bu söylediklerim de geçerliliğini yitirir.
* Sanki kimse artık negatif senaryo olabileceğine ihtimal vermiyor ama... Yüzde 100 evet ya da hayır demek mümkün değil. Bugün tahmin yapanlar bu büyümenin devam edeceğini söylüyor. Açıkçası hepimiz biraz risk alıyoruz. Hızlı büyüme belki bazı sosyal problemler de yaratabilir. Dolayısıyla risk her zaman var. Fakat şu anda senaryolar pozitif.
