kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Refik Durbas @ SABAH
 

Yorgo Seferis ve Yorgo Andreadis

Yorgo Seferis, 13 Mart 1900'de İzmir'in Urla ilçesinde dünyaya geliyor ve 1914 yılında ailesiyle Atina'ya göçene kadar da bu kentte yaşıyor. 20. yüzyıl Yunan şiirinin en büyük temsilcilerinden biri... 1953 yılında "Avrupa şiirine getirdiği yeniliklerden" dolayı Nobel Edebiyat Ödülü'nü alıyor. Seferis'in 1945-1951 arasında tuttuğu günlük "Bir Şairin Günlüğü" başlığı altında Alova'nın çevirisiyle Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları arasında çıktı. Günlük'ün asıl önemi, çağımızın bir büyük şairinin sanat-edebiyat ve tabii şiir üzerine duygu ve düşünceleri yanında doğup, çocukluğunu geçirdiği coğrafya üzerine çarpıcı gözlemlerinden kaynaklanmakta... Seferis, 1948 yılında Ankara'daki Yunan Büyükelçiliği'nde görevlendiriliyor. Bu yüzden de günlüğün son bölümü Türkiye'de yazılıyor. Türkiye'de kaldığı üç yıl şairin uzun görevlerinden olmakla kalmıyor, çocukluğunun ülkesine ilk kez geri dönüş anlamını da taşıyor. İzmir'in o savaş sırasında yerle bir edilmesinin şairin yaşamında belirleyici, tarihsel bir olay olduğunu da öne sürmek abartı sayılmaz ayrıca...

ÇOCUKLUK YURDU
Seferis, 1949-1950 arasında Batı Anadolu'da bir geziye çıkıyor, çocukluğunun yurdunu aramak üzere... Bodrum'a geliyor. Kendi anlatsın bundan sonra gözlemlerini: "Kos'un dağları açık seçik görülebiliyor. Rum mahallesinde, neredeyse, bin kişi yaşıyor. Yanlarından geçerken, "Merhaba, İbrahim, annen nasıl?" sözleri geliyor kulağıma. Kilise tahrip edilmiş. Burası bir zamanlar sinemaydı, dediler bana. Kiliseleri böylesine gülünçleştirmelerinde zalimce bir şey var, yerle bir etsinler daha iyi. Biz de camilere aynı şeyi yapmıyor değiliz." Seferis, yalnız Türklere değil, kendi toplumu üzerine de aynı eleştiri hançerini vurmaktan çekinmiyor. Çünkü bu coğrafyanın bir şairi Seferis de... Şimdi yine aynı adı taşıyan ve yine bu coğrafyanın bir başka yazarından söz etmek istiyorum, Yorgo Andreadis'ten... Andreadis, 4 Aralık 1998'den beri Türkiye'ye girişi yasaklı bir Yunan yazarı. Oysa Türk-Yunan halklarının dostluğu için gösterdiği çabalardan dolayı, 1993'te Abdi İpekçi Türk-Yunan Barış ve Dostluk Ödülü sahibi. 1996'da İzmir'de düzenlenen TÜYAP Kitap Fuarı'nın onur konuğu olmuş ve iki ülkenin savaş eşiğine geldiği Kardak krizi sırasında barış mesajları vermiş bir aydın. 1999 depreminden hemen sonra iki TIR dolusu yardım eşyasını, kendisi yasaklı olduğu için eşi aracılığı ile yollayacak kadar dostluk duyguları ile dolu, öldüğünde bu topraklara gömülmeyi vasiyet edecek kadar bu coğrafyaya bağlı bir insan... Bu nedenle olacak ülkesi Yunanistan'da radikal milliyetçi çevrelerin tepkisini almış. Ama gelin görün ki, ülkemizdeki benzer çevreler, onun kardeşlik ve barış mesajlarından rahatsız olup 1999'un geriliminden de yararlanarak Türkiye'ye girmesini yasaklatmayı başarmışlar. Bu yasak nedeniyle Türkçe isim taşıyan torunları da acı çekmekte... Bu yasak kararı, ülkemiz tarihi ve coğrafyası için bir ayıp değil midir? Yorgo Andreadis'in Türkiye'ye girişini engellemekle kazancımız ne olacak? İşte öteki Yorgo (Seferis), gelip görmüş çocukluğunun ülkesini. Hangi yasak, yazdıklarını engelleyebilir? Bu topraklara gömülmeyi vasiyet edecek kadar bu ülkeyi seven Andreadis'e onurunu geri vermenin zamanıdır. Bu ayıbın yüz kızartıcılığını daha fazla yaşamak istemiyorum.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Gelecek çocuklarda   / 14-11-2004
 ABD'nin güldüren yasaları   / 07-11-2004
 Yorgo Seferis ve Yorgo Andreadis   / 31-10-2004
 Çobandede köprüsünü tıraş kimin haddine   / 24-10-2004
 Yaz bitti...   / 17-10-2004
 Para, el kiri mi?   / 10-10-2004
 Şair, şiirin nerede?   / 03-10-2004
 Müzik yelpazesinde Türk popu   / 26-09-2004
 Bir eylül hikayesi   / 19-09-2004
 Anneler bilir ölümü...   / 12-09-2004
    Aktüel Pazar Yazarlar
    Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
  » İyi Yaşa
Karımı kıskandım ben de kanser oldum
Karımı kıskandım ben de kanser oldum
Emre Altuğ'un son klibinde oyunculuk dersi veren Erol Günaydın,...
Tutku benim pusulam
Tutku benim pusulam
Tahtakale'den aldığı boncuklarla takı tasarlamaya başlayan Tansa...
Yansımalar Pervane'yi tanıtacak
Bab-ı Esrar ve Serzeniş albümleri ile geniş bir dinleyici kitlesine...
Ama Dablam'a çıkan ilk Türk
Dört yıl önce Everest'e tırmanan Tunç Fındık geçtiğimiz günlerde...
Yoksa Anis de mi Bizans'tan?
Bizans tarihinin ünlü uzmanlarının bizden olması gerek. Bizans'ın kültürünü,...
Onlar 'kadrolu akşamcılar'
Rakı tutkunlarının damak tadını bir avuç degüstatör yani tat uzmanı belirliyor.
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.