kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Adımlarınızı sıklaştırın yürüyüş zamanı geldi
Adımlarınızı sıklaştırın yürüyüş zamanı geldi
Ankara ve İzmir'deki güzergahlar

Adımlarınızı sıklaştırın yürüyüş zamanı geldi

Eylül ayının büyülü güzelliğinden uzak kalmak istemeyenler günün belli saatlerini doğaya ayırıyor. İşte form tutmak ve keyifli anlar geçirmek isteyenler için en keyifli yürüyüş parkurları
Boğucu sıcakların yerini hüzünlü sonbahara bırakmaya başlamasıyla, hemen herkes yaz rehavetini üstünden atmaya çalışıyor. Artık günün her saatinde dışarı çıkıp gezmek daha keyifli bir hal almaya başladı. Çünkü ağaçlardan denize kadar çevremizde gördüğümüz her şey rengini cömertçe sergiliyor. Özellikle İstanbul'da bu güzellikleri kaçırmak istemeyenler, oturdukları yerlere göre farklı yürüyüş güzergahlarını tercih ediyorlar. Bu güzergahlar arasında en sevilenlerden biri olarak Bebek'ten başlayıp Rumeli Hisarı'na kadar devam eden sahil şeridini gösterebiliriz. Birbirinden güzel kafelerin de bulunduğu bu sahil hattı, yürüyüş aralarını keyifli bir mekanda değerlendirmek isteyenler için de güzel bir alternatif. Rumeli Hisarı'nda yürüyüşünü noktalamak isteyenlere, bir balık restoranına uğramalarını tavsiye ediyoruz. Burada kendinize bir balık ziyafeti çekebilir veya zamanınız yoksa Boğaz'a karşı bir bankta oturup balık-ekmek yiyebilirsiniz. Emirgan'a kadar yürümeye devam edenleri ise Tarihi Şerifler Yalısı önünde büyük bir çınar karşılayacak. Buradan ilerleyip Sakıp Sabancı Müzesi'ne ait Atlı Köşk'ün önünden Emirgan Korusu'na dönen yolu izlerseniz, kendinizi son derece huzurlu bir ortamda bulacaksınız. Emirgan Parkı'nda kuşlar veya sincaplar eşliğinde yürüyüş yapabilir veya köşklerde oturabilirsiniz. Aynı sahil yolu üzerinde bir başka güzergah olan İstinye-Tarabya arası, keyifli yürüyüşlere olanak veriyor. Adını Yunanca "Sosthenion" kelimesinden alan İstinye, Haliç'ten sonra İstanbul'daki en büyük koy. Yürüyüşe İstinye'den başlamadan önce İstinye İskelesi'nin bahçesinde bir çay içmenizi öneriyoruz. Bu çay bahçesinden de görebileceğiniz kahverengi bir yalı, karşılaşacağınız ilk büyüleyici köşk. Recaizade Mahmut Ekrem'in bir süre kaldığı bu yalının içini gezmek ne yazık ki mümkün değil. İstinye'den ilerlediğinizde Boğaz'ın son zamanlardaki en popüler semtlerinden biri olan Yeniköy'e geliyorsunuz. Eski dönemlerde Rum ve Yahudilerin yoğunlukla yerleştiği Yeniköy'de kiliseleri görmek isterseniz birkaç saatinizi ayırmanız gerekiyor. Asdvadzadzin Gregoryen Ermeni Kilisesi ve Aya Yorgi bunların arasında.

TARİHLE İÇ İÇE
Sonbaharın ilk günlerinde, bu sahil şeridinin yanı sıra tarihi yarımadada bir yürüyüş de tercih edebilirsiniz. Buradaki yürüyüşünüz, çevredeki tarihi eserlere bağlı olarak daha gezi amaçlı olabilir. Örneğin Sultanahmet Meydanı'ndan Ahırkapı'ya kadar keyifli saatler geçirebilirsiniz. Zamanınız uzunsa Sultanahmet Camii'nin sağ tarafına bakan Arasta Çarşısı ve İslam Eserleri Müzesi'ni gezmeniz mümkün. Tarihi yarımada'nın güney sahilinde, Kumkapı ile Cankurtaran arasında yer alan küçük bir semt olan Kadırga'nın sokakları da renkli bir yürüyüş vadediyor. Özellikle Kadırga Parkı'ndan denize doğru inen sokaklar, kendinizi birkaç yüzyıl öncesinin İstanbul'unda dolaşıyormuş gibi hissetmenizi sağlayacak. Sahil yolundan Ahırkapı'ya doğru ilerlediğinizde gezinizi Ahırkapı Feneri'nde sonlandırabilirsiniz. Anadolu yakasında oturanların yaz kış demeden günün her saati rağbet gösterdikleri yürüyüş yolu ise Fenerbahçe ile Bostancı arasındaki sahil şeridi. Çoğunlukla ailecek gelenlerin piknik yapmak için tercih ettikleri Fenerbahçe Parkı'ndaki çay bahçelerini de boş bulmak neredeyse imkansız. Sahil yolu üzerindeki bir sonraki durak noktası olan Caddebostan, özellikle gençlerin hafta sonlarında mesken edindiği bir bölge. Köpeğini gezdirenler, top, hatta tavla oynayanları görmek mümkün. Yürümekten sıkılanlarsa bisiklete veya patene biniyor. Bu sahil şeridinde ne kadar yürüdüğünüzü bilmeniz için belirli aralıklarla konulmuş metre tabelaları da var. Boğaz'da yürümek isteyenlere ise Kuzguncuk-Üsküdar arası güzel bir seçenek. Eskiden beri çoğunlukla sanatçıların ikamet ettiği bir semt olarak bilinen Kuzguncuk'un en ilginç yapısı ise tek duvarları aynı olan bir kilise ile bir cami. İstanbul'daki tek kubbeli Ermeni kilisesi olan Surp Krikor Lusavoriç, bilindiği kadarıyla bahçesini bir camiiyle (Yeni Cami) paylaşan tek kilise.

ADALAR ÇOK KEYİFLİ
Prens Adaları'nın en büyüğü olan Büyükada'dan adını kırmızı-kahverengi karışımı toprağından alan Kınalıada'ya, Sait Faik'in hikayelerini yazdığı Burgazada'dan yemyeşil doğasıyla dikkat çeken Heybeliada'ya kadar tüm adalar gezilecek yerleriyle tam bir hafta sonu kaçamağı vadediyor. Aralarında seçim yapmak size kalmış. Ulaşım da Bostancı, Kabataş, Kadıköy ve Sirkeci'den kalkan vapurlarla sağlanıyor. Büyükada'yı tercih ederseniz, büyük bahçeli tarihi köşklerin sıralandığı Çankaya Caddesi'nde gezinmeyi unutmayın. 19. yüzyılın ortalarından itibaren azınlıkların, Osmanlı sosyetesinin ve sanatçılarının yerleştiği Büyükada'da bu görkemli konaklar da o zamanda yapılmış. Büyükada'ya gidip de Aya Yorgi'ye çıkmamak olmaz tabii ki. Tüm adayı yürüyemem diyorsanız, adanın simgesi haline gelen faytonlardan da faydalanabilirsiniz. İstanbul'a en yakın Prens Adası olan Kınalıada'da da keyifli bir sonbahar gezisi yapabilirsiniz. Cumhuriyet'in kurulduğu yıllarda aydınların gözdesi olan Kınalıada'ya geldiğinizde ilk dikkati çeken Sirikyan Evleri olacak. Simetrik bir biçimde inşa edilen bu evlerin altındaki kafelerde manzarayı doyasıya seyretmek mümkün. Adanın en popüler yeri ise İskele Caddesi'nden Jarden yoluna döndüğünüzde karşınıza çıkacak olan küçük meydan. Meydanın karşısındaki Kınalıada Camisi'nden sola devam ederek Jarden Mevkii'ne ulaşabilirsiniz. Bir diğer seçenek de Heybeliada. Uzaktan bakıldığında yere bırakılmış bir heybeye benzediği için Heybeliada adını alan bu mütevazı ada, birkaç saatlik bir gezintiyle keşfedilebilir. Görmeniz gereken yerler arasında Aya Nikolaos Kilisesi, İsmet İnönü Müzesi, Hüseyin Rahmi Gürpınar Müzesi, Ruhban Okulu ve piknik yapabileceğiniz Değirmen Burnu yer alıyor.

Ece Koçal

DİĞER GEZİ HABERLERİ
 İstanbul'u hiçbir şeye değişmem
 Adınızı bir fidanla yaşatın
 Gıda Günü'nde biyolojik çeşitlilik alarmı
 Kısa... Kısa...
 Bugünkü Hava Durumu
 Kazdağı'nın doğal güzelliğini keşfedin
 Nesilleri yok olmak üzere
 Kısa . . . kısa . . . kısa . .
 Sonbaharda Adalar gezilir
 Önlem alınmazsa kalp damarlarımız tıkanacak
 Kısa... Kısa...
 Tarihe ve doğaya günübirlik yolculuk
 Tatil fırsatını değerlendirin
 Tadımlık kaçamakların tam zamanı
 Günübirlik turlar
 İstanbul kirli bir elmas gibi
 Yağışlı bir hafta geliyor
 Adada eylül güzelliği
 Şarap dolu bir hafta sonu
    Yazarlar
    Alışveriş
    Yaşam
    Ajanda
    Güncel
  » Gezi
Mada-Lyon'un acı yüzü: 1-3
Mada-Lyon'un acı yüzü: 1-3
Yıldızlarıyla Türkiye Süper Ligi'ndeki rakiplerini adeta yürüye...
Kaybet ama...
Kaybet ama...
Bir takım yenilebilir. Ama 50 bin kişi stattan mutlu ayrılabilir.
'Futbol çetesi'ne 7 yıl
Manisa'da yeni bir hukuk skandalı... Top oynarken okulun camını...
Özkaya'dan hayati tehlike uyarısı
Görevine dönen Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya, tartışmalara girmek...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.