kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cuma
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Savas Ay @ SABAH
Tel:
0212 354 40 22
Fax:
0212 274 83 81
 

Bir pazar hikâyesi ve buraları yıkılıyo!..

"Arabayı almak aptallık olur" dedim içimden. Bu yaşta yağmurda, bu tık nefes trafikte direksiyonda olmak kabustu. Cihangir'i Fındıklı'yla öpüştüren bin merdiveni inip, durağa vardım. Hava ıslanınca taksi bulmak mümkün mü? Hah dur, otobüsle gideyim... Peki ama bilet?..
Kapısı açık seyreden bir otobüs duruyor önümde. Şoför sempatik suratlı, gençten biri. İçimi okuyor sanki;
- Gelsene abi. Gel gel, sosyeten sarsılmaz.
- !!!
- Atla götüreyim gideceğin yere. Binerken şirinlik yapmaya çalışıyorum ki bilet istemesin;
- Kasımpaşa'ya Şermin Halam'a gidiyorum, bırakır mısın kapıya kadar?

Mıhlama mı zor patlıcan mı?..
Ercan Akışık tadında esprime şoför dahil gülen olmuyor. Bedavacıyım ya, bir nevi muhabbet esaretim farz artıkın. Karaköy'e gelene kadar "İETT çalışanlarının çift sendika arasında sıkışıp kaldığını. Haftada 6 gün 8'er saat çalıştıklarını. Yemek molası vermediklerini. Aylıkların en kabadayı sekiz yüzle bir milyar arası değiştiğini. Kaç çocuğu olduğunu, memleketini, şimdi oturduğu yeri, çanak anteninin çalışmadığını, kayınvalidesinin SSK kapısında böbrek taş düşürdüğünü, sedye doktor hastabakıcı bulamayıp acıyla cayırdadığını, Hakan olayında Ersun hocaya bozulduğunu, trafiği aslında taksicilerin mahvettiğini, iyi mıhlama yapmanın patlıcan kebap yapmaktan zor olduğunu" hepsini hepsini öğreniyorum. Laf ziyanlığına dayanamayıp arkalara kaçarken de hem sürüp hem geriye dönüp sitem ediyor;
- İki laf ediyorduk nereye be abi?

Bırak kolumu yaa!..
Şükür Eminönü taraflarına geldik. İner inmez alt geçidin üst kısmına seğirtiyorum. Birden kolumu yakalıyor biri. Şemsiye satan bir adam bu. Hiçbir şemsiyeye sığmayacak kadar iri kıyım adamın eli el değil pençe sanki. Sesi baritondan öte boruton. Kulak dibimde gürlüyor;
- Abü sen de al şunu. Islanma bu yağmurda.
Kızıp çemkiriyorum;
- Bırak kolumu kardeşim istemem şemsiye memsiye.
Şaşrmış gibi;
- A aaaa!.. Alsana bi tane bee!.. Korkma para pul istemeyiz senden. Hedayamiz olucak al.
Şemsiyeyi kafama doğru sallıyor. Az kalsın tepeme gibisinden yakın yakın sallıyor hem de. El alem bize bakıyor, ben çabuk ayak ilerliyorum, o hâlâ bağırıyor;
- Artiz de olsan ıslanırsın aga. Kanallara çıkıyosun diye mağrurlanma bu kadar. Allah'ın rahmeti senin gibi artizleri de ıslatır.
Ahaliye göz atıyorum; kalemimi kırmışlar bile. Mevzuu bilmiyorlar ama madem ki "artiz" olan benim, o vakit mutlaka şemsiyeci haklıdır.

Geç geçebilirsen
Geçit altı tam bir şatafat kumkuması. Bunca renk parıltı nereden geliyor tanrım? Nereden gelecek satılan "şu-bu" çeşitliliğinden. İki sıraya dizili dükkânlara ilave aynı malların tıpkılarını satan orta bölüm seyyarları var. 7 yıl düşünsen aklına gelmeyecek öte beri pazarlıyorlar. Orijinaline reklam ajansı yönetim odalarında filan rastlayacağımız elektro mıknatıslı, çelik renk pıt pıt topları var ya. Hani toplardan birini hafif çekip bırakınca öbürsü ilk topa vuruyo ve o da pıt diye ses çıkarıp en öbür uçtaki öbür topu hareketlendirince o da dönüp bi daha pıtlıyo ya. Hah işte onların en ilkel biçimde olanının türlü çeşitli kombinasyonu var tezgâhlarda. Tek kusur bunlar pilli ve az "pıt"lı.

Fenerli Cemil en Küçük Ceylan!
Çamaşr gibi asılmış fabrikasyon ve taklit kanaviçe minder kılıfları var bak. Hepsini iki kenarlarından renkli mandallarla tutturmuşlar. İlkinin üzerinde Küçük Ceylan'ın o en küçüklük halinin resmi. Hemen yanı başnda kılıfların Madonna'lısı. En uca doğru Rumeli Hisarı önünden geçen buhar lokomotifi motiflisi asılı. Köşedekinde ise her neden icap etmişse Cemil Turan'ın çubuk Fener formalı bir resmi bezeli...
Birkaç adım atıyorum ki aha!.. Aha işte buraları yıkılıyo!.. Oyuncakçı mı, beyaz eşyacı mı, radyocu mu, saatçi mi ne olduğu karışmış 6-7 dükkân var yan yana. Bunların arasında kalan ve önünde tavuk döneri kesilen bir aş evini atladım onu da ekleyin. Elindeki koca bıçakla dönere hamle eden bol bıyıklı adamın üstü baş pejmürde ama kafasına taktığı aşçıbaş şeysinden onun aslında aşçıbaş da olabileceği anlaşlıyor.

Son ayakta eşek geldi!..
Matrak gelir mi bilmem; duvar boyu açılmış bir tezgâhta yeryüzünün bütün televizyonlarını uzaktan kontrol edebileceğiniz kumanda araçları mevcut. Gariptir, en çok da onlardan satılıyor ben oradayken. Satıcıya sebep sorunca uzman ağzı yanıt geliyor.
- Ay sonlarına doğru milletin eli daralır, kızar kumandayı atıp kırar Savaş Abi. Ama bizim esas müşteriler at yarışı yazanlardır. Kısrak yerine sütçü beygiri ya da eşek gelince malum sonuç. He he hee!..

Gu-guuuk!..
"12 milyon liraya ayakkabı olur mu?" demeyin, burada çok çünkü. Hem öyle müstamel değil, gıpcıl gıpcıl yeni. Öyle renkleri var ki; geçerken zepevenk gözü gibi parıldayıp röfle yapıyor yüzüne doğru.
Triko kazaklar, iç fanilası, sarımsak soyacağı aynı tezgâhta birikmiş, tuhaftır ki tuhaf görünmüyor. Duvar saatlerinin o büklümlü, saray mobilyası gibi kıvrım kıvrım ve yaldız rengi halleri. Alttan ipi çekince kuştan çok hortlağa benzeyen kırmızı bir şeyin çıkıp, yaklaşk olarak; "hooggugguukk" diye ses çıkarması guguklu saatin o zarif "guguk"larından mülhem sanırım.

Ucuz yollu
Seyyarlara açılan savaş yağmur dolayısıyla "ateşkes" arası vermiş belli ki. Kaç kovala muharebelerinde bile kıyıp dokunamadıkları kör seyyarların çevresinde porno CD'ler dahil, her neviden korsan ürün barındıran tezgâhlar ve sahipleri o yüzden bu kadar kalaba.
Öbür kapıdan dışarı çıkıyorum ki yağmur acımasızlığına devam. Doğu Bank'a gidip; hangi kameralar çıkmış? Objektiflerden neler gelmiş? Doldurmalı flaş pilinin daha dayanıklısı mevcut mu? Ucuz yollu mini dv kaset tedarik edebilir miyim?.. İşte bunları soracağım da, nerdeee?..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 İsmet Abi Zeki Müren'ine kavuştu   / 09-10-2004
 Bayraklı Baba Türbesi'ne de kamera gönderin   / 08-10-2004
 Tetikçi tanıdık çıkınca infaz nasıl olmuş?..   / 07-10-2004
 Neve Şalom Sinagogu yeniden açılırken...   / 06-10-2004
 Devrilen otobüs, ölüler, yaralılar ve Fısfıs İsmail   / 05-10-2004
 Derdini söylemeyene derman yok amma!..   / 04-10-2004
 Merkezefendi'yi üzdüler   / 03-10-2004
 Sıradan bir insanın katıksız hikâyesi!..   / 02-10-2004
 Doğan görünümlü Şahin'den toplama Ferrari'ye   / 01-10-2004
 Mühim bir analizden alıntılar!..   / 30-09-2004
REHA MUHTAR
She is such a mother's eye girl
Sevgili okuyucular...
AHMET HAKAN COŞKUN
"Kadir Abi"ye içten bir mektup
Ey benim "esaslı...
MAHMUT ÖVÜR
Derelere kaç para gömüldü?
Her yağmurda bu şehir, neden...
NEBİL ÖZGENTÜRK
Sayfalardan seçmeler...
İşi gereği hiç aksatmadan ve her...
SAVAŞ AY
Bir pazar hikâyesi ve buraları yıkılıyo!..
"Arabayı...
HINCAL ULUÇ
Her ülkede sorun.. Siz mi sen mi?
Geçenlerde Paris'te...
Vergi dahil 501
Vergi dahil 501
30 milyarlık primdeki kesintiyle şaşıran milliler, Kazaklar'ı net bir...
Danimarka farklı olur
Danimarka farklı olur
Yanal: "Kazaklar'a karşı hücuma yavaş çıktık, ama Kopenhag'da böyle...
Baykal'dan davete evet
CHP lideri, Başbakan’la 17 Aralık’taki AB Zirvesi’ne gitmekten onur...
Ankara Barzani'yi uyaracak
Kuzey Irak ve Kerkük nedeniyle Irak savaşından bu yana Ankara'yla...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.