"Kadir Abi"ye içten bir mektup
Ey benim "esaslı devrimci" olmadığı için "idare-i maslahat" sarmalında debelenmekten başka şansı olmayan pek muhterem Kadir Abim! Bilirsin, severim seni. Öyle uzun boylu bir tanışıklığımız olmasa da senin muhallebi kıvamında acayip janti ve muhterem bir adam olduğunu bilirim. Sen ki yemez yedirmez, kırıp dökmezsin. Büyük mücadele ve kavgaların meydanları inlettiği ortamlara ne kadar uzaksan, festival ve karnaval centilmenliğine o kadar yakınsın. Yumruğunu sıkıp yemin etmek yerine, kollarını açıp gülümsemeyi tercih edersin. Bir "uhulet" ve "suhulet" adamı olarak, kanının en kaynadığı zamanlarda bile, ihtilallere değil durmuş oturmuş istikrara meyil verirsin. Kaba softalar ve ham yobazlar arasında görgülü ve şehirlisin!
*** Ey benim ihtiyat kumkuması sevgili Kadir Abim! Bu hallerini bilmez gibi, tuttun, bin türlü hay huyuyla ele avuca sığmaz, en "esaslı devrimciler"in bile baş etmekte zorlanacakları şu İstanbul denilen azgın şehre heves ettin. "Vefa" dedin, "Ben onların Kadir Abisiyim" dedin, "Gücenirim" dedin, "Mimarım" dedin, "Tophaneliyim" dedin, "Önce sadakat" dedin, inat ettin ve başardın. Hevesin karşlığını buldu, İstanbul'a başkan oldun. Ama işte cicim aylarının ardından ilk kavga çıktı: İstanbul, kendisinden biraz uzaklaştığın ilk anda yaptı yapacağını! Seni Brezilya'da yakalayan yağmur, bu huysuz ve tekinsiz şehirle arandaki doku uyuşmazlığını en hoyrat bir biçimde ortaya çıkarıverdi. Ey benim talihsiz Kadir Abim! Sakın o bildik ve tanıdık ve de faydasız savunmalar içine girme! Çünkü bu başna gelen, bugün olmasaydı yarın başna gelecekti. Unutma ki yağmurun yaptığı fenalıkların benzerini kar yapar ve yine unutma ki bu kış sanıldığından daha çetin geçecek.
*** Ey benim "küskün çiçek" Kadir Abim! Sakın bana "Tophane'nin karanlık sularında koyun koyuna yatan çocuklara ben de aşinayım" deme. Sakın "kadını keskin bıçak / taze kan gibi sıcak" şiirini okuma. Sakın dudaklarına bilmiş bir gülümseme oturtarak o uçuk "camdan köprü" projeni anlatma. Sakın vekilin İdris Güllüce'nin dünyanın en kötü savunma stratejisine örnek olarak gösterilecek "Kadir Abi burada olsaydı menfez mi açacaktı" çıkışını hatırlatacak bir argümana sırtını dayama! Ve sakın bana "acı ve sert" gerçeği olanca pervasızlığımla yazdığım için alınma! Çünkü çare kalmamıştır, doku uyuşmazlığı saptaması için gerekli olan zaman dolmuştur.
*** Ama yine de kestirip atamıyorum Kadir Abi! Belki bu yağmurlar, bu mektuplar, bu manşetler, sende bir ihtilale yol açar da şehrin her yağmurda sular altında kalan bölgelerine bir buldozer gibi girersin! Kısacası her şeye rağmen, bir öfke patlaması bekliyorum senden Kadir Abi, beni haksız çıkaracak ve İstanbul'u afallatacak bir öfke patlaması. Hadi Kadir Abi, titre ve İstanbul'a dön!
|