Doğru tercih
Geçtiğimiz hafta futboldaki şiddeti sevginin gücüyle yenebileceğimizi söylemiş ve bu konudaki kanunların uygulanmadığından yakınmıştık. Geçen hafta içerisinde bir çok maçta (Türkiye-Gürcistan dahil) bir çok taraftara ceza verildiği haberlerini aldık. Bunların şiddeti ve küfürü önlemede caydırıcı olmasını diliyorum. Futbola gelince, ligde 6 hafta sonunda güzel ve kaliteli futbolu aramaktan yorulduk. Sezonun en güzel maçı olan F.Bahçe-Malatya bile geçen haftayı kurtaramadı. Transfer döneminde genç birkaç futbolcu için büyük takımların kapışması vardı, hatırlarsınız. Serkan Balcı, Deniz Barış ve Önder Turacı'yı F.Bahçe, İbrahim Toraman, Çağdaş Atan ve Fatih Sonkaya'yı Beşiktaş kaptı. Geçen hafta Serkan ve Deniz bu sezon en iyi futbollarını oynadılar. Beşiktaş'ta ise İbrahim Toraman ise savunmada hatalar yapıp net bir gol kaçırdı. Diğerleri kulübeden çıkamadı. İlk 6 haftaya göre doğru tercihi F.Bahçe yapmış gözüküyor. Zaten doğru zamanda doğru tercihi yapmak için çoğu zaman kötü tecrübelerden ders almak gerekiyor... Geçen hafta size bir hikaye yazacaktım, bunu da anonslamıştım ama kontrataktan gol yedim! Altan Tanrıkulu, hikayeyi benden öğrenip daha yazı çıkmadan geçen pazartesi mtv'deki "Serbest Vuruş" programında anlattı. Hem programı seyretmeyenler olabilir diye, hem de söz verdiğim için hikayeyi biraz kısalmış biçimiyle bugün yayınlıyorum. Hikayede neyi nasıl tercih etmemiz gerektiği anlatılıyor.
*** Bir kadın, evinden dışarı çıkar ve uzun beyaz sakallı 3 yaşlı adamın evinin önünde oturduklarını görür. Onları tanımaz. "Ben sizi tanımıyorum ama aç olmalısınız" der. "Lütfen içeriye gelin ve bir şeyler yiyin." "Hepimiz aynı anda içeri girmeyiz" der yaşlı adamlar. Kadın: "Niye giremezsiniz?" diye sorar. Yaşlı adamlardan bir tanesi açıklar: "Onun adı ZENGİNLİK" der, "O BAŞARI", ben ise SEVGİ" Kadın içeri girip söylenenleri kocasına anlatır. Adam neşelenir. "Zenginliği içeri çağıralım ve evimizi zenginlikle doldursun." Karısı itiraz eder; "Canım, niçin başarıyı çağırmıyoruz?" Bu sırada evin diğer köşesindeki gelinleri fikrini söyler. "Sevgiyi çağırsak daha iyi olmaz mı? Evimiz sevgiyle dolar!" Her ikisi de bu düşünceyi olumlu bulur, kadın dışarı çıkar ve 3 yaşlı adama sorar; "Hanginiz sevgi? Lütfen misafirimiz ol". Sevgi kalkar ve eve yürümeye başlar. Diğer iki yaşlı adam da onu izler. Kadın şaşırmış bir şekilde zenginlik ve başarıya sorar: "Ben sadece sevgiyi davet ettim, siz niye geliyorsunuz?" Zenginlik ve başarı bir ağızdan cevap verirler: "Eğer zenginliği ya da başarıyı davet etmiş olsaydın diğer ikisi dışarıda kalırdı, ama sen sevgiyi davet ettin, O nereye giderse, biz de oraya gideriz. Nerede sevgi var ise, orada başarı ve zenginlik de vardır!" (Not: Bence buradaki zenginlik, sadece maddi anlamda düşünülmemeli.)
|