|
|
|
|
Ben oyuncuyum demek yürek ister
Bir dönem müzik programı sunan, sonra haber bültenlerinde aktüel haberlere imza atan Öykü Serter, son olarak geçen sezon Akademi Türkiye ile karşımıza çıkmıştı. Serter, şimdi de daha önce kariyer planlarında olmayan bir işi yapıyor. 'İstanbul Şahidimdir' adlı dizide kendisi gibi 'delikanlı bir abla'yı canlandıran taze oyuncu Serter, "Sunucu olarak kalmayı tercih ederim" diyor.
Radyoculuk ile başlayan profesyonel çalışma hayatına sunuculuk ile devam eden ve Akademi Türkiye'deki performansı ile dikkatleri üzerine çeken Öykü Serter, şimdi de "İstanbul Şahimdir" adlı dizide ilk kez oyunculuğunu konuşturuyor. Tarsus Amerikan Koleji'nde başlayan arkadaşlıkları dostluğa dönüşen 3 genç kadının var olma, aşık olma, ya da olamama serüvenlerini anlatan dizide "Ela" karakterini canlandıran Serter, bu diziyi kabul etmesindeki en önemli nedenin kendi yaşam hikayesini andırması olduğunu söylüyor. Serter, "Ben de Ankara'dan İstanbul'a yaşam mücadelesi vermeye geldim. Bildiğim bir şeydi, çok zorlanacağımı hiç düşünmedim" diyor.
* Sunuculuk dışında seni ekranlarda ilk kez görüyoruz. Nasıl gelişti bu dizi projesi? Ben daha önce hiç set görmemiş bir insanım. Böyle bir projede yer almak da aklımda yoktu. Ancak Akademi bitmek üzereyken Meral Okay ayak üstü hikayeden bahsetti. Bana anlattığı karakteri kendimle çok bağdaştırdım. Çünkü ben de Ankara'dan kalkıp İstanbul'a hayat mücadelesi vermeye geldim. Yani bu bildiğim bir şeydi, çok zorlanacağımı düşünmedim. Zaten daha önceden de böyle bir şeyi tecrübe etmek istiyordum. Dersler alıyordum ama hep "Bu işe biraz saygı gösterelim, gerçekten oyuncu olanlar yapsın" düşüncesini taşıyordum. Ancak Meral Okay yaparsın deyince ben de "Hadi bakalım, ya vezir ya rezil olacağız" deyip kabul ettim.
* Hiç ya yapamazsam gibi bir düşünce olmadı mı içinde? Korkmadın mı yani? Hayır korku yaşamadım. Proje muhteşemdi. Yönetmen muhteşemdi. Her şey dört dörtlük düşünülmüştü yani. Bir ev yaptılar bize Nişantaşı'nda ben o evde gerçekten oturmak isterim. Dolayısıyla eksik kalan bir tarafı yoktu projenin. Beni düşündüklerine göre bir bildikleri vardır herhalde dedim.
* Sete ilk gittiğinde ne yaptın peki? Çünkü önceden bir deneyimin yoktu... Kamerayı sunuculuktan dolayı tanıyorum. Dolayısıyla 'eyvah ne yapacağım şimdi' gibi bir düşüncem olmadı. Bir tek problem yaşadım; o da hep kameranın içine oynadığım için kamera ile çok fazla göz göze geliyordum. Gerçi bunu hala biraz yaşıyorum ama zamanla düzeleceğine inanıyorum. Onun dışında ilk sahnede tabii ki çok heyecanlandım ama olana kadar prova yapıldığı için "Eyvallah bu iş olana kadar yapılıyorsa yaparız tabii" dedim kendi kendime.
* Rol arkadaşların ile aran nasıl? Hepsi ile aram çok iyi. Zaten ben ilk sete girdiğimde hepsine 'lütfen her şekilde bana eleştiri yapın. Hatta 'olmuyor güzelim sen bu işten vazgeç' de diyebilirsiniz' dedim. Kısacası çok çömez bir şekilde gittim sete ve hep de öyle kalacağım. Zaten şunu anladım ki 'ben oyuncuyum' demek gerçekten yürek istiyor.
* Onlardan herhangi bir eleştiri aldın mı peki? Özellikle Emre Kınay çok güzel şeyler söyledi. Zaten ilk bölümü hep beraber izledik. Ama ben kendimi beğendim ya da beğenmedim diyemem tabii çünkü nasıl bir kriteri var bu işin bilmiyorum. Ailem bile 'bu kadarını beklemiyorduk' dedi. Ama gelen tepkiler çok iyi şimdilik. Olumsuz herhangi bir eleştiri almadım şu ana kadar.
* Dizide canlandırdığın "Ela" ile hangi yönlerin özdeşleşiyor? Ela da biraz delikanlı bir abla. Yani benim gibi. Bu nedenle çok zorlanmıyorum canlandırırken. Ama bana Nişantaşı kokoşunu oyna deselerdi yapamazdım gibi geliyor. Ela diğerlerine nazaran daha yol gösteren, akıl veren, daha abla gibi biri. Ancak Ela'nın dış görünüşüne baktığın zaman, hayattan keyif alan, bir şeyleri sorun etmeyen biri olduğunu görüyorsun. Bu nedenle zorlanmıyorum. Bana uzak bir karakter değil.
* Rolüne nasıl hazırlanıyorsun? İnsanlar herhalde kendilerince hazırlanmak için bir yöntem buluyor. Ben de kendimce deneye yanıla öğreniyorum. Senaryoyu devamlı yazıyorum. Zaten okuldan beri her şeyi yazarak çalışırım. Öyle daha rahat ezberliyorum. Hiç de zorlanmıyorum. Onun dışında bir şey yapmıyorum. Her bölümde daha da iyi olacağıma inanıyorum.
SUNUCU KALMAYI TERCİH EDİYORUM * Rutkay Aziz, Emre Kınay gibi çok iyi oyuncularla oynuyorsun. Onlardan neler öğreniyorsun? Ben saygıya çok önem veriyorum. Bu işte onay almak hakikaten çok zor. Şimdi şimdi anlıyorum bu işin ne kadar zor olduğunu. Çok da şaşırıyorum açıkçası bazı insanlara. Nasıl çıkıp da 'ben oyuncuyum, oyunculuk benim hayatım' diyebiliyorlar. Ben sadece sunucu kalmayı tercih ediyorum. Dahil olabildiğim için de kendimi şanslı hissediyorum o kadar.
* En çok zorlandığın bölüm hangisiydi? Bu işin mesaisi beni çok yoruyor. Ama şikayetçi değilim. Alışıcağım elbet. Zaten daha ilk bölümden dansöz kıyafeti giyip oynadım, nişanlımla öpüştüm, arkadaşım vurulduğu için ağladım. E daha ne olsun. Teker teker gelin dedim ama...
* Dizinin ilerleyen bölümlerde cüretkar sahneler verilse ya da sana ters gelen bir şeyler olsa çekinmeden oynar mısın? Benim hayata bakış açım çerçevesinde bana ters gelen bir şey olmaz. Eğer öyle bir şey gerekirse çekinmem. Sonuçta olmadığın bir şeyi oynuyorsan bunun senin gerçek hayatında da üzerinde taşımanı gerektirecek bir durumu yoktur bence.
* Daha önce benim işim sunuculuk ben bunun için yaratılmışım diyordun. Şimdi fikrin değişti mi? Hayır ben radyoculukla başladım çalışmaya. Sonra sunuculuğa geçtim. Şu anda radyo benim için ne ise oyunculuk da o. Yani ikisi de benim için hobi. Ben oyunculuğa işim bu deme hakkına sahip değilim. O başka bir aşk. Ben o aşkı bulabilmek için en az o usta oyuncular kadar vakit geçirmeliyim.
ÖYKÜ YAZICIOĞLU
|
|
|
|
|
|
|
|
|