kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Etkinlikler
    Atina 2004
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

Değişim, akıl ve vicdan...

Prens Sait Halim Paşa'nın yaklaşık anlamı şu olan bir sözü vardır: "Eğer toplum sürekli kendini tekrar eden bir şey olsaydı, insanı açıklamak için sosyolojiye gerek kalmaz, zooloji yeterli olurdu."
Değişim bu denli güçlü ve çarpıcı bir şey. Gerçekten değişim yoksa, insanın hayatı zoolojinin incelediklerinin derecesine iniyor.
Diktatörlerin de en büyük arzusu budur. Herşeyi dondurarak insanlara olabildiğince çok hükmetmek.
Bugün farklı toplumların yaşamlarına hakim olan bazı kurallara baktığımızda, bunların aslında geçmişin diktatörleri tarafından insanları iradesiz araçlar haline getirmek için desteklenmiş iktidar kodları olduğunu görüyoruz.
O yüzden değişimle insan olmak arasında kaçınılmaz bağlantılar var...
Değişimden uzak kalan toplumların tarihin dinamiklerinin dışına düşmesi kaçınılmaz.
Değişimi yönetemeyen bir toplum, adeta geleceğini ve her an yeniden yaratılan tarihin bir parçası olmayı yönetemiyor demektir.
Bir toplumun tarihle, siyasetle ve gelecekle doğru ve verimli bir ilişki kurmasının tek yolu değişimi doğru yönetmekten geçiyor.

***

Edmund Burke bir toplumu topluluk olmaktan çıkaran ve toplum yapan özelliklerle değişim arasındaki ilişkiyi irdelerken, toplumun "zemin"i koruması gerektiğini ve buna bağlı olarak değişimi yönetmesi gerektiğini belirtir.
Toplum geleceğe yürüken "zemin"ini koruyarak "yön"ü değiştirmelidir.
Böylece hem kendini kendisi yapan değerleri elde tutmuş, bu değerler yoluyla "derinleşme" yeteneğini korumuş olur, hem de yeni dinamiklerin dışına düşmemiş olur...
Yani sadece değişim de tek başna birşey ifade etmiyor.
Değişimin bir zemini, yönü ve hedefi olmak zorunda.
Aksi halde değişim içeriksizleşmeyi getiriyor.
Değişim ne kadar gerekli bir şeyse, üzerinde yeterince kafa yorulmadığı zaman da o kadar tehlikeli bir şey.
Kendi zemininden boşanarak değişimi yönetmek mümkün değil.
Bir toplumun kendisini kendisi yapan de- ğerleri bir kenara iterek içine girdiği değişimin, o topluma ait değer üretmesi sözkonusu olamaz...

***

Mcluhan dünyaya "küresel köy" dediğinden beri, dünya hangi açıdan küresel köy acaba?
İletişim teknolojisi ve MTV müzik kanalının yaygınlığı bakımından diyorsak ve bu bize yetiyorsa mesele yok.
Ama bundan daha büyük bir şeyi kastediyorsak meselenin giderek büyüdüğünü görmek durumundayız.
Dünyanın bir kısmı değişime karş direnen ve kendi içine kapanan toplumlarla dolu. Geri kalanı ise giderek daha çok değişimin dalgaları içinde savrulan ve içerik bakımından değer üretme yeteneğini kaybeden toplumlara dönüşüyor.
Dünyayı yaşanabilir yapan değerler ise daha az etkili oluyor giderek...
İletişim teknolojisi, güvenlik zirveleri, olimpiyatlar, yeni refah üretme stratejileri, uzay çalışmaları "dünyanın vicdanı" olmaya yetmiyor...
Dünya akıl ve vicdan konusunda küresel bir krizin içinden geçiyor.
Yönetim stratejileri ve siyasetler krizi ötelemekten başka bir etkinlik üretemiyor.
Necef'te, Darfur'da ve Brundi'de aynı anda görülen katliamlar bir yanda, Olimpiyatların şenliği öte yanda...

***

İnsanı sosyolojinin konusu yapan değerlerle yarışan ve zoolojinin konusu olmaya dönüştüren dinamikler çarpışıyor...
Dünya hem "zemin"ini hem de "yön"ünü kaybetmiş gözüküyor.
Değişim karştlığı ile yanlış değişim arasında bir çatışmanın tam ortasından geçiyoruz.
Değişim karştlığı ile değerlere direnenlerle, yanlış değişim dalgasına binerek akıl ve vicdan çizgisini unutanların kavgasına sıkışıyor dünya...
Gerçek değişim ile akıl ve vicdan arasındaki bağlantıları yeniden kurmaya yönelmenin tam zamanıdır...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Dünyayı ne yönetiyor?   / 23-08-2004
 Kahve isyankârdır...   / 22-08-2004
 Tarafsız kalma!..   / 20-08-2004
 Düzenin düğümü...   / 18-08-2004
 Kendinden kaçma!   / 16-08-2004
 Değişim, akıl ve vicdan...   / 15-08-2004
 Demokrasi karşıtı demokratlık...   / 11-08-2004
 Özgürlük, eşitlik, kardeşlik   / 09-08-2004
 Terörün muhalefeti ele geçirmesine engel olmak gerekir   / 08-08-2004
 Yüksek siyaset..   / 06-08-2004
MANSUR FORUTAN
Futbol güzeldir...
İngilizler'in meşhur futbol dergisi...
REFİK DURBAŞ
Eli kalem tutmak...
Türkçemizin güzel deyimlerinden...
SAVAŞ AY
Sonbahara aşksız girecekler için
Ne yana dönsek bir...
HINCAL ULUÇ
Kürek diye bir spor..
Burak ve Volkan diye iki arkadaş..
EMRE AKÖZ
Rıdvan nasıl biliyor?
Bütün futbolseverler şu sıralarda...
Türk gibi güçlü
Türk gibi güçlü
Atina Olimpiyatları'nda Türkiye'nin en iddialı olduğu dallardan...
Elvan gibi koştu
Elvan gibi koştu
5 bin metrede 12'nci olup adeta şoka giren Elvan için dün Atina'da...
Meclis'te AB startı
AK Parti, yeni Türk Ceza Kanunu tasarısının Avrupa Birliği İlerleme...
Çiçek, Özkaya'ya sürpriz yaptı
Adalet Bakanı Cemil Çiçek dün Yargıtay Başkanı Eraslan Özkaya'ya...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv | Ana Sayfa
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.