|
|
Starbucks Kafe'de, kahve içebilir misin?..
İlk kez New-York'ta gördüm Starbucks Kafe'yi.. Tıklım tıklım doluydu.. Çeşit çeşit kahvenin, sandviçin, meyve suyunun, pastanın satıldığı, çoğu kişinin ayakta, bazılarının bar taburelerinde oturarak kahvelerini yudumladıkları bir yerdi.. Her halinden New-York'un en "in" mekanlarından olduğu görülüyordu.. Sonra Londra'da, sonra başka yerlerde, hayatıma girdi Starbucks Kafe.. Londra'nın Notting Hill semtindeki Starbucks'da ferah koltuklar, kanepelerde uzanıp günün gazetelerini de okumak mümkündü.. Ama bir sorun vardı.. Bir türlü tam rahat etmediğim, bir türlü tam içime sinmeyen bir sorun.. Kahveyi plastik bardakta içiyordunuz.. Benim gibi, hayata Türk kahvesinin müthiş tadıyla başlayan, yıllar içinde, Türk kahvesiyle, Yunan kahvesi arasındaki farkı anlayabilecek duruma gelen, İtalyan espressosu'yla Fransız express'i arasında tercih konusunda yarım saat diskur çekebilecek bir Akdeniz'li için, plastik bardakta kahve içmek taşıması güç bir yük gibi geliyordu.. Radikal davranmadım.. Tümüyle reddetmedim Starbucks Kafe'yi.. Şimdi İstanbul'da ve Ankara'da açılıyor Starbucks'lar.. Kısa zamanda dünyada 30 ülkede bu zinciri kuran patronları Schultz da bendeki gerçeği biliyor: "İtalya, Türkiye, Fransa, İspanya, Yunanistan gibi kahve kültürü olan ülkelerde şube açarken çok düşündük.. Tutmayacağını tahmin ediyorduk.. Ama rakamlar müthiş bir talep olduğunu söylüyor.." Biliyorum.. Türkiye'de de "in" olacak Starbucks'lar.. Türkiye'de, Amerika'yı ve İngiltere'yi yaşamak isteyenler, sıra sıra kapıların önünde birikecekler.. Ayakta ve plastik bardakta kahvelerini yudumlayacaklar.. Ben onlara sinirlenmeyeceğim.. Tersine, bir tebessümle geçeceğim önlerinden.. Nasıl olsa, express'i de, espresso'yu da, Türk'ü de Yunan'ı da içebileceğim kahve de fincanlar da var hala bu dünyada..
|