|
|
|
|
|
|
Aktör dediğin nedir ki? Er geç unutuluyorsun
Hastalığı nedeniyle evinden dışarı çıkamayan Yeşilçam'ın usta oyuncusu Münir Özkul, 80'inci yaşına sessiz sedasız girdi. Bu durum, akıllara Haldun Taner'in "Aktör dediğin nedir ki?" diye başlayan cümlesini getirdi.
Haldun Taner'in "Oyuncuk yeteneği derinlemesine bir boyuta sahip", Zeynep Oral'ın ise "Çocukluk ile bilgelik arasında bir yetenek" olarak tanımladığı Münir Özkul, artık yalnız bir adam... Ünlü oyuncu geçtiğimiz günlerde 80'inci yaşına sessiz sedasız girdi. 63 yıllık sanat hayatı boyunca 300'ün üzerinde sinema filminde, sayısını kendisini bile hatırlamadığı kadar tiyatro oyununda rol alan Özkul, yeni yaşını da yalnız kutladı. Tıpkı Haldun Taner'in sözlerinde olduğu gibi: "Aktör dediğin nedir ki? Artık kendimiz yoğuz. Seyircilerimiz de kalmadı. Ama repliklerimiz fısıldaşır durur sabaha kadar. Gün ağarır, temizleyiciler gelir, replikler yerlerine kaçışır. Perde". Haldun Taner'in bu cümleleri, yıllardır Münir Özkul'un evinin duvarlarında asılı... 1925 yılında paşa torunu olarak dünyaya gelen Münir Özkul, oyunculuğa Bakırköy Halkevi'nde başladı. Tiyatro Ses'de birkaç küçük rolden sonra Küçük Sahne'ye geçen Özkul, burada ilk kez Sadri Alışık, Cahit Irgat, Nevin Akkaya ve Şükran Güngör ile birlikte Steinbeck'in "Fareler ve İnsanlar" ını sahneledi. Bu oyunu sahneleyen Muhsin Ertuğrul ile de ilk kez Küçük Sahne'de tanıştı.
SETİ ZİYARET ETTİ VE... "Karışık İş", "Onikinci Gece", "Yarış" ve "Aşağıdan Yukarı" adlı oyunlarla her gece sahneye çıkan Münir Özkul, sinemaya da bu dönemlerde adım attı. Sinema oyuncusu olmak, hiç aklında yokken her şey Özkul'un Sırrı Gültekin'in setini ziyaretiyle başlar. Münir Özkul ile Sırrı Gültekin çocukluk arkadaşıdır. Özkul, arkadaşının daveti üzerine sete gider ve anı olsun diye küçük bir rolde kameranın karşısına geçer. Geçiş o geçiş... Daha sonra her gün bir setten diğer sete koşturarak çekilen 300'ün üzerinde film. Sanatçının akıllarda kalan filmlerini saymaksa mümkün değil. Ne var ki Münir Özkul için "Burhan Felek'in Lorel ve Hardi'den esinlenerek yazdığı ve Vasfi Rıza Zobu ile başrollerini paylaştığı "Edi ile Büdü", Muhsin Ertuğrul'un yönettiği ve Yeşilçam'ın en önemli filmi olarak kabul edilen "Halıcı Kız", Lütfi Akad'ın Kalbimin Şarkısı", Aydın Arakon'un "Miras Uğruna", Baha Gelenbevi'nin "Balıkçı Güzeli" ve Ertem Eğilmez ile Kartal Tibet'in yönettiği "Hababam Sınıfı" serileri ayrı bir yer tutar. Özkul için yeri ayrı olan bir diğer çalışma da, Adile Naşit ile başrollerini paylaştığı "Adile Teyze" adlı dizi...
BU UNUTULUŞ İLK DEĞİL 80'inci yaşgününde unutulması, Münir Özkul için bir ilk değil. Sanatçıyı, sinema ve sanat dünyası, 1957 yılında da unutmuştu. O yıl Muhsin Ertuğul, Devlet Tiyatroları'nın başına getirilmiş, Münir Özkul'un Hayatımın en güzel yıllarını geçirdiğim yer" şeklinde tanımladığı Küçük Sahne dağılmıştır. Tiyatronun dağılmasıyla birlikte Özkul işsiz kalmıştır. Sanatçı, mahçup kişiliği nedeniyle kendine iş aramayı denemez bile. Bu özelliğini bir röportajında şöyle anlatır Özkul: "İşler baştan beri bana gelmişti. Şanslı bir adamım sanıyorum. Belki de yetenekliydim. Fakat son derece mahçup bir kişiliğim vardı. Kendime iş aramasını beceremezdim"...
HER ROLDE GÜLDÜRDÜ Münir Özkul, bir filminde bakkalı, bir filminde kahyayı, bir filminde bahçıvanı canlandırarak gönüllerde taht kurar... Ve elbetteki "Kel Mahmut".. Münir Özkul, "Hababam Sınıfı" serilerinde canlandırdığı "Kel Mahmut" tiplemesiyle kuşaklar arasında adeta bir köprü kurar... Dört kez evlenen, üç çocuğu olan Münir Özkul, çocuklarından hiçbirinin tiyatrocu olmasını istemez. Çünkü tiyatronun insanı zengin etmediğini en iyi bilenlerdendir. Sanatçı, istemediği kötü filmlerde rol almamak için babasından kalma tabloyu satmak zorunda kalacak kadar para sıkıntısı çekmiştir oyunculuk kariyeri boyunca. Şu anda oturduğu evi bile 1996 yılında 55'inci sanat yılı nedeniyle düzenlenen gecede toplanan paralarla aldığını anlatıyor usta oyuncu.
MEHMET ÇALIŞKAN MAGAZİN
|
|
|
|
|
|
|
|
|