|
|
|
|
|
|
O bir Hıncal Uluç, gerisi hikâye!
65 yaşındaki Hıncal Uluç, gençliğini sebze yemekleri ile koruyordu derken, patlıcan kızartmaları ve ekmek geldi... Yani Uluç, hayatı zevkle yaşamayı düstur edinmişti. Bu öğle yemeğinden sonra Uluç'un kahkahaları Ortaköy'ü inletti...
İtiraf ediyorum, hiçbir yazımda bu kadar zorlandığımı hatırlamıyorum... Ülkenin en çok okunan ve gazetemizin 10'uncu katında yaşayan bu insanla ilgili yorum yapmak bana düşmez ama yine de onunla geçirdiğim saatler hakkında ahkâm kesebilirim... Tabii yazı ve fotoğraflar beğenilmezse bu sıcakta işsiz kalmak da söz konusu...
Ülkemizin en popüler erkeklerinden biri olan Hıncal Uluç ile geçtiğimiz hafta nezih bir öğleden sonra geçirdim. Ama itiraf etmem gerekirse daha önce '4 Tekerlekli Sohbetler'i yazarken hiç bu kadar zorlanmamıştım. Ülkenin en çok okunan ve gazetemizin 10. katında yaşayan bu insan ile ilgili, değil yorum yapmak yazı bile yazmak bana düşmez. Ancak yine de bu durum onunla geçirdiğim saatler hakkında ahkâm kesmeme engel değil. Aslında bu röportaj Seat Cup'ın ilk ayağı olan Madrid ayağında Toledo'da başladı. Lakin birlikte gittiğimiz Toledo seyahatinde gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan yolda uyurken, o uyanık kalmış ve yörenin tarihi ile ülkemiz tarihini karşılaştırmalı olarak tam bir 'ders' şeklinde işlemişti. Gazetemiz üst yönetimi ile iyi geçinmeyi bir görev bilen ben de o uzun seyahat boyunca uyanık kalıp, her saniyenin tadını çıkarmayı görev bilmiştim. Ve orada öğrendiğim 'Multimedia Transporter'ın peşine düşmem çok zaman almadı. Hıncal Uluç V6 dizel motorlu bir 4 çeker Synchro kullanıyordu. Bir şoförü vardı ve otomobilin içini teknolojinin tüm konforu ile donatmıştı. O zaman bu otomobil bana biraz sıkıcı gelmişti. Ancak bu efsanevi Hıncal Uluç otomobili ile bir öğleden sonra geçirince fikrim tamamen değişti.
ÖZEL BİR MÖNÜ UYGULAMIYOR Hıncal Bey'le, Ortaköy'de kadim dostu Ertekin'in Cafe'sinde buluştuk. O benden önce gelmişti ve huzurla kendisi için hazırlanan sebze yemeklerini yiyordu. Benim için de bir tabak hazırlanmıştı. Hiç sesimi çıkarmadan dünyanın en lezzetli barbunyasını ve kerevizini yedim. Demek ki, 65 yaşındaki Hıncal Uluç, artık gençliğini bu sebze yemekleri ile koruyordu. Ama yanılıyordum. Birazdan patlıcan kızartmaları ve ekmek geldi. Uluç, özel bir mönü uygulamıyordu. Yani hayatı zevkle yaşamayı düstur edinmişti. Bir ara bir Fenerbahçeli olarak şanlı tarihimizden söz etmeye kalktım ama Galatasaraylılar'ın çoğunlukta olduğu bu toplulukta, sesim çok cılız çıktı. Onunla öğlen yemeği şokunu atlatıp, süt dökmüş kedi modumdan çıkıp, içimdeki öz güveni sesime yansıtmayı başardım. Kahkahaları gerçekten Ortaköy'ü inletiyordu. Hıncal Uluç'la ilgili birçok eleştiride bulunulabilir. Ancak o çalıştığı her yerde hep kendi doğru olduğuna inandığı şeyi yapar. Tabii bu durum genç bir gazeteci namzeti olarak ona olan saygımı artıran bir şey. Ancak bazı konularda insan o kadar çekiniyor ki bir an kendimi 'Heidi' çizgi filmindeki Heidi gibi hissettim. Hani Heidi'yi dağlara yollamışlardı da aksi ama iyi kalpli dedesi bir süre ona hayatı zindan etmişti. İşte ben de ilk zamanlarda yanlış bir şey söylememek için çok korktum. Ancak Hıncal Bey, gazeteden çıkmış ve nefis yemeği takiben Türk kahvesini içmekteydi. Ve çok eğleniyordu.
Rahşan Gülşan
|
|
|
|
|
|
|
|
|