|
 |
 |
 |
 |
|
İstesem, gündemde olmak için bir saat yeter
Üç yıl aradan sonra "Ay Şahit" albümüyle ortaya çıkan Burcu Güneş artık 'kimlik çalışması' yapmak istiyor: Bugüne kadar sadece işimi yaptım. Bu kez de az şeyle yetinen biri gibi göründüm. Halbuki alakası yok.
Farklı... Ama duru... Hem de çok duru bir güzel... Minyon vücudundan nasıl oluyor da bu kadar güçlü bir ses çıkarıyor anlamakta zorlanıyorum. Müthiş bir sesi var ama bizim bildiğimiz 'piyasa şarkıcıları'ndan değil. İki kaset yaptı; kasetleri de en az diğerleri kadar sattı ama bizim kabul ettiğimiz anlamda popüler olmadı. Olmaya da çalışmadı. 'Biz Aşkı Meleklerden Çaldık' en ünlü şarkısıydı belki de ama hiçbirimiz o şarkıyı mırıldanırken bile Burcu Güneş adını çok fazla telafuz etmedik.
Yeni bir popçu olarak Sadettin Kaynak'ın eseri 'Çile Bülbülüm Çile'yi söylediğinde sesine hayran kalmakla yetindik; neden bu riski aldığını hiç düşünmedik. Çok basit: O kendine çok güveniyordu çünkü. Çok iyi bir caz blues gitaristi olan Ali Güneş'in kızıydı. Yani altyapı sağlamdı. Çocukluğundan beri babasının en iyi öğrencisi olarak yetişti. Ama kendi deyimiyle 'profesyonelce albüm yapma işine biraz şanssız başladı.' Belki de bu yüzden 'patlamadı!' Öyle bir amacı da yoktu. Bu iş 100 metre maraton değil onun için; kariyerinde olacak şeyleri içine sindire sindire yaşamaktan yana. Herkesin bir sırası olduğuna inanıyor. Ve inanıyor ki onun sırası şimdi geldi! Burcu Güneş, Aşk Yarası ve Tılsım albümlerinin ardından, 3 yıl sonra 'Ay Şahit' ile yeniden gündemde. En doğru işini yaptığına, en doğru zamanı yakaladığına inanıyor. Albümdeki şarkıların büyük bölümünün sözleri ve besteleri ona ait. İmajını değiştirmiş; şimdiye kadar olmak istediği Burcu Güneş halini almış. "Artık kendimi anlatmanın zamanı geldi" diyor...
* Her an her yerde şarkılarıyla bombardımana tutulduğumuz pek çok insandan çok daha güçlü, çok daha müthiş bir sesin var. Alt yapın sağlam. Ama gündemde olmadın hiç. Bu kez patlayacak mısın? Geçen albümüm 4 yüz bin sattı. Diğerlerinden daha farklı bir satış rakamım yok aslında. Onlardan belki de fazla satıyorum. Aslında şöyle cevap vermem gerek buna: Bu bir maraton ve 100 metre değil benim için. Bütün kariyerimde olacak şeyleri içime sine sine, hazmederek yaşamaktan yanayım. Yoksa gündemde olmak için sadece bir saat yeter bana. Eğer amaç gündemde olmak, bir şekilde patlamaksa, sürekli ortalarda görünmekse; bu işin çok basit tarafı.
* İstesen bir saatte bile popüler olursun ama istemiyorsun öyle mi? Tabii ki bir saat bile yeter. Ama işimle ilgili başarım, satışlarım beni tatmin eden şeyler. Yani işimle ilgili popülariteden bahsediyorsan, bunun için herkesin doğru bir zamanı var diye düşünüyorum. Belki en doğru işimi ve zamanı bu albümde yakalamış olacağım. Bir de uzun aralar verdim ben. Çünkü 'ben albüm yaptım' diye çıkan yüzlerce insan olduğu için çabuk tüketmeye alıştı Türk halkı. Dolayısıyla her şeyin bu kadar çabuk değiştiği, tüketildiği bir dönemde üç yıl dolu dolu bir albüm yapmak için uzun bir zaman değil. Ama şunu da söylemem lazım; benim çıktığım yıl 98'di. Raks'la çalışıyordum ve daha ikinci klibi çekerken şirket iflas etti! 99 depremi girdi araya... Yani ilk albümümle ikinci albümüm arasındaki 3 yıl benim de elimde olmayan şeylerdi. Ama önceki albümle bu albüm arasındaki 3 yıl daha farklı. Ben bu süreyi evde yan gelip yatıp, haber bekleyerek geçirmedim. Tamamen gelişmeye dönük. Müzik arayışlarımı, repertuar arayışlarımı hep sürdürdüm.
* Bu şanssızlıklar yüzünden belki de bir popülarite yakalayamadın... Bunun da mutlaka çok büyük payı var. Ama tabii ki benim bir çizgim, benim bir prestijim var.
* Sen kendini nerede görüyorsun? Ben bir konser sanatçısıyım. Türkiye sınırlarını aşmaya yönelik, uluslararası standartlarda kendini geliştirmeye çalışan biriyim. Ses kapasitesi anlamında da, görsel anlamda da yurtdışında ülkemizi temsil edecek özelliklere sahip olduğumu düşünüyorum. Bar çalışması yapmıyorum ben. Yapıyor olsaydım o barlara gelen kameralar sayesinde gündemde olurdum.
* Popüler müzik yapıyorsun ve bu işin bir kısmının reklam olduğunu düşünmüyor musun? Kesinlikle doğru ama değerler farklı. Bana yakışır, bana uyan neyse, beni o şekilde sunacak ekip çalışması yapılabilirdi. Türkiye'de bu anlamda doğru insanlar çok az olduğu için birdenbire karşına çıkmıyorlar. Var olan iyi ekipler de, işlerini çok profesyonel yapanlar da belli kişilerle çalışıyor. Gelip, 'Ah Burcu'cum sen burada mıydın, gel biz seni alalım' demiyorlar. Benim bir şeyleri göstermem gerekiyor. Herkes seni önce 'nedir, kimdir, ne yapar, amacı ne' diye tartıyor. Tamam ses çok önemli ama Türkiye'de çok iyi bir sese sahip olmanın az değer taşıdığını düşündürüyor bazen insanlar.
* Yeni albümüne baktığında kendini yolun başında mı görüyorsun, 'ben oldum' mu diyorsun? Ben hiçbir zaman 'ben oldum' demem, demeyeceğim! Öyle bir düşünce şeklim, öyle bir hayata bakışım, öyle bir felsefem yok. Tabii ki yorumcu olarak her geçen gün biraz daha piştiğimi, daha iyileştiğimi hissediyorum. Onun dışında beste, şarkı üretmek, söz yazarlığı... Bunlar tamamıyla yaşamakla, tecrübelerle, belli bir kültür, belli bir yaşanmışlıkla ilgili.
* Bu albümde çok fazla beste yapmışsın, söz yazmışsın. İki senede çok fazla şey mi yaşadın? Bu iki yılın beslenmesi olamaz. Çocukluktan beri insanın yetiştiği aile ortamı, yaşadığı hayat standartı, hayat şekli etkiliyor.
* Bu albümde imaj da değiştirmişsin; farklı bir Burcu Güneş var. Belki müziğin, sesinin rengi aynı ama için değişti mi birazcık, büyüdün mü, olgunlaştın mı, neler yaşadın bu albümü yaparken? Aslında her albümde biraz daha büyüdüğümü, biraz daha geliştiğimi hissediyorum. Artık kendi şarkılarını kendi üreten bir misyona sahip olmaya başladığımı gördüğüm için daha farklı bir yeri var bu albümün bende. 8 şarkıda ismim var. Müzik dünyasında bir şeylerin çok fazla kısırlaştığını, ortaya hakikaten çok uğraşılmış, emek verilmiş işlerin çıkmadığı bir dönemdeyiz. Çok az iyi şeyler üreten insan var ve onlar da çok talep görüyorlar. Hangi biriyle uğraşsınlar? Dolayısıyla ben bunu becerebilecek, alnımın akıyla bu işin içinden kendi şarkılarıyla çıkabilecek bir tarafta olmaya başladığımı gördüğüm için, daha bir özgüvenim var.
* Sezen Aksu'dan beste istediğin, onun vermediği doğru mu? Evet ama o benim elimde neler var dinlemek istedi önce. Kendi bestelerimin demosunu götürdüm. 'Sen kendin çok iyi yapıyorsun, bana ihtiyacın yok' dedi, yolladı.
* Bir Sezen Aksu şarkısı okumayı istemez miydin her şeye rağmen... İleride olur belki... Ona bu dönemde çok slow yaptığımı söyledim, dinledi ve çok başarılı buldu. Ben bir bestenin sözlerinde yardım istedim, bana 'bunları yapan insan bu sözleri zaten bitirir, sen kendini rahat bırak, sonuçta çıkacak, endişeye sakın kapılma' dedi. Türk pop müziğinin yarısına yakın kısmını ortaya çıkarmış bir duayenden bahsediyoruz. Aysel Gürel de, Sezen Aksu da böyle bir tecrübeye sahip... Bir insana baktığı zaman, ileride ne hale geleceğini görüyor onlar. Uyan şarkısı için söz istemiştim. 'Git evine, al eline şarabını, otur gökyüzünün karşısına, beni düşünerek yaz bunu' dedi.
ŞİRİN SEVER
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
