kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Lutfi Mete @ SABAH
 

Çürümüşlüğün AK'tarılması

Türkiye'de değişen iktidarların farklı yönleri değil de benzerlikleri daha çok göze batıyor.. Bu da, özellikle partizanlık ve akçeli işlerdeki kirlilik açısından gelen ile gideni fena halde 'hem cins' göstermeye yetiyor.
Acaba neden böyle?
Gözlemlerime göre, Türkiye'nin ilkel demokrasi teknesinde iktidar hamurunu yoğuran kalfalar takımı pek değişmiyor da ondan..
Bu takım, genellikle orta sağın orta çapta yetenekli girişimcilerinden oluşur.. En önemli özellikleri; gelmekte olan baharda ikbal çiçeklerinin hangi bağda açacağını erken koklayabilmekten ibaret yaklaşık 50 bin erkek ve bin kadar kadın..


12 Eylül sayesinde, ANAP hiç umulmadık kişileri adeta şapkadan tavşan çıkarır gibi 'imkansız kolaylık' (=sehl-i mümteni) görüntüsü altında siyaset yıldızı yapınca, yaşı tutan herkesin hırs merkebi şaha kalkmaya yeltendi:
-O milletvekili oldu, ben niye olmayayım..
Merkebin şahlanma deneyi bir tuhaf oluyor tabii.
Böylece orta çaplı insanların altın çağı başladı.. Kirli teknelerde hamur yoğurma işini bilen, iş bitiren, küçük şark kurnazlarına gün doğmuştu. Becerilerinin temeli, neredeyse 'liberal deha' gibi görülen ve gösterilen 'ölçü tanımama yüzsüzlüğü'nden ibaretti.
Kendini 'dört eğilimin harmanı' olarak tanıtan ANAP'ın geliştirdiği yeni siyaset ikliminde demokrasi teknemizin adeta 'kadrolu' diyebileceğimiz kalfaları genellikle İslamcı, ülkücü ve solcu geçmişe sahip kişilerdi. Dünkü ideolojilerine inançları kaybolmuş veya en azından zayıflamış bulunan bu elli binlik siyaset kalfaları takımı için yeni teknede herhangi bir ilkenin veya programın pek önemi yoktu. Tek ilke iktidardı ve onun uğruna her bir şeyden vazgeçilebilirdi.
Tekne biraz çalkantı yaşamaya başladığında veya içeride kümeleşmeler belirdiğinde, saf tutmayı İslamcılığın, ülkücülüğün veya solculuğun belirlemediğini görüyorduk. Mesela Mesut Yılmaz uğruna her eğilimden 'kafa dengi' adamlar bir araya gelebiliyor, sözgelimi vaktiyle aynı silahlı çatışmanın karşıt taraflarını oluşturmuş Cavit Kavak ile Güneş Taner, Özal sonrası için aynı genel başkan adayı etrafında kenetlenebiliyordu..
İkbal rüzgarları teknenin uzağında esmeye başladığı zaman da bu göçer siyaset kalfaları hemen yeni oluşumlara kapağı atabiliyorlardı. ANAP'ta akıntıya kürek çeken bir kısım 12 Eylül ürünü cevherlerin, yeniden küllerinden doğar gibi olan Demirel'in yanına göçtükleri gibi..
Ne var ki, DYP de bu takımı büyük ağırlığı ile kendine çekecek bir cazibe merkezi olamayacaktı.
1999 gelirken, bölücü şiddetin ve 28 Şubat'ın oluşturduğu şartların da etkisiyle aynı siyaset kalfalarının önemli bir kesimi MHP'ye yöneldiler..
Lakin hala bu dinamik unsurların çoğunluğunu cezbedecek bir merkez yoktu. Erdoğan hareketi, adeta önceki bütün sağımsı-solumsu deneylerin iflası üzerine zuhur eylediği için cüceler diyarında 'devlerin yürüyüşü' gibi göründü ve cazibe merkezi oluverdi. Böylece, DYP'nin ve MHP'nin tamamını çekmeyi başaramadığı '12 Eylül ürünü siyaset cevherleri' Erdoğan mıknatısı ile aynı tekneye üşüştü..
Hikayenin böyle geliştiğini, önceki ve şimdiki iktidarın mutfağını değilse bile 'siyaset kileri'ni yakından izleyip gözleyen biri olarak biliyorum.
Sözünü ettiğim müşterek 'siyaset kileri'ni tanıdığım için önceki hükümetin ilk aylarından itibaren MHP'ye yakın bir yayın organında, nice zaman sonra iktidar gören 'milliyetçi kadrolar'ın nasıl yozlaşacağına ilişkin uyarıcı tahminler yazmıştım.. Bunlarda gayem karalamak olmadığı için isim belirtmeden olayları örnekliyor, MHP tavanının ve tabanının dikkatini çekmeye çalışıyordum. Ne zaman herhangi bir somut rezaleti isim vermeden yazsam Anadolu'nun çeşitli yerlerinden ilginç bir tepki alıyordum:
-Teessüf ederim, Antalya'ya kadar geldin, Kayseri'ye kadar geldin de bizim haberim olmadı..
Bunlar şaka değil samimi sitemlerdi. Demek ki benim 'yozlaşma' örneği olarak yazdığım somut olayın çok benzerleri sözgelimi Antalya'da, Kayseri'de veya bir başka ilde de yaşanmıştı.
Böylece yozlaşmanın tahmin ettiğimden hızlı ve yaygın olduğunu fark ettim, daha genişçe araştırmaya çalıştım.. Tablo kesindi; ANAPDYP türü çürümüşlük neredeyse ayniyle MHP'ye intikal etmişti.
Şimdi de binbir hikaye ile görüyor ve biliyorum ki aynı çürümüşlüğü Adalet ve Kalkınma Partisi'nin 12 Eylül ürünü siyaset cevherlerinden oluşan kadroları devralmış bulunmaktadır.
Erdoğan için asıl handikap Sezer ve zihniyeti değil, kurduğu siyasi yapının asla tasfiye edici olmadığı çürümüşlüktür..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Yaver çıkmazı   / 01-06-2004
 Azerbaycansız laşmak   / 31-05-2004
 Gülbaran ile gül kıran   / 28-05-2004
 Haber, çıkarın metresi   / 27-05-2004
 Cenaze ve racon   / 25-05-2004
 Devlette devamsızlık esastır!   / 24-05-2004
 Mazlumun zalimliği   / 21-05-2004
 Öteki varsa aydınlanma yok   / 20-05-2004
 19 Mayıs'ın gölgesinde   / 18-05-2004
 Dinlerarası diyalog ve pop filozof tuzağı   / 17-05-2004
ERDAL ŞAFAK
OPEC, El Kaide ve BOP
Bugün dünya nefesini tutup...
AHMET HAKAN COŞKUN
Amerikancı İslam
Yer: Bağdat'ta Saddam'ın saraylarından...
MEHMET BARLAS
Sivil toplum için, "Atatürk Heykelleri Standartları"...
ALİ KIRCA
Nahif soru!..
Rus bilim adamları fay kırıklarının yol...
REFİK DURBAŞ
Eken'in madalyaları geri alınmayacak
SABAH...
ÖMER LÜTFİ METE
Çürümüşlüğün AK'tarılması
Türkiye'de değişen...
SAVAŞ AY
Surlar sırlarını paylaşıyor
DİYARBAKIR- Bir süredir...
HINCAL ULUÇ
3.58.28!. Bu ikinci madalya demek!..
Şarık Ağabeyin...
Devamı cumartesi:1-0
Devamı cumartesi:1-0
İlk yarıda çok üstün olan ay-yıldız, 22'de Hakan'la galibiyete...
Nihayet 2 yıldız
Nihayet 2 yıldız
Sarı-kırmızılılar, dünya futbolunun iki yıldızı ile her konuda...
Yılmaz ve Taner Yüce Divan yolcusu
Yılmaz ve Taner Yüce Divan yolcusu
TBMM Türkbank Soruşturma Komisyonu, 3 aydır süren çalışmasını dün...
Bumin, oybirliğiyle yeniden başkan
Bumin, oybirliğiyle yeniden başkan
Anayasa Mahkemesi, tarihinin en çekişmesiz başkanlık...
Üniversiteliler AB'ye Türkiye'yi anlatacak
Üniversiteliler AB'ye Türkiye'yi anlatacak
AB'den Aralık 2004'te müzakere tarihi almak için çok yönlü çalışmalar...
Kadının sırtından sopa eksik olmuyor
Kadının sırtından sopa eksik olmuyor
Uluslararası Af Örgütü'nün kadınlara yönelik şiddetle ilgili...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.