kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
  » Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
Sizinkiler
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
"Londra'da, çiftlikte yenileniyorum"
"Londra'da, çiftlikte yenileniyorum"
Yaşlılık hoş gelsin...

"Londra'da, çiftlikte yenileniyorum"

O artık yalnızca star, yalnızca iyi bir anne ve hatta, anneanne değil. Üzerine yansıyan tüm spotlara karşı, 50'li yaşlarda hâlâ çok çok güzel olunabileceğini kendi görünümüyle kanıtlayan bir kadın....

Hülya Koçyiğit, bu kez daha önceki sinema röportajlarının dışında, gençliğin ve güzelliğin nasıl korunabileceğine dair keşfettiği sırları anlattı. Aslında pek çok eksiği bulunduğunu itiraf ederken, anti-aging konusunda, önümüzdeki yıllarda çok daha bilinçli hareket edeceğini söyledi. Bu röportajı yaparken, bavulunu hazırlıyordu. Dörtbeş yıldır, sürekli yenilenmek için gittiği Londra'daki çiftlik hayatının, kendisinde büyük bir değişiklik yarattığından bahsetti. Orada kimi zaman işkence diyebileceği bir disiplin içine girdiğini ve yenilendiğini söyledi. Sonrası, onun hayatının ayrıntılarında...

Yaş kavramını yok etmeyi nasıl başardınız?
Bunu henüz başarmadım ama bunun arayışı içinde olmadığımı söyleyemem. "Yaşımı çok seviyorum" desem, bilmem ne kadar doğru. En iyisi belki de, 'yaşlanmayı burada bırakmak" gibi geliyor. "Ben oyuncuyum ve olabildiğince yavaş yaşlanmalıyım" diye düşünüyorum. Gençleşmeyi önce kafamda yakalamaya çalışıyorum. Yüzümün görüntüsü otuz yaşındayken, elli beş yaşındaki bir yürekle çok da barışık olmaz, diye düşünüyorum.

Formunuzu korumanızın belli bir formülü var mı?
Milyarlarca kişi gibi, "aç kalmak" benim de formülüm. Pantolonlarımın beli sıkmaya başladığında, durumun ciddiyetinin farkına vararak, karbonhidratı anında hayatımdan çıkartıyorum. Sonra, salata ve bir dilim et, tavuk ya da balık yemeye başlıyorum. O da kurtarmıyorsa, şimdi yaptığım gibi Londra'da özel çiftliklerdeki programlara katılıyorum.

Çiftlikte neler yapıyorsunuz?
Bol bol yürüyüş yapıp, hakiki işkenceyi göze alıyorum denebilir aslında. Bu çiftlik programına katılanları ciddi anlamda ağır spor ve açlık bekliyor. Çünkü bir sistemin içine giriyorsun, kurallar var... Çevrende bir sürü kişi, bu işin gönüllüsü olarak geldiği için, ben şu köşede bir kahve içeyim deyip, yanında koca bir dilim keki hayal bile etmiyorsun. Ayrıca, burada çok tanınmadığım için galiba daha iyi disipline oluyorum. Dört-beş yıldır, senede bir kez bu çiftliğe gitmeyi alışkanlık haline getirdim.

Genetik olarak kendinizi şanslı hissediyor musunuz?
Genetik olarak genç bir duruşum olduğunu düşünmüyorum. Bir kere biraz iri olunca, bu şansı azalıyor insanın. Minyon tipliler bence daha şanslı. Örneğin, benim annem öyleydi. Kızım Gülşah da ona çekmiş. Arada ben atlamışım.

Alışkanlık haline getirdiğiniz özel formüller var mı?
Cilt bakımımı, evimde bilindik şekilde yapıyorum. Yani inandığım markanın ürünlerini kullanıyorum. Şu sıralar alternatif tıbba merak sardım. Anti-aging uygulamalarına başlamaya karar verdim. Bunun için doktorumla konuştum, çünkü yakın çevremde uygulamaları gördükçe, kıskançlık hissediyorum.

Kendinizi kaç yaşında hissediyorsunuz?
Kendimi kaç yaşında hissettiğim inanılmaz göreceli bir durum. İçinde bulunduğum ana göre çok değişiyor. Eğer çok yorgunsam, elimi kolumu kaldırmaya halim yoksa, elli yaşlarında, yaşlı bir kadın oluveriyorum. Ama enerji doluysam, "Daha ellili yaşlardasın, niye böyle boş oturuyorsun? Nerede benim setim, nerede yönetmenim, şu senaryoyu bir baştan okuyayım" durumu yaşıyorum. Bazen dans istiyor canım, sokaklarda dolaşmak, sırtımda bir çanta, dünyayı bu çantanın içine sığdırmak... İşte o zaman, sanki dünyaya dün gelmişim gibi bir dinginlik içinde oluyorum. Sanki bir elli beş yıl daha, çok kolay yaşarmışım gibi geliyor. İnsanın gözlerinin pırıltısı, yüzündeki çizgilerden daha baskın oldukça, problem yok bence...

Uykunuz düzenli midir?
Benim en büyük sorunlarımdan biri uykudur. Ancak sabaha karşı yatabiliyorum ve sabah da 9 ya da 10 gibi uyanıyorum. Dört-beş saatlik uyku insanı daha çabuk yaşlandıran bir durumdur. Bir de, sigara alışkanlığım var ne yazık ki... Bunun da ne kadar zararlı olduğunu biliyorum ve beynimde bu konuda ciddi bir çaba olduğunda, meseleyi çözeceğimi düşünüyorum. Ancak uykusuzluk daha vahim bir durum. İnsan, vücudunun ihtiyacı olan uykuyu alamayınca, yorgun ve isteksiz başlıyor güne. Zaten ara sıra normal uyuyunca, çevremdekiler "Ne oldu yüzün gözün şişmiş, yüzünde bir başkalık var... Aaa nasıl bebek gibi duruyorsun, ne oldu sana" türü yaklaşımlarla geliyorlar. Yani, ben iyi bir uykunun çok önemli olduğunu düşünüyorum.

Nasıl beslenirsiniz, diyet listenizde neler var?
Diyet listemde; zeytinyağlı yemek, salata, meyve ve çiğ sebze var. Fit kalmayı böyle başarıyorum. Ama diyet yaparken, eğer inanılmaz bir şekilde yasak bir lezzete kafayı taktıysam, onu bir an önce yiyip, bu saplantıdan kurtuluyorum. Bol bol su içiyorum. Kepekli, çavdar ekmeğine geri dönüş yapıyorum. Makarna, pilav, kızartma çok az yiyorum. Ama tüm bunları yalnızken çok daha iyi yapabiliyorum. Setteyken insan yanındakilere özeniyor. Tatlılar, börekler, etliler... Bir kaşık ondan, yarım kaşık şundan tadayım, durumu oluyor. Selim ile beraberken de her akşam ciddi yemek masası hazırlığı söz konusu. Masada ciddi bir telaş olunca, yeme konusunda da insan daha istekli oluyor. Tek başımayken bir sandviç bana yeterken, Selim'le başka bir düzene geçiyorum. Sonra da elime gelen fazla yağlar beni üzüyor. Ne olursa olsun, sanatçı olunca dış görüntün senin için çok önemli. Sıradan bir ev kadını olsam, belki üç kiloyu takmayacağım kafama ama oyuncu olunca takmak zorunda kalıyorsun. Böyle bir boş vermişlik şansım olamıyor. Üstelik, biraz kilo alsam, Selim de Gülşah da, uyarıyor hemen. "Şişman kadını mı oynamak istiyorsun?" diyorlar. İşte o yüzden, ben içime sinen, ideal kilomda olmak zorundayım.

Esra TÜZÜN

DİĞER GÜNAYDIN HABERLERİ
 Olimpiyat meşalesi emin ellerde taşınacak
 Dünyanın en basit ama en sağlıklı mutfağı
 Önce hayat kurtarıp sonra evlendiler
 'Yeşil' filmler gösterime sunuldu
 Alışverişin 3 hali
 Akrep'in eşi Balık'tır
 Çiçek kolye
HAKAN & UTKU
Alo Sinan Hattı
- Sinan, kramponlar nooldu kramponlar?...
AYŞE TÜTER
Piliç biryani
Isıtılmış yağda soğan, sarmısak ve...
İlk yardım çantası nasıl hazırlanır?
İlk yardım çantası nasıl hazırlanır?
Değerli okurlar, istisnasız herkes yaşamının bir döneminde ilkyardım...
Artık aynaya bakmak daha güzel
Artık aynaya bakmak daha güzel
atv'de yayınlanan "Bambaşka Biri" programına katılan ve bir dizi...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.