kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Arşiv
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Bağımsız ama bitkin!

Şahsen, şu yazının yazıldığı, parçalı bulutlu-parçalı güneşli bir bahar gününde, "herkes tatil yapsın; gönlünce, imkanınca" derim. Ama konu "adli tatil" olunca, işte neredeyse üç çeyrek asırlık bir mevzu ile bir uygulama var karşımızda.
Herkes hemfikir ki, 1927'den beri "adli tatil" olarak uygulanan, kimilerince "adaletin tatili" olarak anlaşılan, "katil tatil anlar mı" denilen 45 günlük süre, "köylülük"ten ötürüdür.
Tarım ülkesinde, insanların tam hasat zamanında, kim bilir kaç kilometre uzaklıktaki mahkemelere, kötü yollardan ve elverişsiz araçlarla sürüklenmemesi içindir.
Yani, davacı, davalı, tanık bulunamadığı, bulunması ve getirilmesi zor olduğu, işlerinden bırakmamak lazım geldiği için öyledir.
Üç çeyrek asır devrilir.
Türkiye kentleşmiş, yollar yapılmış, her köye elektrik gelmiştir.
Tarım artık "hasat ürünleri"nden de ibaret değildir; resmen, ahalinin yüzde 40'ı hala tarımdan geçiniyor görünse de.
Bu kez, kimileri der ki, tamam eski gerekçe ortadan kalkmış, ancak "vatandaşın bulunamaması, getirilememesi, getirilmek istense de keyfinin kaçırılması" artık genel tatil havasından ötürüdür.
Yaz sıcağında, vatandaş kendini, imkanınca, yurtdışına, yurdun cennet sahillerine, yazlıklara, yaylalara, en azından bir gölgeye atmakta, "koyduysan bul" olmaktadır.

***

Buna karşılık, o devrin geçtiğini, 45 günlük aranın çok olduğunu, dosyaların, davaların birikmesine yol açtığını savunan kimileri, adli tatilin hepten kaldırılması, tatilin genel değil, bireysel olması gerektiğini söyler.
Ve şu andaki ara çözüm çıkar ortaya: 45 gün yerine bir ay, ama adli tatile devam. Elbette beklemeyecek dosyalar, davalar, suçlar, suç isnatları mevcuttur; "nöbetçi adalet" de mevcuttur.
Mahkemeler açık diye nasıl "tam ve mükemmel adalet"in garantisi yoksa, adli tatil var diye, "bu kadarcık adalet"in lağvedilmesi de mevzubahis değildir tabii.
Asıl adalet daha derinlerde olduğu gibi, "bağımsız yargı"nın dağıttığı adaletin teknik, insani, vicdani, hukuki sorunlarının önemli bölümü de tatile yüklenemez.
Bir zamanlar, Batı'daki terim ve mekanlardan da etkilenerek, "Adalet Sarayı" denmek istenen adliyelerin, mahkemelerin ne menem saray olduklarını, en iyi hakimler, savcılar, avukatlar ve evraklar, kayıtlar arasına gömülü adli personel bilir.
Girip çıktıysanız, siz de bilirsiniz. Kendinizi mutlaka; kral, sultan değilse bile, "prens, prenses" hissetmişinizdir!
O mekanlarda, 70 milyonluk ülkede 8 bin hakim, yılda kişi başına ortalama 2 bin küsur dosyaya bakıp "adalet" dağıtacaktır.
Adalet işte böyle darmadağın olur zaten.

***

"Bağımsız yargı"; neredeyse her adli tatil başı ve sonunda "vicdan-cüzdan" metaforuyla gündeme gelmenin, tayinler yürütmenin kontrolündeyken bağımsızlığı tartışılır bir yapının ötesinde...
Bir de "sürmenaj, depresyon, bıkkınlık" yüklüdür.
"Bağımsız yargı" yorgundur. Bitkindir. "Takatsiz yargı"dır.
En korkuncu, adaleti adil dağıtması istenen "insanlar"ın, hayatın kendileri için hiç adil olmadığı duygusuyla bin bir dosyanın arasında kaybolması ve o ruh haliyle cüppesini giyip karşınıza çıkmasıdır.
Tatil, biraz teselli, bir nefeslik soluklanma ise, bırakın olsun.
Asıl sorun ve asıl çözümlerle asıl adalet başka yerlerde!
Önce bizzat adaletin kendisine adalet!

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Bağımsız ama bitkin!   / 17-05-2004
 C-4'teki parmak izlerinin meçhul tarihi   / 16-05-2004
 Ülkenin bütün imajcıları birleşiniz!   / 14-05-2004
 Azar azar azmak, azıtmak, azarlamak   / 13-05-2004
 Tahakkümle kendi içinde hesaplaşmadan...   / 12-05-2004
 Aşağılamanın merkezi gözünüzden kaçmasın   / 11-05-2004
 Sınav soruları!   / 10-05-2004
 Bazen bunları demek geçiyor içimden!   / 09-05-2004
 Tıpta bir 'mucize'nin raporlu öyküsü!   / 07-05-2004
 Sonra demokrat, önce muhafazakar!   / 06-05-2004
MEHMET TEZKAN
Rektörler de ipleri germemeli
Yasa Meclis'ten geçti..
EMRE AKÖZ
'Ayrıcalığıma dokunma'
Esas konuya geçmeden önce bir...
UMUR TALU
15 milyar dolarlık meraksızlık
Birkaç yüz milyon...
MUHARREM SARIKAYA
"Eski komutanlar göreve..."
Dış politikada üç aydır...
ABD'nin konuştuğu gazeteci
Irak'taki işkenceleri, Vietnam Savaşı'nda ABD askerlerinin silahsız...
Savunma harcaması kısıtlanıyor
Türk ve Yunan Savunma Bakanları, iki ülke arasında karşılıklı savunma...
Para lafı etmem
Para lafı etmem
Para sorunumuz yok. Ama 'Şu kadar param var' diye çıkmayı etik...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar | Arşiv
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.