kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Dosyalar
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Çizerler
    Kampüs
Bizimcity
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Soli Ozel @ SABAH
 

1989 devriminin son durağı

1Mayıs 2004, yalnızca bir zamanlar ki anlamından ve cazibesinden geriye pek bir şey kalmamış işçi bayramı değildi. Aynı zamanda bu 1 Mayıs, ABD Başkanı Bush'un Lincoln uçak gemisine inip, havacı kıyafetiyle Irak'ta büyük savaş muharebelerinin bittiğini ilan etmesinin birinci yıldönümüydü. Felluce'ye yönelik ciddi bir askeri operasyonun beklendiği ve tutuklanan Iraklılar'a yapılanların fotoğraflarla belgelendiği bir günde, geçen senenin bu erken zafer kutlamasının anlamsızlığı ve hatta tacizkarlığı iyice sırıtıyor.
Kuskusuz bu tarihin asıl önemi AB'nin on yeni üyeyi bünyesine aldığı gün olmasından kaynaklanıyordu. Bu şekilde aslında yüzyıllardır süren ancak Soğuk Savaş sırasında kemikleşen Avrupa'nın bölünmesi büyük ölçüde giderilmiş oldu. Batı Avrupalılar, Orta ve Doğu Avrupalılar'a olan tarihsel borçlarını bir bakıma bu üyelikle ödedi. Soğuk Savaş'ta Macaristan'daki kahramanlara yardıma gitmeyen, Çekler'in direnişine seyirci kalan, Polonyalılar'ın bir işçi hareketiyle yarattığı özgürlük alanının yok edilmesine fazla ses çıkarmayan Batılılar, 1989 sonrasında doğru davrandı.

Cömertlik ve çıkarlar

AB, Fransız Devrimi'nin iki yüzüncü yıl dönümüne denk gelen o muhteşem yılda meşruiyeti sıfırlanmış rejimlerin ardı ardına yıkılmalarından sonra elini Doğu'ya cömertçe uzattı. Genişleme kararını vererek bu ülkelerin Leninist diktatörlükten demokrasiye, plan ekonomisinden piyasa ekonomisine geçebilmelerini kolaylaştırdı.
Tüm bunlar bir bakıma AB'nin kendi güvenliği için de yapılıyordu. Birlik, çevresinde bir istikrar alanı yaratarak kendi istikrarını da garantiye alıyordu. Yugoslavya'nın kanlı parçalanması Orta ve Doğu Avrupa'nın benzer bir kadere kurban gitmemesi yönündeki iradeyi güçlendirmişti.
Ancak iş yalnızca bundan ibaret de değildi. 1980'li yılların ortalarında Orta Avrupa ülkelerinde Avrupalılık tartışması hararetlenmişti. Bir yanıyla Helsinki nihai belgesinin insan haklarına yaptığı vurgudan güç alan diğer yanıyla ise Polonya'daki Dayanışma sendikası deneyiminden esinlenen bu ülkelerin entelektüelleri Avrupa'yı tartıştı. Bu tartışmayı yaparken yalnızca kendi Avrupalılıklarını savunmanın ötesine giderek Avrupalılık değerlerinin tanımlanmasına önemli bir katkıda da bulundu.
Avrupa hülyası geçildi
Baltık ülkeleri bu tartışmalarda taraf değillerdi ancak başından beri Sovyet ilhakına direnmiş olmanın kendilerine verdiği mağdurluk halesini taşıdılar. Kıbrıs ve Malta ise bir Avrupa tahayyülünün içinden hiç konuşmadı. Kıbrıslı Rumlar'ın AB değerlerini ne ölçüde sahiplendiği ise son referandum sırasında ortaya çıktı. Zaten hantal bir yapılanması olan AB'nin bu genişlemeyle tümden kilitlenmesinden korkanlar var. Yeni gelenler göreli olarak fakir, dinamizmleri düşük ülkeler. Ama her şeye rağmen bir Avrupa hülyasının ve kıtanın siyasal birliğe gidişinin önemli bir dönemeci geçildi.
Son genişlemeyle ilgili yapılan hemen tüm yorumlarda Türkiye ve Aralık ayındaki müzakere hakkındaki karar tartışıldı. Türkiye ile müzakerelere başlamanın Avrupa tanımlamasında radikal sayılacak bir değişiklik anlamına geleceğini muhalifi-muvaffiki herkes kabul ediyor. Bu tartışma sürecek. Muhtemelen de Chirac'ın konuşmasında özetlediği şekilde üyelik için istek olmasa da müzakerelerin önü açılacak.
Tam bu noktada Türkiye'ye düşen ise Avrupalı olmanın anlamını ve AB içindeki bir Türkiye'nin bu birliğe ve değerlerine neler katacağını tartışmak ve AB kamuoylarıyla paylaşmak olmalıdır. Kadınlardan korkan, eşitliği sindiremeyen milletvekillerine, 21'inci yüzyılın siyaset ve adalet anlayışını anlamamakta direnenlere rağmen bu gerçekten kaçınılmaz bir görevdir.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Heyelan   / 29-04-2004
 100 yaş   / 25-04-2004
 Yaklaşım farkı   / 22-04-2004
 Basiretin İngilizcesi ne ki?   / 18-04-2004
 Karar zamanı   / 15-04-2004
 Siyasi basiretsizlik   / 11-04-2004
 Bremer'in kumarı   / 08-04-2004
 Çözümün anlamı   / 04-04-2004
 Seçimin ardından   / 01-04-2004
 Sonun başlangıcı?   / 28-03-2004
SOLİ ÖZEL
1989 devriminin son durağı
1Mayıs 2004, yalnızca bir...
Alex için çalışıyoruz
Alex için çalışıyoruz
F.Bahçe 2. Başkanı Özdemir, "Brezilya'dan transfer çok zor. Ama...
Söke söke
Söke söke
"Hakeme isyan ettim çünkü oğluna zarar verildiğini gören her baba...
Gül'den diplomatik rötuş
Gül'den diplomatik rötuş
Başbakan Erdoğan'ın "Güney Kıbrıs'ı dünya tanımış 'ben tanımıyorum'...
'KKTC ile ilişkilerimiz değişmeyecek'
Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan yazılı açıklamada Kıbrıs Rum...
İngilizler'in utanç fotoğrafları
İngilizler'in utanç fotoğrafları
Irak'ta, ABD askerlerinden sonra İngiliz askerlerinin de işkence...
Sansürsüz basının başarısı
Irak'ta yaşananlar bütün dünyaya İngiltere ve Amerika hakkında...
"Tarih"e can suyu
Eyüp'te 20 yıl önce kapısına kilit vurulan Türkiye'nin ilk termik...
İşte gerçek bayram
Bursa'daki bir okulda öğrencilere "23 Nisan'ı nasıl kutlamak...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil | Dosyalar
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.