|
 |
 |
 |
 |
|
'Umumiyetle' Pieter anlattı
Akademi Türkiye'de sevimliliği ve 'umumiyetle' gülen yüzü ile herkesin gönlünde taht kuran jüri üyesi Pieter Snapper'ın iki sene önceki halini görenler şaşırmadan edemiyor. Tam 160 kiloyken iki sene içinde 70 kilo veren Snapper, bu kiloları nasıl verdiğini Günaydın okuyucuları ile paylaştı. İşte "Daha 8 kilo fazlam var" diyen Pieter'ın uyguladığı rejim, Türkiye'ye gelişi ve 'umumiyetle' İstanbul macerası....
Sizi Akademi Türkiye ile birlikte tanıdık... Yarışma için mi Türkiye'ye geldiniz?
Ben 1999'da depremden hemen sonra geldim, bir nevi yardım için. Çünkü buradaki eğitim sistemi çok iyi değildi, özellikle müzik üzerine... Burada hem öğrencilere ders veriyorum hem de birçok kişinin albüm yapımında yardımcı oluyorum. Kısacası hayal ettiğim şeyi yapıyorum. Ama zaten bende hep yurtdışında yaşama isteği vardı. Çünkü benim babam Hollanda doğumlu, annemin ailesi de Hollandalı'ydı, biz de San Francisco'da yaşıyorduk.
Ailenizin tepkisi ne oldu buraya geleceğinizi öğrenince?
Geleceğim kesinleştiğinde erkek kardeşim "Vay! Bu duyduğum en 'cool' şey dedi. İstanbul'da yaşamak süper fikirdi onun için. Ve tabi benim için de... Ayrıca ona katılıyorum; burada yaşamak çok 'cool'.
Zor olmadı mı buraya alışmak? Bir tarafta San Francisco bir tarafta İstanbul?
Bana göre Türkiye de çok modern bir ülke. Özellikle İstanbul. İnsan isterse burada San Francisco'da yaşadığı gibi rahatlıkla yaşayabilir. Nişantaşı'nda kendimi evimde gibi hissediyorum. Aslında ben İstanbul'u San Francisco'ya çok benzetiyorum. Deniziyle, Boğaz Köprüsü'yle ve yokuşları ile bence iki şehir birbirine çok benziyor.
BU LAFI KİTAPTAN ÖĞRENMİŞ
Türkçe'yi nasıl öğrendiniz? Her programda söylediğiniz şu 'umumiyetle' sözcüğü; anlamını biliyor musunuz?
Amerika'dan geleceğim zaman Türkçe'yi öğrenme metotlarını öğreten tek bir kitap bulmuştum. Orada 'estağfurullah' ve 'umumiyetle' gibi kelimeler yazıyordu. Aklımda kaldı.  'Genellikle' demek, biliyorum ama umumiyetle benim kulağıma çok güzel geliyor. Size de bir Amerikalı tarafından söylenmesi herhalde 'cool' geliyordur. Ama şu andada Türkçe öğrenmek için özel ders alıyorum.
Akademi macerası nasıl başladı peki?
Ben Sertab'ın (Erener) kasetini yaparken Sony Müzik ile çalışıyordum. Onlar ve Akademi'nin yapımcıları da müzik piyasasında işi bilen yabancı ve Türkçe bilen birini arıyorlarmış. İyi ki de beni seçmişler.
TANINMAK HOŞUMA GİDİYOR
Yani mutlu musunuz; bir anda televizyona çıktınız ve ünlü oldunuz?
Önceleri bu kadar büyük bir proje olduğunu anlayamamıştım. Şimdi kendimi garip hissediyorum. Çünkü insanlar sokakta beni tanıyorlar. Tabi biraz hem açık tenli hem de neredeyse beyaz olan saçlarım yüzünden kim olduğumu çıkartabiliyorlar. Amerika'da olsa bu kadar çok insanın seyrettiği bir programda, bile beni yolda tanımazlardı. Gerçeği söylemek gerekirse; bu çok hoşuma gidiyor.
Ünlü isimlerle çalıştığınızı biliyoruz. Özellikle çalışmayı hayal ettiğiniz biri var mı?
Şu an Athena'nın yeni kaseti üzerine çalışıyoruz Ayrıca Mahsun Kırmızıgül'ün son kasetini beraber kaydettik, o proje bana arabesk müziği öğretti. Sertab Erener, Ajda Pekkan, Fahir Atakoğlu, Burhan Öcal ve Mercan Dede gibi isimlerle çalışıyorum. Amerika'da daha çok klasik müzikle ilgileniyordum. Örneğin Chicago Senfonisi gibi. Orada klasik müziğe yönelik çalışıyorsan pop müzik ile ilgilenmen çok zor. Aslında buraya gelmemin bir  başka nedeni de bu. Burada istediğim işi yapabiliyorum. Umarım bir gün Sezen Aksu ile çalışabilirim. Tabi bir de Eminem ya da Madonna gibi yeteneklerle çalışmak isterdim.
İki yılda 70 kilo vermiş
Gelelim şu sizin rejim meselesine... Nedir bunun sırrı?
Ben 20 yıl boyunca diyet uygulamaya çalıştım. Bana hep kilo kaybetmek için "Yağı kes, istediğin kadar protein ve karbonhidrat ye" dediler. Bu metabolizmama aykırı geldi. Ben de hayatım boyunca sağlıklı bir kiloda kalmamı sağlayacak diyeti aramaya başladım. Ve New York Times'ta okuduğum 'Big Fat Lie' diye bir makale vardı. "Ya eğer yağı kesmek çözüm değilse, ya işin sırrı kan şekerindeyse?" diyordu. Böylece ben de kan şekerini düşük seviyede tutan bir diyete başladım. Karbonhidrat miktarını çok aza indirdim. Diyete 2002'de başladım. İki yıl boyunca günde sadece 30 gram karbonhidrat aldım. Hala kilo veriyorum. Kısacası karbonhidrat seviyenizi düşük tutarsanız istediğiniz kadar kilo verirsiniz. Benim diyetimin en iyi yanı da aç kalmamanız. Makarna, pilav, ekmek yok ama açlık hissi de yok. Tabii kesinlikle şeker de yok.
Peki hiç zorlanmadınız yani?
Zor olan bu diyete başlayacağınıza inanmak. Türkiye'de bu diyeti uygulamaksa daha kolay çünkü buradaki gıdalarda kimyasal madde yok. Ben en çok Ramazan ayında zorlanıyorum. Çünkü pideye bayılıyorum...
Öykü YAZICIOĞLU
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
