kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Bilgi ve Yaşam
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Omer Celik @ SABAH
 

Süpermarket ülkeler

Değişim dinamiklerine sırt dönerek ayakta kalmanın mümkün olmadığını dünkü yazımızda tartıştık. Değişimin dışında kalmanın tarihin dışına düşmek anlamına geldiği çok açık. Fakat "ne olursa olsun değişim" mantığının da doğru olmadığını eklemeden tablo tamamlanmış olmaz...
Değişim dinamiklerini yönetirken en çok dikkat edilmesi gereken, değişimin "yön"ü ve "rota"sıdır.
Uzun yıllar boyunca Türkiye gibi ülkelere Uzakdoğu'daki kalkınma hamleleri bir model olarak gösterildi. Değişimin bu yönde gerçekleşmesi yolunda analizler yapıldı. Uzakdoğu'daki modellerin geleneklerini koruyarak yüksek teknoloji üretimini gerçekleştirmeleri, Batıcı modernleşme çabalarına duyulan tepki karşısında bulunan yeni bir yol gibi sunuldu. Özellikle yeni sağ siyasetler bu yaklaşıma dört elle sarıldılar.
Oysa, bu tür modernleşme çabaları karşısında "gelenek" denen şeyin aksesuar olmaktan öte bir işlevi olmadığı biraz derinlemesine bir bakışla görülüyor. Markete dönüşmüş kamusal alanlar, melezleşme adına eklem yerlerinden kırılmalara uğramış ulusal diller, kültürel ve siyasal değerlerin yerini almış kar üretimi, pek çok ülkeyi belirleyen dinamiklerdir. Batılı modellere göre daha sentetik, daha sığ ve değer ekseninden yoksun kalkınma modelleridir bunlar...

"Değişim" her şeyden önce bir "değerler denklemi"dir. Bir coğrafyayı diğerlerinden farklı kılan ve bir "topluluk"a "toplum" denilmesini mümkün hale getiren özelliklerin, zamanın değişen şartları içindeki yürüyüş "stili"dir. Dünya üzerindeki çeşitli toplulukları toplum haline getiren şey de- ğerleridir. O toplumların belli bir coğrafyada örgütlenerek, belli bir toplumsal mutabakat temelinde bir arada yaşamasını sağlayan şey de siyasal değerleridir. Tüm bunlar ve daha da fazlası bir toplumun geçmişinden getirdiği, bugününü var eden ve geleceğe yürümesinde yol işareti olan unsurlardır.
Zamanın değişen şartları ile tanışmak, aslında, bir toplumun kendini var eden dinamikleri geleceğe taşıması için zorunludur. Bir toplum kendi değerlerini korumak adına "içe kapanmacı siyasetler" üretmeye başlarsa, kendi elindekini de koruyamaz. Fakat içe kapanmamak adına, kendi değerlerinden "boşanarak" dışa açılmak da, o toplumu bir başka açıdan toplum olmaktan çıkarır ve büyük bir marketin figüranları haline getirir.
Bugün pek çok ülke ürettiği markalarla anılıyor. Bu nedenle ekonomik değer ve marka üretmek kalkınma yolunda ilerleyen ülkelere asli hedef olarak gösteriliyor. Fakat markaları ile anıldığı halde, dünya sistemi içinde belirleyici olmayan çok sayıda ülke var. Bunlar, siyasi sistem içinde, ekonomik güçleri oranında belirleyici olamıyor.
Dünyanın gidişatı hakkında belirleyici olanlar ciddi markalara ve büyük piyasalara sahip olmanın yanı sıra, ciddi siyasi değerlere sahip ülkelerdir. Yerli değerleri ile evrensel değerler arasında sinerji yaratan bir zemin kuranlar ve bu zemin üzerine ekonomik değer ve marka üretimini yerleştirmiş olanlar, tarihin üretildiği ilişkilerin merkezinde yer alıyorlar. Siyasi de- ğer üretimi olmayan, ama bunun yanı sıra pek çok markaya sahip olan "süpermarket ülkeler" ise tarih lokomotifinin çektiği vagonlara yerleşiyorlar ancak.
Özellikle "yeni sağ" ideolojilerin "siyasi değer" ve "siyasi fikir" zeminlerini önemsiz gösteren kalkınma anlayışları asla verimli değildir. Bu tip bir değişim mantığı, değişim karşıtlığı kadar sığdır. Değişim, bir "değerler denklemi" üzerinde yükseldiği müddetçe anlamlıdır...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Güçlü demokrasi   / 18-04-2004
 İstikamet bellidir...   / 11-04-2004
 Dünya düzeninin düğümü...   / 09-04-2004
 En stratejik beşeri kaynak: Siyasi irade   / 05-04-2004
 Yalın bir tablo   / 02-04-2004
 Hangi parti değil, hangi siyaset kazandı?   / 31-03-2004
 Merkezi ele geçirmek mi, merkezi inşa etmek mi? (3)   / 24-03-2004
 Merkezi ele geçirmek mi, merkezi inşa etmek mi? (2)   / 22-03-2004
 Merkezi ele geçirmek mi, merkezi inşa etmek mi? (1)   / 21-03-2004
 Halkları korumak   / 17-03-2004
ERGUN BABAHAN
Yeni çağın köleleri
Bölgemizin en büyük terör gücü...
ERDAL ŞAFAK
Türkiye'yi küçümsemeyin
Fransız sağının ihanetiyle 15...
AHMET HAKAN COŞKUN
Aşırı nezaket korkutur beni
Bülent Arınç'ın bir...
MEHMET BARLAS
Yeni kuşak politikacılar Turgut Özal'ı örnek...
ÖMER ÇELİK
Süpermarket ülkeler
Değişim dinamiklerine sırt dönerek...
ÖMER LÜTFİ METE
Şaron'a Manavgat abdesti!
Tam da Bush tarafından...
REFİK DURBAŞ
Lozan Antlaşması ve Annan Planı
Son günlerde Lozan...
SAVAŞ AY
Güneydoğu'nun Kapadokya'sı Hasankeyf'ten...
Karadeniz ihtilali: 1-1
Karadeniz ihtilali: 1-1
Hücumda organize olamayan ve net fırsatları değerlendir emeyen...
Saracoğlu karardı
Saracoğlu karardı
Karşılaşma 1-1 sürerken ve F.Bahçe kötü oynarken, 78. dakikada bir...
Eller mesir macunu için havaya açıldı
Eller mesir macunu için havaya açıldı
Manisa'nın adını dünyaya duyuran mesir macunu, 464. kez Sultan...
Erdoğan en güçlü 100 isim arasında
Erdoğan en güçlü 100 isim arasında
TIME dergisinin her yıl geleneksel olarak yaptığı "Dünyanın En Güçlü...
Dünyanın geleceği eğlencede
Dünyanın geleceği eğlencede
Reklam Verenler Derneği As Başkanı, işadamı Caner Tunaman "Dünya...
Bu Türkler de çok oluyor!
Bu Türkler de çok oluyor!
Aslında bir-iki kişi değiller... Amerika'da yaşayan Türk...
 
    Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon | Hava Durumu
Spor | Günaydın | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City | Çizerler
Cumartesi | Aktüel Pazar | Bilgi ve Yaşam | Sarı Sayfalar | Otomobil
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.