kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Teknoloji
    Otomobil
    Sinema
    Hobi
    Çizerler
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Soli Ozel @ SABAH
 

29 Şubat

Dört yılda bir gelen bir tarihte yazı yazmak da kendine göre epey hoş. Hele bir önceki günün tarihi 28 Şubat, bir sonrakinin 1 Mart ise. Bu iki tarih Türkiye'nin çok yakın geçmişine damgasını vurmuş iki önemli gelişmeyi simgeliyor. Birbirileriyle doğrudan ve dolaylı bağları var. Üstelik her ikisi hakkında da tartışmalar daha uzun zaman sürecek. İnşallah heyecanlar yatıştığında da her iki tarihin getirisinin ve götürüsünün soğukkanlı bir değerlendirmesi yapılabilecek.
Dünya siyasi literatürüne "post-modern darbe" deyimini ekleyen 28 Şubat süreci, Türkiye'deki siyasi sistemin o günkü tüm aktörleri açısından bir iflasın hikayesiydi. Aynı zamanda 1990'lı yılların sonuna doğru hızlanan sistem çöküşüne ivme katan, Türkiye'de toplum-devlet ilişkilerinde ve AB'ye bakışta köklü bir değişimi tetikleyen büyük travmalardan birisiydi.
Kurumlaşmış sivil siyasetin doğru işlediği bir ülkede, dönemin Refah Partisi'nin söylem ve eylemlerinin cevabı bu yapının kuralları içinde verilmeliydi. Yerleşik düzenin temel kavramlarını ve ilkelerini zorlayan bir siyasi hareketin meşru siyaset sınırları içinde kalmasının sağlanması, diğer partilere düşen bir görev olmalıydı. Türk siyasi sistemi, özellikle de sağ partilerin din-siyaset ilişkisi konusundaki tarihsel ikircikli ve ikiyüzlü tavrı bunun başarılmasını engelledi.
Çöküş, dönüşüm, yapılanma
Silahlı Kuvvetler'in o günkü komuta kademesinin, dönemin Cumhurbaşkanı'nın işbirliğiyle müdahalede bulunması üç temel sonuç verdi. Öncelikle, ortaya tüm azametiyle çıkan askeri vesayet, sivil siyasetin var olan haliyle sivil-demokratik dönüşümü gerçekleştirebilmesini engelledi. Ancak bu tür olayların doğasında hep rastlandığı gibi nihai çöküşün ve yeniden yapılanmanın önünü de açtı.
İslamcı siyaset içinde nesil farklılığının da beslediği bir ayrışmanın, kopmaya gidecek güzergaha yerleşmesini sağladı. Türkiye'nin İslamcıları'nın en azından bir kısmı Batı sistemindeki hukukun üstünlüğü, yargının bağımsızlığı ve bireyin hakları gibi kavramların önemini idrak etmeye başladı. Bu kesimin bazı baronlarının Neşe Düzel'e söyledikleri nedeniyle Mehmet Metiner'e yönelik eleştirilerinde kullandıkları üslubun süfliliği ve bayağılığı bu kırılmanın henüz tamamlanmadığını düşündürse de genel görünüş böyle.
Tezkere neden geçmedi?
Üçüncü sonuç ise darbenin karargah tasarımcılarının gerek toplumu, gerekse ulusal ve uluslararası güç dengelerini doğru anlayamamaları nedeniyle kendi kurumlarına verdikleri zarardı. Sosyolojik düşüncenin kafalarını karıştıracağından korkan bazı komutanların zorlamasıyla TSK hem kendi davranışının meşruiyet sınırlarını zorladı, hem de Cumhuriyet tarihinin en büyük talan dönemlerinden birisinin sorumluluğunu paylaştığı izlenimini verdi, prestij yitirdi..
Deprem ve 2001 ekonomik krizleriyle toplumun maruz kaldığı daha da şiddetli iki travma ise yerleşik siyasi seçkinlerin ipinin çekilmesini sağladı. Üstelik toplumun geniş kesimlerinin bir kez daha 28 Şubat ölçülerinde psikolojik manipülasyona tabi tutulmasimkanortadan kalktSiyaset s ise gerek doymak bilmez yolsuzluk iştahgerek barajindirecek sağduyudan bile yoksun olmasıyla, toplu halde intihar etmek gibi bir tercihte de bulundu.
28 Şubat'ın mimarlarının düşündüğünden çok farklı şekilde sonuçlanan post-modern darbeyle Türkiye kendisini yeni ve zorlu bir yolda buldu. Pek çok başka nedeniyle birlikte 1 Mart'ta Meclis'in tezkereyi geçirmemesi bu sürecin sonuçlarından birisiydi. Kısacası o süreçle başlayan bir dönüşümün dış politika ayağı da 1 Mart'ta etkisiyle devreye girdi.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Seçimin ardından   / 01-04-2004
 Sonun başlangıcı?   / 28-03-2004
 Cehennemin kapıları   / 25-03-2004
 Bu, Şaron yönetiminin 'yumuşamadık' mesajı   / 23-03-2004
 Bir yıl sonra   / 21-03-2004
 İspanya-Suriye   / 18-03-2004
 Madrilenos   / 14-03-2004
 Erkek meselesi   / 07-03-2004
 Zamana karşı yarış   / 04-03-2004
 29 Şubat   / 29-02-2004
SOLİ ÖZEL
Çözümün anlamı
Önümüzdeki haftalarda Kıbrıs, gündemin...
Golse gol, Futbolsa futbol
Golse gol, Futbolsa futbol
50. saniyede geriye düşen F.Bahçe, Serhat (2), Tuncay ve Hooijdonk'la...
24 Saat yeter
24 Saat yeter
"F.Bahçe'nin ligin ikinci yarısındaki en iyi oyunlarından biriydi.
Baykal benim onu aramamı mı bekliyor?
Baykal benim onu aramamı mı bekliyor?
Celal Doğan seçimden sonra "Başarılıyız" diyen Baykal'a yüklendi.
Gözler AKEL partisinde
Gözler AKEL partisinde
Rumlar 'evet'e yakın. İktidar dışındaki siyasi partiler Annan planına...
Marketçiye eş dayanmıyor
Marketçiye eş dayanmıyor
İlk eşini öldürdüğü gerekçesiyle 5 ay hapis yatan, ikinci eşini ise...
Türkiye'ye AB üyeliği desteği
Almanya'nın eski Cumhurbaşkanı Richard von Weizsaecker,...
Emre Can azgın sularda kayboldu
İçinde bulunduğu kamyonetin dereye uçması sonucu sulara kapılan üç...
Akciğer kanserini stand-up'la yendi
Kansere yakalandığında 3 ay ömür biçilen Latif Kalkandere neşesiyle 7...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Sarı Sayfalar | Günaydın | Bizimcity | Kapak Güzeli | Astroloji | ON Magazin | Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Teknoloji | Otomobil |Sinema | Hobi | Çizerler
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.