|
|
|
|
|
|
'İlişkilerimde çok tedirginim'
Çağla Şikel ile yeni Megane Scenic'in ön koltuğunda başlayan sohbetimiz arka koltukta son buldu. Dizime yatan Şikel, anne şefkati bulduğu kucağımda bana içini döktü.
Röportajdan 12 saat öncesi... Ünlü fotoğrafçı ve gazeteci Rahşan Gülşan, Kozyatağı sırtlarındaki otopark manzaralı iki oda bir salon evinde, bir yandan Alacakaranlık isimli nezih televizyon dizisini izlemekte bir yandan da ertesi sabah yapacağı Çağla Şikel röportajına hazırlanmaktadır. İç ses: "Peki benim gibi 29 yıllık sıradan hayatında 2.5 tane ilişki yaşamış birisi Çağla Şikel gibi bir kadına ne sorabilir ki? Ülkenin en önde gelen yakışıklıları ile ilişkiler yaşamış, tostlar yemiş, yaptığı her şey olay olmuş bir kadınla ben nasıl başa çıkabilirim ki? Aman tanrım, Uğur Yücel'in dizideki eski sevgilisi Sezen Aksu imiş. Ay boşver şimdi Çağla Şikel'i filan. Sezen Aksu "Sevemedim Karagözlüm'ü ne güzel söylemiş..."
USTA MANEVRALAR YAPTI Çağla Şikel ile Arnavutköy'de buluştuk. Yanında da menajeri Seda Hanım vardı. Bir de ismini hatırlamadığım biri daha. Hep beraber otomobile doluştuk. Benim için işler biraz daha zorlaşmış oldu böylece. Çünkü magazinci korkusu yüzünden kalabalık ortamda yapılan sohbetlere edilen müdahaleler, insanın tüm tadını kaçırıyor. Ancak umduğum gibi olmadı. Çağla ile bir anda öyle bir "geyiğe" daldık ki, sanki otomobilde sadece ikimiz vardık. Buluşma noktamıza Discovery cipini kendi kullanarak gelen Çağla, öyle usta manevralar ile otomobilini park etti ki, Megane Scenic'in anahtarını -pardon- çalıştırma kartını gönül rahatlığıyla kendisine verdim. Ancak muhabbet, otomobilden önce Çağla'nın ilişkilerine geldi. Daha doğrusu itiraf ediyorum bu konuyu ben açtım. Bir insanın tüm ilişkilerini herkesin gözü önünde yaşaması acaba nasıl etki ederdi hayatına?
BENİM GİBİLERE GIPTA EDİYOR Çağla, söylediğine göre artık ilişkilerinde çok tedirginmiş. Bir şeye başlamak bir yana, bitmesi gereken ilişkilerini bile başına gelecek onlarca sansasyonu, "Acı var mı acı?" sorularını düşünerek korka korka bitiriyormuş. Ve garip şekilde benim gibi insanlara bu anlamda gıpta ediyormuş. Bu konuda içimi titreten cümlesi aynen şöyle: "Sen istediğin insanla istediğin ilişkiyi yine istediğin gibi yaşayabilirsin. Buna kimse karışmaz. Sokak ortasında kavga edebilirsin, bara gidip düşene kadar sarhoş olabilirsin ve canın istediğinde ayrılabilirsin. Ama ben bunları yaptığımda, oturup tüm Türkiye ile birlikte bir hafta televizyonlardan seyredersiniz..." Şaşırdım. Öncelikle bu kadar dürüst olmasına ve yaşadığı hayatın büyüsüne kendini kaptırmadan dışarıdan bakabilme yetisine ciddi anlamda şaşırdım. Karşımda çapkın, tost yiyen, istediği erkeği alan bir kadın yoktu. Benim gibi şeyler hisseden, benim gibi ilişkiler yaşayan ama bunları tüm Türkiye'nin izlediğini bilen bir kadın vardı. Bu kadının benden tek farkı, adının önünde "Eski Türkiye Güzellerinden" cümlesinin bulunması idi. İşte bu noktada kendimi ilk kez iyi hissettim. Yani bu röportajlar sırasında iyi hissettim. Yaşadığım ve çoğu zaman sıkıldığım hayatımın, özgürlüklerimin ne denli önemli olduğunu anladım.
|
|
|
|
|
|
|
|
|