kapat
   
SABAH Gazetesi
 
    Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Sarı Sayfalar
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
  » Aktüel Pazar
    Sinema
    Çizerler
    Teknoloji
Günaydın
ON
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
ATV
 
Mehmet Altan @ SABAH
 

Duygu değişir mi?

Beni, en çok kitabın sonundaki o şiir yakalıyor: "Biliyorum yoksul olduğumu, ne adımı hatırlatın bana,
ne hangi gün olduğunu.
Bir yere götürmez bizi bütün bu acılar.
Sen hamsileri yıka ben şarap koyayım.
Çıplak ve sarhoş biz zenginiz yatakta."

Cemal Süreya şiirinin lezzeti hissediliyor ama bu şiir çok çok daha öncelerde, Antikçağ'da, Anadolu coğrafyasında yazılmış. Şairi ise belli değil...

***

Ama, şairi belli olanlar da var...
"Yoksulluk, o zalim, aman vermez hastalık
kız kardeşi Çaresizlik'le birlikte
ümüğüne çökmüş büyük bir halkın."


Biraz önce bir halk ozanı tarafından söylenmiş ve henüz mürekkebi kurumamış gibi duran bu şiiri Alkaios yazmış... Alkaios kim? Milattan önce altıncı yüzyılda yaşamış Midilli'li bir şair...

***

Koç Kitaplığı'ndan çıkan "Antikçağ Anadolu Şiir Antolojisi"ni şair Erdal Alova derlemiş.
O da "Bu şiirler nasıl oluyor da bu kadar çağdaş görünebiliyor?" sorusunu soruyor... Sonra da şöyle cevaplıyor:
"Bunun bir nedeni, aynı coğrafi dekor içinde tarihsel araçların değişmesine karşın, insanın varoluş biçimlerinin ve zamana karşı duruşunun, neredeyse, hiç değişmemiş olmasıdır. Anadolu'nun tarihsel halkının sürdüregeldiği yaşam tarzlarının kimi donma noktaları bu şiirlerde çarpıcı bir biçimde çıkar karşımıza: dövünen kadınlar, sözde-dostluklar, bedbaht genç kızlar, bakirelik kültü, yasa tanımayan sonradan görmeler, oğullarını yitirmiş analar, birbirlerini çekemeyen komşu kentler, kurtuluşu esrimede bulanlar, tiranlar, sallanıp duran devlet gemisi, sürgünler, korkular ve o kız kardeşler: yoksulluk ve çaresizlik. Yağ kandilli ışıklarının tanık olduğu yaşamlara elektrik ışıklarının garip bakışları."

***

Yıllar yıllar önce, Paris'te Louvre Müzesi'ni gezerken, hasırdan örülmüş üç bin yıllık bir sandalye görmüştüm... Kendi kendimize "her şeyin çok hızlı değiştiğini" söylerken, nelerin değişmediğini de o an sormuştum...

Daha doğrusu soru gelip beni bulmuştu. "Antikçağ Anadolu Şiiri Antolojisi"ni okurken de aynı duyguya kapıldım... Milattan önce 7. yüzyıldan yola çıkan, "Karadeniz kıyılarından Ionia'ya, Midilli'den Çukurova'ya, İzmir'den Kıbrıs'a uzanan bir coğrafyada yaşamış" insanlar ile bugünküler arasındaki "fark" ne?

Yaşam çerçevesi belli çok değişmiş ama ya duygular?

***

"Bak nasıl örtüyor yemyeşil çınar
aşıkların gizini, kutsal yapraklardan
bir sayvan yapıp onlara. Sarkıyor dallardan
salkımları güzelim asmanın, sevincini mevsimin.
Durma, boy at çınar ağacı. Gizlesin her zaman
yemyeşil yaprakların yoldaşlarını Aphrodite'nin."


Milattan önce birinci yüzyılda yaşamış Miletli Thallos yazmış bunu... Çekingen bir cinselliğin flörtünde yanıp tutuşan bir genç de yazmış olabilirdi... Aradaki iki bin yılı aşan zamana karşın, insanoğlunun duyguları, özellikle de aşk ve cinsellik konularında galiba kımıldamadan duruyor.. Bu iki temel çizgi kımıldamadan duruyorsa, diğerleri değişir mi?

***

Erdal Alova, Antikçağ'dan bize kalan şiirleri "bir avuç toz"olarak niteliyor: "Bir avuç tozdur elinizdeki Antoloji. İki bin yedi yüz yıl boyunca yangınlar, savaşlar, depremler, bağnazlıklar yüzünden yok olmuş nice şiirden arta kalan bir avuç toz. Şairlerden kalan parçalar: örselenmiş papirüsler, yırtık ceylan derileri, kırık taşlar. Bu yaralı mirasa baktığımızda, büyük şiir deneyimini sezebiliyoruz en azından."

Neyin tozu? İnsanoğlunun hiç değişmeyen duygularının sihirli lirik tozu...

***

"Tunçtan bir bakireyim, duruyorum Midas'ın mezarında,
aktıkça sular, çiçek açtıkça ulu ağaçlar
ışıyıp durdukça güneş ve pırıl pırıl ay
çağladıkça ırmaklar, deniz kabardıkça,
durup nice gözyaşlarının mezarında
diyeceğim hep gelip geçene: Burada yatıyor Midas."


Milattan önce dokuz ya da sekizinci yüzyılda yaşamış olan İzmirli şair Homeros'un bu şiiri eskimedikçe, başka birçok şey değişse bile ölüme ve ayrılığa karşı çaresizliğimiz ile sevdaya dair duygularımız devam edecek...

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Meğer cinayet anında orada değilmişim...   / 07-03-2004
 Tanrıtanımazlık Dersi   / 29-02-2004
 Tarihe cinsiyet açısından bakmak...   / 22-02-2004
 Duygu değişir mi?   / 08-02-2004
    Aktüel Pazar Yazarlar
  » Güncel
    Hobi
    Röportaj
    Gurme
    İyi Yaşa
MEHMET ALTAN
Akçaabat köftesi...
Hep Karadeniz ile geç tanıştığıma...
ŞERİF ERCAN
Azra'nın gözü Hollywood'da
Birkaç ay önce Dünya Güzeli...
BALÇİÇEK PAMİR
Herkes gizlice güzelleşiyormuş meğer
Sabah yönetimine...
ALİ ESAD GÖKSEL
Değişimin acısı ve tadı
Eskiden Markiz'e giremezdik...
ÖNCEL ÖZİÇER
Bu hususta anladığımdır, usta
Mason kelimesi...
AYŞE YAĞCI
Resim gibi bir şehir
Venedik'in kalbi sayılan San Marco...
ERGUN HİÇYILMAZ
Bu toprakların gayrimüslimleri
Onların dilleri, dinleri...
GÜNTAY ŞİMŞEK
Geçmişi olmayan Asyalılar
Singapur-Yeni Asya'nın ada...
STELYO BERBERAKİS
İktidar da yorulur
Fiyat listesi, mönü, hatta garson da...
FİKRET AYDEMİR
Çikolata Karakterler
Masumlar sütlü,...
YASEMİN TAŞKIN
Gazetecilerin Seçimi
Roma'daki yabancı basın merkezinde,...
ASLI AYDINTAŞBAŞ
Tanrı'nın Mekanı
Amerika'nın bilinmeyen yüzünde katı...
Kebabın en lezzetlisi nerede yenir?
Kebap Urfa, Gaziantep ve Adana'da mı yenir, yoksa İstanbul'da mı? Sabah...
Caddenin değişmeyen adresi
Bağdat caddesinin klasiklerinden Carpe Diem Cafe-Bar ve Restaurant olarak...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Hava Durumu Spor | Günaydın | Televizyon | Astroloji | Magazin | Sağlık | Bizim City

   
    Copyright © 2003 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.