kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Yaşama Dair
    Sinema
    Hobi
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Ülkesini sevmek, çok sevmek, çok çok...

Bin türlü şeyi tartışır, binbir nedenle kapışırız; binlerce vesileyle birbirimize siyasi, ideolojik, kültürel ve benzeri nefretlerimiz de olabilir. Bazen, hani çok bunaldığımızda, büyük haksızlıklara uğradığımızda, öyle olduğunu düşündüğümüzde, acı, sıkıntı çektiğimizde, umut tükettiğimizde filan, "bu ülkeden bıktığımızı" dahi söyleyebiliriz. Ancak, "Ülkeni seviyor musun, sevmiyor musun?" sorusu yine de tartışmasızdır. Ne kimilerinin "ya sev, ya terket" dayatmalarına, ne kimilerinin kolayca sarıldığı "milliyetçilik, yurtseverlik" kategorilerine sıkışır. Fiziksel, manevi, maddi, ailevi, kültürel... kişinin dokusuna, dokusuna karışan toprağın kokusuna, oradan tüm hücrelerine, tüm fikrine, yüreğine nüfuz eder ülkesi. Kovulsan, sürgün edilsen, kaçıp kurtulmaya çabalasan, başını alıp gitsen de yanında gelir; gurbet olur, sıla olur, hasret olur, lezzet olur, şiir olur, şarkı olur, türkü olur, mektup olur, anı olur, dönüş olur, kabir olur, dünyanın bir ucundaki mezara
karışan bir tutam toprak olur.

***

O yüzden; ülkeye verilmek istenen yönler, dünya içinde biçilen roller söz konusu oldu mu, "yurtseverlik" yanıltıcı bir tartışma zeminidir. En küçük ama en kalıcı "ortak payda" olarak "ülkesini sevmek", dolayısıyla kendi sevme tarzını kerteriz alıp başkalarının sevmediğini düşünmek, yaratıcı bir zemin olamaz. Tarih, "ülkesini çok sevenler"in, çok sevdikleri için, "ülkesini çok seven" başkalarını, bu sevgilerini sevmedikleri için katlettiğinin tanığıdır. Tarihin nihai yargısı, "hangisinin daha çok sevmiş olduğu" üstüne oturmaz. Ülkesini çok sevdiği için teslim olanlar ile ülkesini çok sevdiği için ayaklananlar... Sonra, ülkesini çok sevdiği için ayaklananları, ülkesini çok sevdiği için yok edenler arasındaki nihai ayrım "hangisinin daha çok sevmiş, hangisinin gerçekten sevmiş olduğu"nun tespitiyle yapılmaz. Bu "doğal" bir iddiadır. Doğumla birlikte, herkesin yüreğine, içine bir şekilde nüfuz etmiş bir duygudur. Gerisi sonradan, akılla, vicdanla, çıkarlarla, bilgiler ve yorumlarıyla oluşturulur.

***

Türkiye'nin, birbirini etkileyen, sadece "bizim" iradelerimizle değil, dünyanın bir sürü yerindeki iradelerin bileşkesi olarak gelişen "seyri" yeni eşiklerde. Bunun tartışması, "yurtseverlik" üstünden yapılırsa, kısır kalır. Bir çoğumuz bir başkalarına, kendi "yurt sevme" biçimlerinin, bu yurttaki insanların en azından bir kısmına nasıl acılar getirdiği üstüne yeterince kanıtlar üretebiliriz.Tartışma, toplumsal acıların, ama tüm ekonomik, toplumsal, kültürel yönleriyle nasıl daha iyi azaltılacağı... Tartışma, insanların öyle "temel haklar" diye kağıt üstünde birkaç maddeye indirgenemeyecek kadar "hak ettikleri" insanca hakların nasıl daha iyi geliştirileceği... Tartışma, çözümler peşinde koşulurken, bu toplumsal zemin üstünde mi yüründüğü, yoksa ülkede güçlü bir azınlık ile ülke dışında güçlü iradelere teslimiyet içinde mi ittirildiği noktasında olabilmeli. Tartışma, bu son şıkta bile, açılacak ufuklarda, toplumun mağdur çoğunluklarının ve onlar adına yapılabilecek siyasi, ideolojik, ekonomik mücadelelerin, hak arayışlarının daha mı mümkün, yoksa daha mı imkansız olduğu üstünde odaklanabilmeli. Bağımsızlık ve yurtseverlik genellikle "yabancılar karşısında milli çıkarları koruyabilmek" diye tanımlanır. Bu, onların ne dayatmak istediğine bağlı olmakla birlikte, tarih tanıktır ki, bağımsızlık maskesiyle, kendi halkına ekonomik, siyasi, sosyal dayatmalar ile derin acı verenler hiç eksik olmamıştır.

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kamunun kamulaştırılması   / 16-02-2004
 Ülkesini sevmek, çok sevmek, çok çok...   / 15-02-2004
 Parlamento ne işe yarar?..   / 13-02-2004
 Herkese, her eve 'yırtma ideolojisi'   / 12-02-2004
 Muhammet ile Yasemin... Mucize ile mücadele   / 11-02-2004
 Bir parçan, bir parçan daha kopar   / 10-02-2004
 Tıbbın adaleti   / 09-02-2004
 Bu malzemeden ne çıkar?   / 08-02-2004
 Ödül çok şeydir, ama her şey değil!   / 06-02-2004
 Bir ülkenin A. Kaya tarihi   / 05-02-2004
REFİK DURBAŞ
Grafikte 'ekonomik' hata
SABAH gazetesinin 04.02.2004...
ÖMER LÜTFİ METE
Sivri kültürle savaş
Karşıt sivrilikler (= ifrat ve...
SAVAŞ AY
Arkadaşlarımız yanıyor!..
Tam kırk beş yıl önceydi. Kırk...
MEHMET TEZKAN
Devletin gazetesi olur mu?
Ortada çok acayip bir durum...
EMRE AKÖZ
MEVCUT SİSTEM BİR AN EVVEL DEĞİŞMELİ
Paralı...
UMUR TALU
Sahibine göre kişnetmek (1)
Hukuk ve siyasetin,...
Yarışa pistte başladı
Bush, faal seçim kampanyasına dünyanın en önemli otomobil...
En iyi "başkan" seçildi: Michael Douglas!
Kasım ayında yapılacak başkanlık yarışına hazırlanan...
En büyük Süreyya
En büyük Süreyya
Bu yıl ilk kez düzenlenen organizasyonda 50 kişilik jüri geçen yılın...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Sizinkiler | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Yaşama Dair | Sinema | Hobi
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.