kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
    Cumartesi
    Aktüel Pazar
    Yaşama Dair
    Sinema
    Hobi
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Umur Talu @ SABAH
Tel:
0537 660 71 21
Fax:
0212 280 05 51
 

Sahibine göre kişnetmek (1)

Hukuk ve siyasetin, meşruiyet ve dayatmanın, özerklik ve adanmışlığın karışabildiği bir ülkede, Uzan şirketlerinin "devletleştirilmesi"nin "objektif zorunluluk"olup olmadığı zamanla daha iyi anlaşılacak belki.
Birincisi; onların "iş yapma" şekillerinin ahlaki, hukuki boyutlarının kanıtlarla, hesaplarla ortaya konmasıyla..
İkincisi; "objektif" denen kriterin, siyaset ve muhalefetle ilgisiz görünen başka vakalarda da dikkate alınıp alınmamasıyla.
Ya da, siyaset ve muhalefet gibi iki kriterin, bundan sonra da "yaptırım-tehdit" gerekçesi olup olmamasıyla.
Ancak, iş medya ve gazetecilik olunca, başka şirketlerden farklı bakış açısı gerektirir. Birkaç yazıyla bu açıyı "açmaya" çalışacağım.

***

Gazeteciliğin "ikili veçhesi" hem gerilim kaynağı, hem kafa karışıklığı nedenidir.
Bir "özel sektör" faaliyetidir; ama niteliği "kamusal"dır.
Yasalarla olduğu kadar, meslek ilkeleriyle, gazetecilik vicdanı ve etiğiyle, dördüncü gücün "halkın yanında, halk adına, halk için" bilgi alma, bilgilendirme, eleştirme, farklı sesleri yansıtabilme, iktidarları, güçleri denetleyebilme niteliğiyle hayat bulur.
Özel girişimin keyfiliğini sınırlayan, kamusal nitelik ve sorumluluktur.
Kamu yayıncılığında ise, yani devletin, hükümetin dibinde bir gazetecilik mecrasında, bu kez "özerklik" o kamusallığın garantisi olmalıdır.
İktidar borazanı değil, halkın bilgi, haber, eleştiri, çok seslilik kanalı olarak kamusallık.
Her ikisinin ortak paydası, gazeteciliğin "sahibine göre kişnetilmemesi", gazetecilerin haklar, özgürlükler, sorumluluklar çerçevesinde, gerçeklerin anlaşılmasına, doğrunun aranmasına katkı yapabilmesidir.
"Tek doğru" şüpheli olacağına göre, gazetecilik ortamının "çok sesli" olabilmesi, "kamusal tartışma"ya demokratik katkı sunabilmesidir.
***

"Basın özgürlüğü" gazeteciliğin doğuşundan itibaren "mülkiyet özgürlüğü" diye de tanımlandı.
Demokrasinin henüz bir fikir, bir ideal ve monarşik, despotik, dayatmacı iktidarlarla mücadele utkusu olduğu dönemlerde bunun manası vardı.
Devlet nasıl herhangi bir girişimciye müdahale etmemeli, "piyasa"nın doğal seyrinde mülkiyetin ve girişimin kutsallığına dokunmamalı ise...
"Nihai doğruyu ancak Tanrı'nın bilebileceği" bir dünyada, fikirlerin, eleştirilerin, bilgilerin serbest ve çoğulcu dolaşımına... Fikir, bilgi ve eleştiriyi basma-yayma mülkiyetine de karışmamalıydı.
Çoğulculuk içinde, iyi ile kötüyü, doğru ile yanlışı ayırma halka bırakılmalıydı. İsteyen herkes fikrini, bilgisini "fikirler piyasası"na çıkarabilmeli, rekabet içinde "gerçek" aranmalı...
İnsanlar gündelik hayatlarını, siyasi tavırlarını ve oylarını bu rekabetin ışığında tasarlayabilmeliydi.
Sonradan, basma-yayma imkanlarının gelişmesi, lakin fikri olan herkesin bu işe kalkışamayacağı kadar ölçeğin büyümesi, yatırım maliyetinin artmasıyla "mülkiyet" meselesi tartışmalı oldu.
Basın özgürlüğü, yine mülkiyet özgürlüğünü içermekle birlikte, onu aşan bir şey olmalıydı.
Mesele sadece yasalar, devlet, iktidarlar, güçler karşısında özgürlüğü korumak değil, bizzat o mülkiyet sahiplerine karşı da özgürlüğü, halkın bilgilenme hakkı adına koruyabilmekti.
Gazetecileri sadece iktidarlara karşı değil, bizzat, özel ya da kamu, patronlarına karşı güvenceye alan ve onlara yol haritası da veren, örgütlenme hakları, yasalar, sorumluluk tanımları, etik metinler, bilgilenme-bilgilendirme güvenceleri, sansürle ve oto-sansürle mücadele yükümlülükleri, editoryal bağımsızlık gibi kavramlar, idealler böyle ortaya çıktı.
Çıktı da ne oldu?
Yarın: Ne oldu şimdi?

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Kamunun kamulaştırılması   / 16-02-2004
 Ülkesini sevmek, çok sevmek, çok çok...   / 15-02-2004
 Parlamento ne işe yarar?..   / 13-02-2004
 Herkese, her eve 'yırtma ideolojisi'   / 12-02-2004
 Muhammet ile Yasemin... Mucize ile mücadele   / 11-02-2004
 Bir parçan, bir parçan daha kopar   / 10-02-2004
 Tıbbın adaleti   / 09-02-2004
 Bu malzemeden ne çıkar?   / 08-02-2004
 Ödül çok şeydir, ama her şey değil!   / 06-02-2004
 Bir ülkenin A. Kaya tarihi   / 05-02-2004
REFİK DURBAŞ
Grafikte 'ekonomik' hata
SABAH gazetesinin 04.02.2004...
ÖMER LÜTFİ METE
Sivri kültürle savaş
Karşıt sivrilikler (= ifrat ve...
SAVAŞ AY
Arkadaşlarımız yanıyor!..
Tam kırk beş yıl önceydi. Kırk...
MEHMET TEZKAN
Devletin gazetesi olur mu?
Ortada çok acayip bir durum...
EMRE AKÖZ
MEVCUT SİSTEM BİR AN EVVEL DEĞİŞMELİ
Paralı...
UMUR TALU
Sahibine göre kişnetmek (1)
Hukuk ve siyasetin,...
Yarışa pistte başladı
Bush, faal seçim kampanyasına dünyanın en önemli otomobil...
En iyi "başkan" seçildi: Michael Douglas!
Kasım ayında yapılacak başkanlık yarışına hazırlanan...
En büyük Süreyya
En büyük Süreyya
Bu yıl ilk kez düzenlenen organizasyonda 50 kişilik jüri geçen yılın...
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Bizimcity | Sizinkiler | Kapak Güzeli | Astroloji | Magazin Sağlık | Cumartesi | Aktüel Pazar | Yaşama Dair | Sinema | Hobi
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.