kapat
   
SABAH Gazetesi
 
  » Yazarlar
    Günün İçinden
    Ekonomi
    Gündem
    Siyaset
    Dünya
    Spor
    Hava Durumu
    Ana Sayfa
    Günaydın
    Televizyon
    Astroloji
    Magazin
    Sağlık
Günaydın
ATV
emedya.sabah.com.tr
Google
Google Arama
 
Ali Kirca @ SABAH
 

Hesaplaşma

Görünen odur ki; iki tarafın hesapta olmayan "pozisyon"undan zorlu -ve zorunlu- bir hesaplaşma süreci başlayacak.. İki taraftan biri Saddam'dır.. Saddam Hüseyin'in yakalanmasından sonra yapılan bütün yorumlarda, genellikle eski Irak liderinin davranışı üzerinde duruluyor: "Neden vuruşarak ölmedi de teslim oldu?" Ya da.. "Neden intihar etmedi de sağ olarak Amerikalıların eline düştü?" Oysa, kafalarda oluşması gereken asıl soru Amerikan tarafının tavrıyla ilgili olanıdır: "ABD Saddam'ı neden sağ olarak ele geçirdi?" Tıpkı oğullarının "tasfiye"sinde olduğu gibi çatışma ortamı yaratıp pekala Irak diktatörünün "ölüsü"yle çıkabilirdi ortaya.. Ne Irak halkı, ne de en "ortodoks" yandaşları için şaşırtıcı olmazdı böyle bir fotoğraf.. Herkes için beklenen bir "son" olurdu.. (Zaten, Saddam da kendisinin asla "sağ" olarak ele geçirilemeyeceğini söylememiş miydi muktedir günlerinde?) Yandaşlarının tepkileri ve "yas"ı da, bugün Irak'ın işgaline karşı duydukları tepki ve acılardan birkaç katre daha fazla olurdu kadar.. Tepki şu anda da daha az değil zaten.. Ancak, Saddam'ın "bedenen" de ortadan kaldırılmasıyla ABD ve işgal güçleri; çok zorlu geçecek bir süreci hiç değilse "Saddam Hüseyin" faktörünü tümüyle ortadan kaldırmış olarak aşmaya çalışırlardı.. Yani, hiç şüphe yok ki "Saddam'ın ölüsü"; "Saddam'ın dirisi"nden çok daha fazla işine gelirdi işgal güçlerinin.. Oysa; öyle ya da böyle, şu anda Saddam yeniden denklemin içinde.. Ve yargılanmasından bölgede estireceği siyasi rüzgarlara kadar Saddam yeniden ABD'nin başağrısı.. Evet... "Saddam neden direnerek ölmedi?" ya da "Neden intihar etmedi?" soruları o "perişan" görüntüden sonra akla ilk gelen sorulardı. Ancak ondan daha önemli ve gizemli olan soru şuydu: "ABD, Irak diktatörünü neden sağ olarak ele geçirdi?" Gerçekten, neden? Neden? Hiç şüphe yok ki, Saddam'ın yakalanış senaryosunda; bildiklerimiz; bilmediklerimizin yüzde biri bile değildir.. Bildiklerimizin ne kadar doğru olduğu bile meçhuldur.. Bilinmeyen her şey, bu tür olaylarda "komplo teorileri"nin de kaynağı olur.. Komplo teorilerine itibar etmeyenlerin başvuracakları yegane metotsa "mantık" tır.. "Sebep-sonuç" ilişkileridir.. Bu açıdan bakıldığında; hem sağ olarak yakalanmasına imkan veren Saddam'ın; hem de onu tıpkı oğulları gibi "tasfiye" ederek ortadan kaldırmayan Amerikan güçlerinin davranışının hiçbir mantığı yoktur. Rasyonel bir sebebi yoktur.. Öyleyse gerçekte ne olmuştur El Hadra bahçelerinde? Hatta gerçekten El Hadra bahçelerinde mi?

***


Hiçbir somut bilgiye sahip olmadan söylenebilecek şey şu olabilir yalnızca: "Sağ olarak yakalanma" her iki taraf için de hesapları alt-üst eden ani ve beklenmedik bir gelişme olmuştur.. "Ele geçirilme"nin ya da "paketlenip teslim edilme"nin hepimizin "meçhul"ü olan koşulları; iki taraf açısından daha farklı bir sonucu imkansız kılmıştır belki de.. Ve.. Hesapta olmayan bu fotoğrafla; hiç de hesapta olmayan bir "hesaplaşma" sürecinin startı verilmiştir.. "ABD hesap soracak; Saddam hesap verecek" diyenler yanılıyor.. Ne birinin hesap soracak, ne de berikinin hesap verecek durumu yoktur oysa ki.. Kurulacak olan mahkeme divanında olacak olan şudur: Cinayetler işlemiş bir tetikçi; "Ama beni sen kiralamadın mı?" diye bağırarak "iddia makamı"nda oturanı da yanına çekmeye çalışacaktır.. Bu dava; İran savaşından Halepçe katliamına, Kuveyt'in işgalinden, Şii soykırımına; bölgedeki petrol çıkarları için işlenmiş suçların hesabının görüleceği "uluslararası bir tetikçilik davası"dır. Hepsi bu.. Tetikçiyi de, onu "kiralayan"ı da bilmeyen var mı? Hangisi daha suçlu,hangisi daha suçsuz; bilmeyen var mı? Ne tetikçi sıfatının "tescil"i için sağ kalıp konuşmaya değerdi; ne de tetikçinin konuşmasına imkan tanıyacak "yanlış" bir operasyon "zafer" sayılabilirdi.. Evet; iki taraf için de "hesapta olmayan bir hesaplaşmadır" yaşanacak olan..

YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
 Hatıralar   / 25-12-2003
 Bu kimin karnesi?   / 23-12-2003
 İki On bir Eylül..   / 20-12-2003
 Hesaplaşma   / 18-12-2003
 Mezarda!..   / 16-12-2003
 Adalılar   / 13-12-2003
 Yenik düşüyor her şey zamana!   / 11-12-2003
 Peki bütün bunlar neden oluyor?   / 09-12-2003
 Fetva!   / 06-12-2003
 El Kaide değil, Dünya İslam Cephesi!   / 04-12-2003
REFİK DURBAŞ
Klavyede düello...
SABAH gazetesinde dün üç yazarın...
SAVAŞ AY
Aksa yukarı AK-SA!..
Dün İkiz Kule'ye gittik...
ÖMER LÜTFİ METE
Erdoğan'ın rakipsizliğine dair
Adalet ve Kalkınma...
MEHMET TEZKAN
İnsanlar mı önemli yoksa rejimler mi?
İRAN'DA deprem...
EMRE AKÖZ
Cep telefonu Kemalizm'i aşındırıyor
Popstar yarışması...
2bin yıllık Periler Şehri
İran'ın Bem kentinde deprem... 6.7'lik sarsıntı, "Periler Şehri"nin...
Dilimize dolananlar
SAVAŞ, ayrılmalar, barışmalar, yeni siyasetçiler derken bu...
BENİ TUTAMAZLAR
BENİ TUTAMAZLAR
"Bendeki sürat Tanrı vergisi. Birebirde geçemeyeceğim oyuncu yoktur.
 
    Ana Sayfa | Günün İçinden | Yazarlar | Ekonomi | Gündem | Siyaset | Dünya | Televizyon
Spor | Hava Durumu | Günaydın | Astroloji | Magazin | Sağlık |
   
    Copyright © 2003, 2004 - Tüm hakları saklıdır.
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.