|
|
|
|
|
|
Hayatında ilk kez uçağa bindi
ÖMER Alabuga'nın 21 yaşına kadar yaşadıkları, abartılı bir film senaryosu gibi. Yedi çocuklu bir ailenin küçük oğlu olan Ömer, Fırat Üniversitesi Elektrik Elektronik Bölümü öğrencisi. Ellerine bakanlar, onun nasırlı ellerinin 50'li yaşlarda birine ait olduğunu düşünebilir. O, Iğdır'da yaşayan ailesinin diğer üyeleri gibi tam 8 yıl çobanlık yapmış. Ancak hayvanlar besiye gittiği zamanlarda okula giderek, orta sona gelmiş. Babası ortaokul öğretmenlerinden birinin isteği ve özel ilgisi üzerine küçük oğlunu okutmaya karar verince, Ömer Alabuga kendini Iğdır Atatürk Lisesi'nin yatılı kısmında bulmuş. Ömer, "O yıllarda doğru dürüst Türkçe konuşamıyordum. Zaten ailemde kimse iyi Türkçe bilmez. Kürtçe konuşulur. En çok merak ettiğim de 23 Nisan'dı. Yalnızca yılda üç ay okula gittiğimiz için kutlamaları bilmezdik. Sadece duymuştum. Liseye geldiğimde üniversitenin ne olduğuna ilişkin en ufak bir fikrim yoktu" diyor. Ömer'in lisedeki ilk yılları Türkçe öğrenmekle geçmiş. Daha sonra sayısal puanlarıyla ÖSS'yi kazanıp Fırat Üniversitesi'nde okumaya başlamış. Tİ- KAV'ın kurs için yaptığı başvuruya olumlu yanıt gelince inanamamış.
ANKARA'YI GÖRDÜ İkinci üçüncü görüşme derken, o yıl burs alan 20 öğrenci arasında adını okuyunca hayatının bu denli değişeceğini bilmiyormuş. İki yıldır uyum programlarına devam ediyor. Hayatında gördüğü ilk büyük şehir Ankara olmuş. İlk kez uçağa binmiş. Son derece akıcı Türkçe konuşmaya başlamış. Aldığı İngilizce dersleri onun belki de üniversiteyi bitirince yurtdışında uzmanlık eğitimi yapmasına yardımcı olacak.
|
|
|
|
|
|
|
|
|