|
|
 |
 |
 |
 |
|
Kurtaramadı
Doktor anne, “kraliçem” diye hitap ettiği biricik kızı Selen’i uyuşturucudan koparmak için her şeyi yaptı. Ama olmadı
SELEN Atılgan 21 yaşındaydı. Doktor anne ile galerici babanın tek kızıydı. Annesi ona "kraliçem" der, bir dediği iki edilmezdi. Hayat dolu, çok başarılıydı. ÖSS'de Bilkent'i burslu kazandı. İlk yıl yurtta kaldı. Sonra tuttuğu evde uyuşturucuyu tanıdı.
PSİKOLOJİK DESTEK ABD'YE YOLCULUK
ANNE Gülüm Atılgan ile baba Kemal Atılgan, durumu fark edince kızlarını okuldan aldılar. İstanbul'da, hep hayali olan moda okuluna yazdırıp psikoloğa götürdüler. Eski çevreyi unutsun diye ABD'ye yollayıp tatil için yaylaya bile çıkardılar.
AMATEM'DE TEDAVİ EROİNDEN ÖLÜM
NAFİLE! Selen bir türlü uyuşturucudan uzaklaşamıyordu. AMATEM'de tedavi görmeye başladı. 15 gün önce taburcu edildi. Ama erkek arkadaşıyla bir barda eğlendikten sonra fenalaştı ve "aşırı doz"dan öldü. Ailesini kahrederek...
***
Uyuşturucudan bir türlü kurtaramadılar
Selen iyi okullarda okumuştu. Bilkent’i kazanıp Ankara’ya gitti. Ve hayatını karartan süreç de burada başladı. Uyuşturucuya alışmıştı. Ailesi hemen İstanbul’a getirdi ve bir süre psikiyatrik yardım aldı. Ancak bir türlü uyuşturucudan vazgeçemedi. Arkadaşlarıyla “altın vuruş” yaptı ve....
DOKTOR bir anne ile galerici bir babanın biricik kızıydı Selen. 21 yıllık hayatı ona, mutluluk ve huzurun yanı sıra en büyük ıstırapları da yaşattı. İlk, orta ve liseyi İstanbul'un en iyi okullarından biri olan Işık Lisesi'nde okuyan Selen Atılgan, okumayı ve gezmeyi çok seviyordu. Yatmadan önce mutlaka başucunda tuttuğu kitaplarından birini okuyan Selen'in en büyük hayali modacı olmaktı. Hatta mezuniyet töreninde giyeceği elbisenin tasarımını bile kendisi yapmıştı. Dünyanın en iyi modacılarından biri olmak istiyordu. İki yıl önce girdiği ÖSS sınavlarında büyük bir başarı yakaladı ve Bilkent Üniversitesi'nin İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümü'nü burslu olarak kazandı. Rüyalarındaki üniversiteye girmeyi başarmıştı. İlk yıl yurtta kalan Selen, hazırlığı başarıyla tamamlayıp birinci sınıfa geçti.
ÖĞRENCİ EVİNE TAŞINDI
Okulunda çok sayıda yeni arkadaş edinen Selen, anne-babasına eve çıkmak istediğini söyledi. Kızlarının bir dediğini iki etmeyen ailesi de bu isteği geri çevirmedi ve Selen, kiraladığı eve taşındı. Ancak ne olduysa bundan sonra oldu. Hayat dolu Selen, içine kapandı ve hep yanında olan birkaç arkadaşının dışında kimseyle görüşmemeye başladı. Kızlarındaki değişikliği farkederek hemen Ankara'ya giden anne-baba, burada acı gerçekle karşılaştı. Gözlerinden sakındıkları biricik yavruları uyuşturucu kullanıyordu.
BAHANESİ HEDİYE
Doktor anne Gülüm Atılgan ile galerici baba Kemal Atılgan, zaman kaybetmeden kızlarının kaydını okuldan sildirdiler ve Selen'i İstanbul'a getirdiler. Böylelikle arkadaş çevresinden uzaklaşan Selen, uyuşturucudan uzaklaşabilmek için psikiyatrik yardım almaya başladı. Ancak Selen, uyuşturucudan vazgeçemedi. Ana dili gibi İngilizce konuşan ve dünya müziğini yakından takip eden Selen, bu eğitim ve öğretim yılının başında ise Yeditepe Üniversitesi Moda Tekstil Bölümü'ne kayıt oldu. Kaydını ikinci yarı yılın başına kadar donduran, koyu bir Beşiktaş taraftarı olan Selen, bir yıl önce de gönlünü İlkay Güven'e kaptırdı. Ağabeyinin sahibi olduğu firmada çalışan Güven ile sık sık biraraya gelen Selen, bu birlikteliğin kendisini ölüme götüreceğinden habersizdi. Selen, ailesinin tüm karşı çıkmalarına rağmen İlkay Güven ile Beykoz'daki evinde sık sık biraraya geliyordu. Selen, Cuma akşamı da bayram tatilini tatilini geçirdiği Fransa'dan aldığı hediyeyi verme bahanesiyle sevgilisinin yanına gitti. Annesine hemen döneceğini söyleyerek Güven ile buluşan Selen, aldığı uyuşturucu ile 21 yaşında hayata veda etti.
HEP BIRAKMASINI BEKLEDİK
Selen Atılgan'ın soyadını vermek istemeyen dayısı Metin, " Uyuşturucu kullandığını biliyordum. Ama hiç bir zaman yüzüne vurmazdım. Çünkü ona yakıştırmazdım. Bir gün bırakacağını düşünüyordum. Sabahtan akşama kadar evde oturur, gecenin bir yarısı 'sakız almaya gidiyorum' diyerek dışarı çıkardı. 'Ben alayım' dediğim zaman ise kabul etmezdi. Pencereden onu takip ederdim. Birilerinden bir şeyler alır, kıyafetlerinin içine saklardı ama bize göstermezdi" diye konuştu. İlkay Güven'i de suçlamak istemediğini ifade eden acılı dayı, "O mu bizim kızımıza yoksa bizim kızımız mı ona kötü örnek oldu, bilemiyoruz. Onu da dinlemek lazım" dedi. Beykoz Tıp Merkezi'ne ilk olarak 04.45 sıralarında sol omuzundaki dövmenin enfeksiyon kaptığı gerekçesiyle giden, 3 saat sonra ise, aynı yere ölü olarak bırakılan Selen'e ilk müdahaleyi yapan Hemşire Yeşim Aksu, "Neşesi yerindeydi. Omuzundaki dövmenin enfeksiyon kaptığını söyledi. Ben de pansumanımı yaptım. Yanındaki arkadaşıyla ayrıldı dikkat çekici bir şey yoktu. Sabaha karşı dinlenmek için odama çekildim. Bu arada bir arkadaşım 'acil hasta var, yardımcı ol' dedi. Koşarak dışarı çıktığımda bir otomobilden 3 saat önce pansumanını yaptığım genç kız indiriliyordu. Beraberinde ilk geldiğinde yanında bulunan gencin de aralarında olduğu 3 kişi vardı. 'Ne oldu' dedik. Biri 'Uyuşturucu komasına girdi' dedi. Biz hastayı sedyeye alırken kişiler, geldikleri otomobil ile kaçtılar" diye konuştu. Selen geldiğinde ölü olduğunu ifade eden Aksu, "Yaklaşık bir saat önce ölmüştü. Yapacağımız bir şey yoktu. Çok üzgünüm" dedi. Beykoz Tıp Merkezi'nin Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Özer Odabaşı da, "Selen, sedyeye bindirilirken gittiler. Bize gelen hastalara uyuşturucu kullanıp kullanmadığını sormak gibi bir yetkimiz yok. Şikayetine göre tedavi uygularız. Vücudunun çeşitli yerlerinde dövme varmış. Hemşire arkadaşlara bunların sürekli enfeksiyon kaptığını, o nedenle de pansuman olduğunu söylemiş" şeklinde konuştu.
ALTIN VURUŞ KURBANI...
Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi 5. Psikiyatri Klinik Şefi Doç. Dr. Arif Verimli altın vuruşu şöyle tarif etti: "Bir maddenin kısa bir süre içinde yüksek dozda alınmasına zehirlenme denir. Uyuşturucu olarak kullanılan pek çok yabancı madde var; esrar, eroin, kokain, morfin gibi. Bu tür yabancı maddelerin öldürücü olması alınan doz ile ilgili. Bu maddeler içinde en tehlikeli olanı ve en sık ölüme yol açanı ise eroin. Bağımlılar, kullandıkları maddenin dozunu sürekli artırır. Bir süre sonra kaçış yolu kalmaz ve en son aşamada 'altın vuruş' diye nitelenen seviyeye ulaşırlar. Çünkü bağımlı olan kişi, bu dozun altında uyuşturucu aldığında, yoksunluk krizi dediğimiz süreci yaşar. Bu şekilde kaybettiğim pek çok hastam oldu. Aşırı dozda eroin alındığında şuur bozulur, göz bebekleri bir toplu iğne başı kadar küçülür, vücut ateşi hızla düşer, renk solgundur ve kişi derin komadadır. Kalp atışı yavaşlar, tansiyon birdenbire düşer, derin komadan sonra da solunum durur ve ölüm gerçekleşir. Belirtilerin, aşırı dozda eroinden olduğu kolaylıkla anlaşılabilir ama başka maddeler de benzer etkiler yaratabilir. Mesela morfin ve intihar kastı ile alınmış, beyni etkileyen pekçok ilaç da benzer reaksiyonlara neden olabilir."
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
