kapat
21.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 İSTANBUL
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 GÜNAYDIN
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Cahil hoca!

Antrenörlüğü eleştirmek için önce bir değerlendirme yapalım; "Futbol, yazarak anlatılacak bir spor değildir. Ayağıma bir top ver, ondan sonra sorunları çözelim" diyenler bence haklıdır. İşte bu nedenle yazarlar ve antrenörler hep 'rakiptir'. Maç biter, antrenörler birbirini tebrik eder. Bu, Fair-Play'dir, sporun bir başka güzelliği. Ama ertesi gün gazeteler tansiyonu yükselten bütün yorumları ateşlerler. "Maç sahada kazanılmaz" sözü, 'bir yüzü ile' bu çelişkileri özetler.

G.Saray gibi 'dünya takımı' olan kulüplerde antrenörlük çok çok zordur. Nitekim önceki hocaları Fatih Terim bugün UEFA'da, "Avrupa antrenörü" ilan edildi. Şimdiki hocaları da aynı titri taşıyor. Ama eleştiri dozu dinmiyor. Fatih bu tartışmada şanslı ve bilinçli. Milan'a ondan sonra ve önce gelen hocalar onun başarısını örnekleyemediler. Bu yüzden İtalyan gazeteleri sık sık, "İmparator dönsün" diyerek başta Başbakan Berlusconi olmak üzere bütün ön eleştirmenleri tersyüz ettiler.

'Oyunu okuma' savaşı
Hıncal Uluç bile son yazılarında, "Fatih'i yere göğe koyamadı". Biz gazeteci olarak şanslıyız. Çünkü antrenörler önceden maçı 'sanal olarak kafalarında oynatır', sözde tedbirler alır, kendi yorumlarına göre maçı mutlaka kazanacak formülleri sıralarlar. Ama, futbol bu! 11 kişiden birinin performansında yanılırsanız,. Hele bu da kaleci veya santrfor gibi 'hatası örtülemeyecek futbolcu' olursa bütün planlarınız çöker. Sizi 'cahil' diye teşhir ederler. Bunun faturası da, 'beceriksizliğiniz' olarak belgelenir. 'Maç sonrası oyunu okuma' daima 'maç öncesi oyunu okumaya' meydan okur. Bunlar da gazetecilerdir.

Ama ilginçtir, her maç bir antrenörü çok çok yükseltirse, mutlaka diğer bir antrenörü iyice yerin dibine sokmaktadır. İşte Lucescu'nun ilk şanssızlığı, Fatih'ten sonra gelmesidir. Çıta yüksekte ve kadro erozyonda... Buna 7-8 oyuncunun kaybını ekleyin... Şampiyonlar Ligi'nde Türkiye liglerinin 3 kat fazla futbolunun yorgunluk, bezginlik ve hatta sezon içinde 7-8 yeni oyuncunun kadroda yer alışı da var. Bir de parasızlıktan psikolojik sıkıntı yaşandığını düşünün...

Gelinen yer 'mucize'
O zaman Lucescu'yu ne kadar eleştirirseniz eleştirin, bir mucize başarıldığını görürsünüz. Bunun karşılığı, Şampiyonlar Ligi'nden elendiği halde takımın tribünlerde alkışlanmasıdır. Özellikle son maçta, 'iyi oynanmadı'. Ama bir Roma'da olanlara bakın, bir de Trabzonspor maçının tehirini neredeyse 'vatana ihanet' gibi göstermek isteyenlere. Pankart açanların bile aralarında ikiye bölünüp, "Avrupa maçlarınızı 50 bin kişilik stadımızda oynayın" çağrıları hep futbolun tansiyonu değiştiren cilasıdır.

"Lucescu elindeki kadroyla başarılı mı?" sorusu, taraftarı ve eleştirmenleri ikiye böler. Hücum futbolu kültürü alanlar, 90 dakikada 3-4 atakta gol beklemeyi hazmedemezler. G.Saray artık, oyunu daha güzelleştirerek, bol gollü maç ilkesini sürdürerek top oynamalıdır. "Elimizdeki kadro bu" diyemezsiniz. Sakın ha küçülmeyin. "Paramız yok" sözü de artık iflas etti. Adama derler ki, "F.Bahçe'de para da, seyirci de, stat da, yıldız oyuncu da var, ama antrenör var mı?"



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır