Neden çuvallýyoruz?
Eðer bir insan "çat kapý" Cumhurbaþkaný Ahmet Necdet Sezer'e ulaþabiliyorsa... Baþbakan Bülent Ecevit'in makamýna "rahatça" girebiliyorsa...
Meclis Baþkaný Ömer Ýzgi'yle "uzun uzun" konuþabiliyorsa...
Baþbakan Yardýmcýsý Mesut Yýlmaz'ýn "uçaðýna binebiliyorsa..."
Kemal Derviþ'le sohbet edebiliyorsa...
Ve bütün bunlara raðmen "o insan" anlattýðý sorunlara çözüm bulamýyorsa...
"Bir yerde bir yanlýþlýk var demektir."
***
Ahmet Mete Iþýkara, son zamanlarda, Ankara'yý "komþu kapýsý yaptý."
Hele geçtiðimiz hafta...
Neredeyse, "görüþmediði devlet yöneticisi kalmadý."
Ama yine de eðer "derdini anlatamadýysa..."
Allah, "sade vatandaþýn" yardýmcýsý olsun.
Amin.
***
Bir "devlet büyüðümüze" sorduk:
- Iþýkara ne diyor?
- Para istiyor.
- Þahsýna mý?
- Tabii ki hayýr... TAY'a.
TAY, "Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüðü"nün, kýsa adý.
***
Iþýkara Hoca "Mersin'den mahalle komþumuz."
Birbirimize "nazýmýz geçer."
Dedik ki "Hoca, iþiniz zor."
Sordu:
- Neden?
- Hocam, siz sürekli para istiyormuþsunuz... Ankara'da para ne gezer.
- Yavuz, ben kimseden para istemedim.
- Ýstemiþsiniz... TAY için.
- Hayýr. Bunu sana kim söyledi?
- Falanca devlet büyüðü.
Hoca "fesüphanallah" çekti:
- Yavuz, sorun para deðil... Kaynak var. Fakat kaynaktaki para harcanamýyor.
- Niçin?
- TAY, iþler halde deðil de onun için.
- Koskoca genel müdürlük neden iþlemesin ki?
- Senin koskoca dediðin genel müdürlükte, sadece iki kiþi var.
- Nasýl olur?
- Bal gibi oluyor iþte... Bir Genel Müdür ve bir de Ulusal Danýþman.
- Hocam, asýl bunu anlatýn öyleyse.
- Yavuz, anlatmaktan dilimde tüy bitti.
- Kimlere anlattýnýz?
- En son Sayýn Kemal Derviþ ile Sayýn Mesut Yýlmaz'a.
***
Iþýkara'nýn babasý Muhittin amca, manifaturacýydý.
Dükkâný "o tarihlerde" Mersin'in merkezi sayýlabilecek bir yerdeydi:
"Yoðurt Pazarý"nda.
Muhittin Iþýkara'nýn en önemli özelliði "sükžnetiydi... Sabrýydý."
"Armut dibine düþermiþ."
Prof. Iþýkara da "babasýna çekmiþ."
Kýzýyor, "belli etmiyor."
"Kafasýnýn tasý atacak oluyor" ama o, sabrediyor.
Kimbilir, belki de "burcundan" kaynaklanýyor. (Terazi)
Dedi ki:
- Yavuz en yüksek makamlara gittim... Artýk gideceðim yer kalmadý... Her þeyi açýk açýk anlattým... Artýk söyleyeceðim bir þey kalmadý.
***
Hoca'nýn derdi Ýstanbul'daki "tersaneler."
"Kimyasal madde üreten tesisler."
"Sanayi kuruluþlarý."
Ama hepsinden de önce:
"Hastaneler."
"Okullar."
- Yavuz, nereye ne yapýlacaðý belli... Güçlendirme projeleri uygulanmalý. Bugün küçük küçük adýmlar atýlýrsa, birkaç yýl sonra bir önlemler manzumesi oluþur.
***
Sohbette söz yine "paradan" açýlýnca...
Iþýkara Hoca dedi ki:
- Sorun para sorunu deðil... Organizasyon sorunu. Koordinasyon sorunu.
Ýþte þimdi "neden çuvalladýðýmýz" daha iyi anlaþýlýyor.
Organizasyon, koordinasyon gibi kavramlar bizim yönetim yapýmýza öylesine yabancý ki.
|