kapat
18.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 
Güvenlik görevlisi olayı-3

Gerçeğe biraz daha ulaşabilmek için kendimize "soğukkanlı sorular" sorabilmeliyiz.

Bankada güvenlik görevi yapan bir insan, banka soyulduğunda görevini nasıl yapacak, "güvenlik"in sınırlarını olayın heyecanı içinde nasıl tayin edecektir?

Kaçan soygunculara ateş ederken, "topuğa ateş etmek" hangi şartlarda, hangi hız ve beden duruşunda mümkündür de, hangi hallerde çok güçtür. Bu nasıl tayin edilecektir?

İki soyguncuya da öldürücü noktalardan ateş edilmiş olması, güvenlik görevlisinin "katil kastıyla" hareket ettiğini ispatlamaya yeter mi?

Yoksa bu bir tesadüf müdür?

Güvenlik görevlisinin o andaki hisleri, darp edilmiş olması, öfkesi, görev aşkı ve işini kaybetme korkusu, hangi ölçüdedir, ateş ederkenki duygularına ne kadar etki etmiştir? Güvenlik görevlisinin soyguncuları "durdurmak istemesi" ile "cezalandırmak istemesi"nin sınırı nasıl ve ne ile tayin edilecektir?

Olayda birden çok fail varsa, güvenlik görevlisi silahını doğrultup hedeflerden birini ölmeyeceği noktadan vurmak için çaba harcarken, suç ortaklarından biri tarafından vurulmayacağından emin olabilir mi?

Dönelim öbür tarafa:

Bir bankaya girip, elde silah olsa bile, tehdit yoluyla bir miktar para alıp kaçmaya çalışmanın bedeli, "ölüm" müdür?

Bütün bankaların bu şekil güvenlik görevlileri edinmiş olmaları, en küçük bir teşebbüsün sonunun "ölüm" olacağına işaret kabul edilebilir mi?

***
Bu ve benzeri soruların cevaplarını, bu davayı çözümlemek için değil, bir genel problemi vurgulamak için soruyorum:

Kanun koyucunun şunu hesaba katması gerekiyor artık:

Şehirler büyüdü, milyonlarca insan birlikte yaşıyor...

Her sokakta birkaç banka şubesi var, sokaklarda da bu şubelere her an dalabilecek insanlar bulunabilir.

Kanun nasıl düzenlenmeli ki, ne muhtemel soyguncu kolayca harekete geçsin ne de güvenlik görevlisi "atış talimi yapar gibi" ateş etsin...

Bence bu olay, hukuk yapıcıların ibret alacağı bir olaydır.

Çünkü mevcut yasaların "hakkaniyet ve adaletle" çözümünü beceremeyeceği kadar "karmaşık" görünüyor.

Tıpkı modern toplumsal hayatın birçok noktasında rastlayabileceğimiz bir "kaza" gibi...

Trafik kazası değil de, toplumsal yaşam kazası...

İki insan toprakta, bir insan içerde!..

Sakın benim işin içinden çıkabildiğimi zannetmeyin...

Arıyorum bir çıkış yolu ama, kolay değil...

Daha net ve berrak hükümlerle belki bir derece çıkılabilir.

Kimbilir...

Bu konu, belki de "rulet"in hukukla tarifi kadar zordur.

Zıplayıp koşan küçük topun hangi deliğe düşeceğini kim bilebilir?

Sözkonusu olayda, banka güvenlik görevlisi öldürülmüş ve soyguncular da paralarla sırra kadem basmış da olabilirlerdi, öyle değil mi?

Bir bankaya silahla soygun için girmek, zımnen, "engel olanı öldürüceğim" demekse, güvenlik görevlisinin mukabele etmesi karşısında 452'inci madde niye tereddüt gösteriyor.

Kimbilir belki de 452'nin ceza öngördüğü fiil, artık suç olmaktan çıkartılmalıdır.

Hayat değişiyor, eski suçlar suç olmaktan çıkıyor, yeni suçlar oluşuyor.

O zaman bunları yeni yasalarla berrak biçimde tarif etmek gerekiyor.

Baklava çalan çocuklara hakimler isteyerek mi, 18'er yıl ceza veriyor?

Hayır, yasada öyle yazdığı için...

BÜYÜTEÇ

Vekilin kıyağı
Afferin Meclis'e, öğretim üyelerinin maaşını nasıl da arttırıyor diye şaşırmıştım. Meğer profesöre 450 milyon, kendilerine 900 milyon zam yapıyorlarmış... Sahiden afferin!..



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır