kapat
18.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Deprem tartışması hasta ediyor!

Deprem ülkesi Japonya bile halkın moralini bozduğu için depremle ilgili tartışmalara bir yasayla sınırlama getirdi. Türkiye'de ise uzmanlar her gün TV'lerde 'deprem yaklaştı' uyarısı yapıyor. Gözüne uyku girmeyenler psikoloğa koşuyor

Deprem ülkesi Japonya, 1964 yılında çıkardığı bir yasa ile bilim adamlarının depremle ilgili tahmin ve konuşmalarını kamuoyu önünde yapmasını yasakladı. Ülkedeki depremle mücadele yasası gereği bir bilim adamı televizyona çıkıp deprem hakkında istediği gibi konuşamıyor. Kamuoyunu direkt ilgilendiren bu tür haberler önce rapor olarak hazırlanıyor, sonra ilgili makamlara gönderiliyor. Yasağın gerekçesi, bu tahmin ve tartışmaların halkın moralini bozması...

Türkiye'de ise böyle bir engelleme henüz yok. Olmadığı için de deprem uzmanları her gün başka bir TV kanalında İstanbul'da olası büyük bir depremin çığırtkanlığını yapıyor. Bu yüzden de halkın ruh sağlığı bozuluyor.

HASTALAR YÜZDE 60 ARTTI
Maltepe Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Mansur Beyazyürek, "Deprem korkusu yaşayanlar gece rahat uyuyamıyor, kendini huzurlu hissetmiyor. Bu fobiyi yaşayanların sayısı yüzde 60 oranında arttı" diyerek ekliyor: "Deprem fobisi ile bize başvuran hastaların yüzde 95'i kadın. Çoğu da ev kadını. Çalışan kadınların deprem korkusu daha az" dedi.

Beyazyürek, deprem uzmanlarının halka açık ortamlarda konuşmasını yanlış bulduğunu ifade ederek "Zaten halkımız telkine açık. Deprem uzmanları lütfen bu tür konuları halka açık platformlarda konuşmasınlar. Böyle yaparak halkın ruh sağlığını bozuyorlar" dedi.

Deprem gibi doğal afetlerin; duyarlı ve duygusal insanların beyninde 'yok olmak' ve 'ölmek' gibi çağrışımlar yaptığına dikkat çeken Prof. Dr. Özcan Köknel "Bir yaprak kımıldasa, kapı hızla çarpsa, perde hafiften sallansa deprem olacak korkusuyla dışarıya kaçan, evini terkeden insanların sayısı her geçen gün artıyor" dedi.

BU HAYAT BÖYLE ÇEKİLMEZ!
Kendisine başvuran bazı hastaların, deprem olacak diye evinin bahçesine çadır kurduğunu, kendilerine ait açık alanlara baraka diktiğini söyleyen Köknel, bu tür hastaların gece rahat uyuyamadığını, kendilerini sürekli tedirgin hissettiğini ifade etti. Köknel bu tür hastaları nasıl tedavi ettiklerini de şöyle açıkladı: "Bu insanların takıntılarını müzik, sanat gibi başka yöne kanalize etmeye çalışıyoruz. Antidepresan ilaçlar verdiklerimiz de oluyor. Söylentilerin sürekli tekrarlanması ise bazılarında duyarsızlaşma yaratıyor. Bunlar da 'Ne olacaksa olsun' diyerek hiçbir tedbir almıyor. Bu da kötü" dedi.

Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. Arif Verimli de, deprem söylentilerinin insanların yaşadığı endişeyi abartılı hale getirdiğini belirterek "Deprem söylentileri çok yanlış bir üslupla tekrarlanıyor. Çoğunlukla, 'Büyük depreme bir gün daha yaklaştık' şeklinde açıklamalar yapılıyor. Bu hayatı çekilmez hale getiriyor" dedi.

Verimli, "Artık çoğu insan kendini evinde güvensiz hissediyor, çocuklarını toplu eğlence merkezlerine götüremiyor, rahat bir yaşam süremiyor. Bütün bunların nedeni büyük bir depremin olacağı söylentisi" şeklinde konuştu. Verimli, "Depremle ilgili açıklamaları endişeleri olumsuz anlamda arttıracak, hayatı zehir edecek şekilde yapmamalı. Uzmanlarımız depremden nasıl korunulur şeklindeki açıklamalara ağırlık vermelidir" dedi.

Vatandaşa, kendisini iyi hissedeceği bir güven ortamının hazırlanması gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Sedat Özkan ise "Deprem söylentileri iki türlü etki yapar. Ya inkâr ve kanıksamaya neden olur ya da felaketçi bir tutuma. Her ikisi de sakıncalıdır" dedi. Özkan, vatandaşın tedbir almasını teşvik ediyorsa depremin konuşulmasını sakıncalı bulmadığını sözlerine ekledi.

Radyo parazit yaptı, yoksa...
İşte Prof. Dr. Özcan Köknel ve Prof. Dr. Mansur Beyazyürek'e gidenlerin anlattıkları korkular ve tedirginlikler...

Geceleri uyuyamıyorum
"Uzun süredir değişik nedenlerle psikolojik tedavi görüyordum. Doktorum artık iyileşmeye başladığımı söylemişti. Ancak 'deprem olacak' denildi ve bütün huzurum kayboldu. Gece rahat uyuyamıyorum. Bir deprem olsa, ben ve çocuklarım kurtulabilecek miyiz? Ölmekten çok korkuyorum. Endişe içerisindeyim... Evde duyduğum herhangi bir kıpırtıyla yüreğim ağzıma geliyor. Geceleri kötü kötü rüyalar görüyorum, ter içinde uyanıyorum." T.A. (35)

Bahçeye baraka yaptım
"17 AĞustos depreminde yıkılmayacak denilen binaların nasıl yerle bir olduğunu hepimiz gördük. Şimdi merkez üssü İstanbul olan büyük bir depremden bahsediliyor. Bize ait açık bir alanda kendimize baraka yaptık. Şu an yaşadığımız ev bana pek güven vermiyor. Bazen televizyon izlerken yerin ayaklarımın altından çekilip gittiğini, evin sallandığını hissediyorum. Çığlık atıp dışarı kaçıyorum hemen. Oysa öğreniyorum ki deprem falan olmamış. Sonra kocam ve çocuklarım için dalga konusu oluyorum. Uykularım kaçtı, gözlerimi kapadığım zaman kötü görüntüler geliyor gözlerimin önüne. Ne yapacağımı bilmiyorum" B.D.

Yalnız kalamıyorum
"Daha önce yalnız kalmak istiyorum diyerek çocuklarımla evimi ayırdım. Fakat pişman oldum. İstanbul'u yerle bir eden bir deprem olasılığından bahsediliyor. Artık yalnız yaşamak ürkütüyor beni. Evde gözüm sürekli elekrik lambasında, sallanıyor mu diye bakıyorum. Ev üstüme üstüme geliyor sanki. Bir ses duysam ödüm kopuyor. Uyku haram oldu. Tek başıma enkaz altında kalıp ölmekten korkuyorum." M.T. (70)

Bahçeye çadır kurdum
"Ataköy'de oturuyorum. İstanbul'da 7.6 şiddetinde bir deprem olacağını duyunca bütün dünyam karardı. Hemen ertesi sabah bir çadır edindim ve evimin bahçesine kurdum. Ev bana güven vermiyor. Perde sallandığı zaman korkuya kapılıyorum kendimi dışarıya atıyorum." B.K.

Evimden çıkamıyorum
"Ahmet Mete Işıkara, İstanbul'da büyük bir deprem beklediklerini söyleyince hemen evimizi kontrol ettirdik, zorunlu deprem sigortası yaptırdık. Evde kendimi güvenli hissettiğim için artık pek dışarı çıkmıyorum. Avcılar, Büyükçekmece gibi yerlerde akrabalarım var onlara bile gitmiyorum artık. Çünkü ne zaman ne olacağı belli olmaz... En iyisi evde kalmak, diyorum. Ölmekten korkuyorum." C.İ.

Köpek havlaması kabus
"Mutlu bir aile hayatım vardı. Ancak artık hayat benim için bir kabus gibi. Evde perde sallansa, radyo parazit yapsa, su ısınsa, dışarda köpek havlasa hemen telefona sarılıp eşimi arıyorum ve 'Galiba deprem olacak. Ne yapayım' diyorum. O da, 'Hiç korkmanıza gerek yok. Şimdi haberleri izledim' diyerek beni ratlatmaya çalışıyor. Ancak çok korkuyorum." M.B.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır