kapat
18.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Vergi barışı sağlansın

Cumhuriyet tarihinde ilk kez geçen yıl vergi gelirleri faiz ödemelerini karşılayamadı. Mükellefler de zor durumda... Hem mükellefi rahatlatan hem de devlete katrilyonluk gelir sağlayacak bir vergi barışına ihtiyaç var

Vergi Mahkemeleri'nde ve Danıştay'da bekleyen vergilerle ilgili 130 bin ihtilaflı dosya var. Bu dosyaların temizlenmesi devlete, yüzde 90'ını kaybedip ancak yüzde 10'unu tahsil edebileceği ihtilaflı vergilerin, önemli bir kısmını tahsil etme olanağı sağlayacak. İşte hem mükellefi rahatlatacak hem de devlete katrilyonluk gelir sağlayacak çözüm önerileri:

DOSYALAR TEMİZLENSİN
Yaklaşık 20 yıl önce 24 Şubat 1983 tarihli Resmi Gazete'de yayımlanan "Bazı Kamu Alacaklarının Özel Uzlaşma Yolu ile Tahsili Hakkında Kanun" benzeri bir kanun çıkartılır.

* Vergi mükelleflerinden, bir dilekçe ile ihtilaflarından vazgeçtiklerini belirtmeleri ve vergi aslının dörtte üçünü 18 ay içinde, ikişer aylık taksitler halinde ödeyeceklerine dair başvuruda bulunmaları istenir.

* Bu başvuruyu yapanların ihtilaflı vergilerle ilgili gecikme zammı - faizi ve vergi cezalarının tamamı ile vergi aslının 1/4'ü, ödeme yapılmasına bağlı olarak kaldırılır.

* Bu uygulama, henüz dava açılmamış ihtilaflı olaylar için de aynen uygulanır.

Böylece, Devlet hem mükellefi ile barışır hem de katrilyonluk gelir elde eder.

İnceleme ve Takdir Aşamasındaki Vergiler

* İnceleme veya tarhiyat safhasında bulunan dosyaların da, incelemesinin tamamlanıp tarhiyatın yapılması beklenir. Bunlar da, ihtilaflı dosyaların ödeme koşuluna bağlı olarak, aynı uygulamadan yararlandırılır. Benzeri uygulama, takdir komisyonlarına matrah takdiri için intikal ettirilmiş bulunan dosyalar için de yapılır. Böylece mükellefler kazanır...

* Yukarıda belirtilen mükelleflerle ilgili olarak Vergi Usul Kanunu'nun 359. maddesine göre açılacak ya da devam eden "kaçakçılık suçu" davalarından da, vergi idaresi vazgeçer.

ÖZEL PİŞMANLIK YÖNTEMİ
Vergi mükellefi olan gerçek ve tüzel kişilerin, beyan ettikleri Gelir ya da Kurumlar Vergisi ile KDV matrahını (yani üzerinden verginin hesaplandığı tutarı) aşağıda belirtilen oranlarda artırmaları ve artırıma isabet eden vergileri ödemeleri koşuluyla, bu yıllar için herhangi bir vergi incelemesi yapılmayacağı taahhüt edilir.

Zarar beyan edenler ya da hiç kazanç beyan etmeyenler de, mükellef grubuna göre (yani işletme ya da bilanço esasına göre defter tutanlar, serbest meslek erbabı, şirketler gibi) yıllar itibariyle, sabit bir tutarda kazancın vergisini öderler. Ülkemizde, vergi incelemesinin oranı yüzde 1 civarında olduğu için, burada bir taşla birkaç kuş vurulur. İşte formülü:

Birincisi; devlet zaten incelenemeyen defterlerden dolayı yüz trilyonlarca liralık bir vergi tahsil eder ve gelirlerini artırır.

İkincisi; mükellefler geriye dönük olarak rahatlar ve geleceğe daha umutlu bakar.

Üçüncüsü; vergi inceleme elemanlarının önündeki birikmiş dosyalar temizlenir.

8 KATRİLYONA 20 AY TAKSİT
Dördüncüsü, idare mükellef ilişkileri bakımından sağlıklı bir zemin oluşturulmuş olur.

Maliye'nin, tahakkuk ettiği halde tahsil edemediği vergilerin, gecikme faizi ve zammı ile birlikte tutarı yaklaşık 8 katrilyon liraya ulaşmış durumda. Krizden dolayı perişan olan mükellef, üst üste binen ve bazı yıllar için yüzde 180, bazı yıllarda yüzde 120, 2002 yılından itibaren de yıllık yüzde 84 olan gecikme faizi ve zammından perişan oldu. Yüksek faizlerden dolayı vergi borcunun 3-4 katı hatta 8-10 katına ulaşan borcunu, hiç ödeyemeyecek duruma düştü. İşsizlik de işin çabası...

Geçmişte getirilen, vergi borcunu ve faizini düşük oranlı tecil faizi ile takside bağlama kolaylığı, bir katrilyon lirayı aşan vergi tahsilatına olanak sağladı. Ancak, buna rağmen ödeyemeyenler çoğunlukta.

Bunların birikmiş gecikme faizi ve gecikme zammı borcunu yarıya indirip, vergi aslı ile birlikte "20 aylık bir ödeme kolaylığı getirilmesi" durumunda, devlet birkaç katrilyonluk gelir elde edecektir. İki taraf da kârlı çıkacaktır. Bu kolaylık ya da "vergi barışı", zor durumda olan mükellefin de yaşatılmasını, işine devam edip gelecek yıllarda da vergi ödemesini sağlayabilecektir. Borç içinde yüzen vatandaş da bunu bekliyor. Birikmiş vergi borçlarının önemli bir kısmı da yerel yönetimlere ait. Yerel yönetimlerin de sahibi olduğu gayrimenkuller alınarak, tahsilat sağlanabilir.

MALLAR KAYITALTINA GİRSİN
Kayıtdışı faaliyetlerin kayıt altına alınabilmesi için işletmelerde mevcut olmasına rağmen kayıtlara yansıtılmamış emtia (mal), makine, teçhizat ve demirbaşların, kayıtlara intikal ettirilmesini sağlayacak bir düzenleme yapılması gerekiyor ve herkesçe bekleniyor.

Gelir ve Kurumlar Vergisi mükellefleri (adi, kollektif ve adi komandit şirketler dahil) işletmelerinde mevcut olduğu halde, kayıtlarında yeralmayan emtia, makine, teçhizat ve demirbaşların, kendilerince veya bağlı oldukları meslek kuruluşunca tespit edilecek değerini, üç ay içinde ilgili vergi dairesine bir "envanter listesi" ile bildirip, değerinin yüzde 10'unu vergi olarak ödemelerine olanak sağlanmalı. Bu uygulama ile hem yüz trilyonlarca liralık ek gelir yaratılır hem de gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin yasal kayıtlarının, gerçek durumu yansıtır bir hale getirilmesi sağlanır. Görüldüğü gibi yapılacak işlem de çok basit.

DEMİRBAŞ VE STOK AFFI
Çok sayıda işletmede kayıtlarda gözüktüğü halde gerçekte olmayan mal, makine ve demirbaş sorunu var. Bu durum da, gelir ve kurumlar vergisi mükelleflerinin yasal kayıtlarının, gerçek durumu yansıtır bir hale getirilmesi için gereklidir. Mükelleflere bu yönde bir kolaylık sağlanırken, kayıtlarında yeraldığı halde gerçekte mevcut olmayan malların, makine ve demirbaşlarını, kayıtlarındaki maliyetlerine yüzde 5 kâr ekleyip fatura düzenlemek ve fatura tutarının KDV'sini ödemeleri suretiyle, bir taşla iki kuş vurulmuş olur.

Bir yandan faturalı olarak alınıp kayıtlara geçen, ancak belge düzenlenmeksizin satılan malların halen stokta gözükmesi nedeniyle oluşan gerçekdışılık, bir defalık fatura düzenlenerek beyanlara hasılat olarak intikal ettirilir. Diğer yandan da, devlet katrilyonlarca lira gelir elde etme imkânına sahip olur.

Gerek 1998 yılında çıkartılan "Mali Milat" ve "Nereden Buldun?" uygulamasının endişesiyle, gerekse bundan daha önce ya da sonra, yurtdışına on milyarlarca dolar para çıkmıştır. Yapılan araştırmalara göre, yurtdışında Türklere ait 120 milyar dolar döviz var.

Yürürlükte olan Gelir Vergisi Genel Tebliği ile yapılan bir yorum nedeniyle, yurtdışındaki dövizlerin Türkiye'ye getirildiğinde "geçmiş yıllardaki faizinin niye beyan edilmediğinin" sorgulanması ve cezalı vergi istenmesi sözkonusu. Vergi barışı ile ilgili çıkartılacak yasada, bu dövizlerin, sadece yüzde 2'sinin ödenmesi koşuluyla Türkiye'ye getirilmesine olanak sağlanması, ciddi bir döviz girdisini ve döviz cinsinden ek elir elde edilmesini sağlayabilir. Böylece döviz yastık altına girmez..

Türkiye'nin şu anda, ciddi bir "vergi barışı"na ihtiyacı var. Mükelleflerin neredeyse tamamının, vergilerle ilgili başı dertte. Krizden dolayı vergi borcunu ve faizleri ödeyemeyenler, işyerlerini kapatmak ya da küçültmek zorunda kalanlar, Maliye ile ihtilaflı olup Vergi Mahkemeleri'nde ve Danıştay'da uğraşanlar ya da 1 Ocak 2003'te başlayacak "Nereden buldun?" uygulaması karşısında ne yapacağını bilmeyenler, kısaca herkes şaşkın...

Cumhuriyet tarihinin en büyük krizini yaşadığımız dönemde, Devletin yüzbinlerce mükelleften, bir türlü tahsil edemediği 8 katrilyon lira civarında vergi, gecikme faizi ve ceza alacağı var. Her ay üzerine binen ağır faiz yükü, bu borcu giderek ödenemez hale getiriyor. Bununla da bitmiyo... Vergi Mahkemeleri, Bölge İdare Mahkemeleri ve Danıştay'da yine katrilyonlarca liralık 130 bin adet ihtilaflı vergi davası ve bununla ilgili dosyalar var. Onbinlerce vergi mükellefi ile Maliye, davacı ve davalı olarak karşı karşıyalar.

50 MİLYAR $ KAÇTI!
Olayın daha da ötesi var; 1 Ocak 2003'ten itibaren "Nereden buldun?" uygulaması yeniden başlayacak. Vatandaş, 1998'deki hatalı uygulamadan ürktü ve servetini gizledi. Bundan zararlı çıkan da ülke ekonomisi oldu. Devletin açıklamalarına göre 20 milyar dolar, bazılarına göre de 40-50 milyar dolar yurtdışına kaçtı, ekonomi daraldı. "Nereden buldun?" uygulaması acil olarak 1 Ocak 2003'e ertelendi. O tarih yaklaşıyor...

Kanunlarla geriye dönük vergiler istenildiği yetmiyormuş gibi, son yıllarda Anayasa'ya aykırı olarak bir de tebliğlerle vergi alınması olayı başladı. Kayıtlı mükellef sayısı artması gerekirken, aksine azalmaya devam ediyor... Vergi gelirleri de azalıyor. 1994'ten bu yana ilk kez, 2001 yılında vergi gelirlerindeki artış, enflasyonun yüzde 38 gerisinde kaldı. Ve yine 2001 yılında Cumhuriyet tarihinde ilk kez vergi gelirleri, faiz ödemelerini karşılayamadı.

İşte bu tablo, bir "vergi barışı" nı zorunlu kılıyor. Devlet, kendisine vergi ödeyen mükellefiyle yani velinimeti ile barış ilan etmeli.

PARANIN KAÇMAMASI İÇİN 'NEREDEN BULDUNA' YUMUŞAK GEÇİŞ ŞART
Vergi barışı, 1 Ocak 2003'te başlayacak "Mali Milat" öncesi, devletin vatandaşına bir "barış çubuğu" uzatmasını ve geçmişle bağlantılı sorgulama yapmayacağını, "özel bir yasa ile" taahhüt etmesini gerektiriyor. Aksi halde 1 Ocak 2003 öncesi, paralar dövize çevrilip yine yurtdışına kaçar.

1998'de, Temizel'in Maliye Bakanlığı döneminde, 30 Eylül Mali Miladı ile başlayan "Nereden Buldun?" yasası, ekonomiye "ciddi darbe indiren" bir yasa olmuştu. Bunun çok sayıda nedeni vardı ama ikisi çok önemliydi.

* Parasını, çekini, alacağını, kısaca tüm servetini (vergisini ödemeden edindikleri servet de dahil) bankaya 1 gün süre ile bloke etmeleri istenilen vatandaşa, bu beyan edilen servet unsurları nedeniyle geriye dönük vergi incelemesi yapılmayacağı" konusunda yasa ile güvence verilmedi.

* 30 Eylül Mali Miladı'nın uygulama esaslarını ve teknik ayrıntılarını anlatan Maliye Bakanlığı Genel Tebliği, 15 Eylül'de ancak yayınlanabildi. Kendi içinde hataları ve çelişkileri de olan, uzmanların dahi okuyunca anlamakta zorlandıkları bu tebliği kasaba ve köydekilere kadar tüm vatandaşların 15 gün içinde okuyup anlamaları, 30 Eylül'de de gereğini yerine getirmeleri istenildi. Oysa bu mümkün değildi.

Kısa dönemde, vatandaşın ve ülke ekonomisinin menfaati için, bu vergi barışını mutlaka ilan etmek gerekiyor.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır