kapat
18.03.2002
 GÜNAYDIN
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Eski bir dostun eli

Kapı kolu... Her sabah tuttuğunuz. Kapınız... Sizi her gün yeni bir yolcuğa uğurlayan. Komşunuz... Kimi zaman bir "Günaydın"ı esirgediğiniz.

Sokaktakiler... Sık sık öfkelendiğiniz. Yaşadığınız şehir... Alıp başımı gitsem dediğiniz. Dünya... Sadece sizin sandığınız. Gece... Yarım kalanlar, pişmanlıklar, özlemlerle uykuya daldığınız. Rüya... Çocukluğunuz
da koştuğunuz sokak. Oyununuzu bölüp ekmek almanızı isteyen komşu teyze. Gururla eve getirdiğiniz ya da merdivenlere oturup saklama yolları düşündüğünüz karneniz. En sevdiğiniz yemek, okul dönüşü yediğiniz. Mavi bilyeler, cebinize doldurduğunuz ve kirpikli bebek, koynunuzda uyuduğunuz.

İlk aşkınız, okul yolunda beklediğiniz. En sevdiğiniz dizi, bütün aile soluksuz izlediğiniz. Ah o kuyruklar, herşey için sıra beklediğiniz. Bir türlü geçmeyen saatler, bir an önce büyümek istediğiniz. Ve sabah, rüyalardan uyandığınız. Yeni bir gün... Belki de hiç uyanmak istemediğiniz. Bir dolu kaygılar, ödenecek faturalar mutfak masasında, akşamdan kalma bir küskünlük eşinizle aranızda ve yorgun yüzünüz kapının hemen yanındaki aynada...

Sanki her şey eskiden daha güzeldi. Daha mı güzeldi? Yoksa hâlâ güzel mi? Evet hiçbir şey geri getirmeyecek geride kalan günlerin tazeliğini. Ama hep anımsatacak birşeyler. Belki radyoda bir ses, belki gazetede bir satır. Ya da gazetenin ta kendisi eski günlerden bir selam getiren.

Görmeye alıştığımız her şey nasıl da önemli olur ayrılmak zorunda kaldığımızda. Nasıl da özleriz yaşadığımız her güne tanık küçük şeyleri. Bizi rahatsız eden, gözümüze batan davranışlara garip bir hoşgörü oluşur araya mesafeler girdiğinde. "Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler" kalbimizi sızlatan bir şarkı olur her duyduğumuzda, söyleyene de eşlik edene de hak verdiğimiz. Bir an gelir ardından kendimizi ölesiye hayat yorgunu hissettiğimiz...

Oysa yeniden başlamanın tadı her şeye meydan okuyacak kadar güçlüdür. Bizi kırana, kırdırana, küstürene, küstüğümüz şeylere. Bir hesaplaşmadır bazen. Yaşananları ve elde kalanları temize çekmektir. En dipten su yüzüne çıkıp derin bir soluk almaktır. Nedensiz sevivermektir herhangi bir şeyi. Omuz vermektir farkında olmadan, sizden habersiz büyümekte olan bir filize. Hatırlamak ve hatırlatmaktır hayatın nice güzel olduğunu.

Bugün yeniden başlıyor bir şeyler. Bugün yeniden başlıyoruz. Yaşamımızın içinde bir Günaydın hep vardı. Bugün yeniden başlıyor. Derin ve temiz bir solukla. Bu sabah kapı kolunuza bir daha bakın çıkmadan.

Eski bir dostun elidir aslında. Sizi yeni bir güne, dünyaya uğurlayan... Çıkacaksınız ya kapıdan, paylaşın komşunuzla bir günaydını. Şöyle dolu dolu bir GÜNAYDIN'ı. Hayatın sihiri sizin ellerinizde... Günaydın hepinize.

İCLAL AYDIN



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır