Sokaktakiler... Sık sık öfkelendiğiniz. Yaşadığınız şehir... Alıp başımı gitsem dediğiniz. Dünya... Sadece sizin sandığınız. Gece... Yarım kalanlar, pişmanlıklar, özlemlerle uykuya daldığınız. Rüya... Çocukluğunuz
da koştuğunuz sokak. Oyununuzu bölüp ekmek almanızı isteyen komşu teyze. Gururla eve getirdiğiniz ya da merdivenlere oturup saklama yolları düşündüğünüz karneniz. En sevdiğiniz yemek, okul dönüşü yediğiniz. Mavi bilyeler, cebinize doldurduğunuz ve kirpikli bebek, koynunuzda uyuduğunuz.
İlk aşkınız, okul yolunda beklediğiniz. En sevdiğiniz dizi, bütün aile soluksuz izlediğiniz. Ah o kuyruklar, herşey için sıra beklediğiniz. Bir türlü geçmeyen saatler, bir an önce büyümek istediğiniz. Ve sabah, rüyalardan uyandığınız. Yeni bir gün... Belki de hiç uyanmak istemediğiniz. Bir dolu kaygılar, ödenecek faturalar mutfak masasında, akşamdan kalma bir küskünlük eşinizle aranızda ve yorgun yüzünüz kapının hemen yanındaki aynada...
Sanki her şey eskiden daha güzeldi. Daha mı güzeldi? Yoksa hâlâ güzel mi? Evet hiçbir şey geri getirmeyecek geride kalan günlerin tazeliğini. Ama hep anımsatacak birşeyler. Belki radyoda bir ses, belki gazetede bir satır. Ya da gazetenin ta kendisi eski günlerden bir selam getiren.
Görmeye alıştığımız her şey nasıl da önemli olur ayrılmak zorunda kaldığımızda. Nasıl da özleriz yaşadığımız her güne tanık küçük şeyleri. Bizi rahatsız eden, gözümüze batan davranışlara garip bir hoşgörü oluşur araya mesafeler girdiğinde. "Şimdi bana kaybolan yıllarımı verseler" kalbimizi sızlatan bir şarkı olur her duyduğumuzda, söyleyene de eşlik edene de hak verdiğimiz. Bir an gelir ardından kendimizi ölesiye hayat yorgunu hissettiğimiz...
Oysa yeniden başlamanın tadı her şeye meydan okuyacak kadar güçlüdür. Bizi kırana, kırdırana, küstürene, küstüğümüz şeylere. Bir hesaplaşmadır bazen. Yaşananları ve elde kalanları temize çekmektir. En dipten su yüzüne çıkıp derin bir soluk almaktır. Nedensiz sevivermektir herhangi bir şeyi. Omuz vermektir farkında olmadan, sizden habersiz büyümekte olan bir filize. Hatırlamak ve hatırlatmaktır hayatın nice güzel olduğunu.
Bugün yeniden başlıyor bir şeyler. Bugün yeniden başlıyoruz. Yaşamımızın içinde bir Günaydın hep vardı. Bugün yeniden başlıyor. Derin ve temiz bir solukla. Bu sabah kapı kolunuza bir daha bakın çıkmadan.
Eski bir dostun elidir aslında. Sizi yeni bir güne, dünyaya uğurlayan... Çıkacaksınız ya kapıdan, paylaşın komşunuzla bir günaydını. Şöyle dolu dolu bir GÜNAYDIN'ı. Hayatın sihiri sizin ellerinizde... Günaydın hepinize.
İCLAL AYDIN