kapat
16.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HİGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Ödül gecesi

Radyo Televizyon Gazetecileri Derneği'nin Ankara'da bir "gecesi" vardı... "Yılın Oskar Ödülleri"nin dağıtıldığı gece.

Tören, Sheraton'daydı.

Tören salonuna girmeden önce, otelin lobisinde "birkaç dakika" oturduk.

Devlet bakanları Fikret Ünlü ve Hasan Gemici ile birlikte.

Bu sırada Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün geldi.

Fikret Ünlü:

- Sinan Bey, piyasa nasıl?.. Ekonomi rahatladı mı?.. Vatandaş alışveriş yapıyor mu?

- Sayın Bakanım... Ekonomik sıkıntı nedeniyle böbreğini satışa çıkaran üç kişinin adı, adresi, telefonu işte şu kağıtta yazılı... Kağıdı sürekli cebimde taşıyorum ki, bir müşteri çıkarsa, hemen isim ve adres vereyim diye... Bilmem bu sözlerim, sizin sorunuzun yanıtı olabildi mi?

***
Hasan Gemici, kamuoyunda "Fak-Fuk-Fon" diye bilinen "Sosyal Yardımlaşmayı ve Dayanışmayı Teşvik Fonu"ndan Sorumlu Bakan.

Dedik ki:

- Hasan Bey, Allah yardımcınız olsun... Herkes sizin kapınızı çalıyor.

- Yavuz Bey, inşallah kısa zamanda işler düzelir... Ve bu fona yapılan başvuru da azalır.

Biz "bunları" konuşurken...

Ankara Sanayi Odası Başkanı Zafer Çağlayan görüldü.

Ağzından çıkan ilk söz "şu" oldu:

- İşsizlik... Allah, işsizliğin gözünü kör etsin.

***
Devlet Bakanı Hasan Gemici'yi dinledik:

Babamın dükkânı vardı.

Bazen dükkâna gelip; amca, muhtacım, bana para ver diyen olurdu.

Babam da derdi ki:

- Aslan gibi adamsın... Neden çalışmıyorsun.

Şimdi de aslan gibi adamlar, bizim kapımıza geliyorlar.

Aslan gibi adamsın... Git çalış diyemiyorum.

Zira biliyorum ki...

Çalışacağı bir iş olsa, zaten benim kapımı çalmazdı.

***
Daha sonra tören salonuna geçtik.

Hikmet Çetin ile yan yana oturduk.

Töreni izlemeye başladık.

Önce "ödüle hak kazanan" anons ediliyordu.

Sonra da "ödülü verecek olan."

"Bir şey" dikkatimizi çekti.

"Alkış katsayısı."

Ödül verenler genelde bakandı, milletvekiliydi, parti yöneticisiydi.

İsimleri okununca, alkışlanıyorlardı.

"Dikkatimizi çeken" ise...

Kemal Derviş'in aldığı alkış oldu.

Adı okundu "alkış."

Ödül verdi "alkış."

Sahneden indi "alkış."

***
Kemal Derviş bir yıl önce Türkiye'ye geldiğinde popülaritesi çok yüksekti. Bir süre sonra "balonunda delikler açıldı."

"Havası, cakası" azaldı.

Ama gözlemimiz o ki...

Derviş'in süksesi, son zamanlarda yine "yükselişte."

***
Törende "bir şey daha" dikkatimizi çekti.

Ödül alanlar kısa bir "teşekkür konuşması" yaptılar.

Bu konuşmalar da alkışlandı.

Fakat en çok alkışı "ben" değil, "biz" diyenler aldı.

"Yeni Hayat" dizisinden Fikret Hakan ve Nebahat Çehre sahneye çıktılar.

Fikret Hakan dedi ki:

- Biz bir ekibiz... Bu ödül ekibimizin... Ekip olmasa biz ne yapabiliriz ki?

"Şiddetli alkışlar."

ATV'den Mehmet Tezkan...

"Aşkım Aşkım" dizisinden Osman Yağmurdereli...

TRT Genel Müdürü Yücel Yener...

"Bunlar" hep, kendilerini değil "ekiplerini ön plana çıkaranlar."

Ekiplerini "övenler."

"Biz tek başımıza kimiz ki?.. Başarıya giden kapıyı ekip açar" diyenler.

"Mesajları" çok, ama çok alkış aldı.

Salondaki siyasetçilere mesaj verircesine.



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap

Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır