kapat
16.03.2002
 SON DAKİKA
 EDİTÖR
 YAZARLAR
 HABER İNDEKS
banner
 EKONOMİ
 FİNANS
 MARKET
banner
 TÜRKİYE
 DÜNYA
 POLİTİKA
 SPOR
 GALOP
 MAGAZİN
 SAĞLIK
 KAMPUS
 HYDEPARK
 İNANÇ
 ANKETLER
 SABAH
 FOTOMAÇ
 ŞAMDAN
 CİNSELLİK
 EMİNE BEDER
 SABAH PAZAR
 KİTAP
 SİNEMA
 SANAT
 RENKLER
 GURME
 TARİH
 SUNNY
 HIGH-TECH
 YAT&TEKNE
 NET YORUM
 NET GÜNDEM
 MELODİ
 ASTROLOJİ
 SARI SAYFA
 METEO
 TRAFİK
 ŞANS&OYUN
 ACİL TEL
 KÜNYE
 WEB REKLAM
 ARŞİV
 

Çiçek gibi anılar...

Sözün kilidini, daha kapıdan çıkmadan önce açmakta yarar var: Adına "anı" dense de Arif Keskiner, "Doğan Kitap" tarafından yayımlanan "Çiçek Gibi" kitabında yaşadıklarımızın çok yakın tarihinin bir fotografyasını çıkarıyor. Ülkemizin ve dünyanın son elli yılda yaşadıklarının bir kolajı bir başka deyişle...

Bu kolaj içinde, çocukluğundan başlayarak çocukluğu ve onu biçimleyen yakın çevresi de var, tanıdığı ve elbette bizim de tanıdığımız dünyaların insanları da...

Kimler mi bunlar?

Yazarlar, şairler, tiyatrocu ve sinemacılar, kitapçılar, gazeteciler... Heykeltraşlar, mimarlar, seramikçiler... İşadamları... Toplumun "marjinal" etiketiyle onurlandırdığı tipler... Sevdiği ve nefret ettiği insanlar... Sevgilileri, aşkları... åşık olup da terk ettikleri, kendisini terk edenler...

Çocukluktan başlayarak bir insanın, çalışma ve didinmenin abidesi olarak ayakta kalmasının mücadelesi...

Her cümlesi "insan" hayatıyla örülü bir büyük kaleydoskop...

Yalnız bu kadar mı?

Keskiner, insanı ve insan ilişkilerini anlatırken ülkesine ve dünyaya da çeviriyor hafızasının merceğini...

"İlişkiler"i ülkesinde ve dünyada yaşanan olayların bürümcüğüyle sarıp sarmalıyor.

Demokrat Parti'nin iktidara gelişinin ardından yaşanan toplumsal gelişmeler...

Dreviewüasyon olunca pamuk fiyatları nasıl yükseldi de Anadolu'da bir kent birden "bar"lar ile doldu?

Turgut Aytaç'ı anlatırken "Kanlı Pazar"ı unutmuyor belleğinin mahzeninde...

Bir büyük gazetenin yazarına âşık olarak kaderini kederiyle dokuyan Rum kızı İvi'yi anlatırken 6-7 Eylül Olayları ve Kıbrıs'ta yaşananların ardından gelen "Rum"ların göçünü de unutmuyor, İsveç gibi Kuzey ülkelerinde "göçmen" yaşamının izlerini de...

Ve bir "gizli tarih"in perde arkasında yer alan kimi hikâyeler...

Yaşar Kemal'in "Demirciler Çarşısı Cinayeti"nin Derviş Bey'inin kim olduğu meraka değmez mi? Peki "Umut", "Sürü", "Yol" filmlerinin hikâyesi...

Keskiner, işte bunların da çetelesini çıkarıyor. Bir de İstanbul'dan Ankara'ya, Adana'dan Antalya ve İzmir'e "bohem" hayatının oldukça renkli bir haritası...

Kimi hüzünlü, kimi neşeli hikâyeler, ama hepsinde de "insan"ı ve insanlığı öne çıkaran anlatımıyla...

Keskiner, bir aynaya bakar gibi, karşısına kendisini almış da öyle konuşuyor. Ama bu aynanın içinde kendisi de var, hayatını çevreleyen dünya da... Öylesine yalın, süssüz, dolaysız... Dilinin sadeliğini anlattığı olayların kederi ve neşesiyle süslüyor. Şairaneliği de buradan, anlattığının özünden geliyor. Bu yüzden yazmıyor da konuşuyor adeta...

Elbette ardımızda bıraktığımız zaman daha geniştir. Keskiner işte bu alanı da renkli bir kişiler galerisi, olaylar örgüsü ve hikâyeler demeti olarak kullanıyor bir de...

Rengini ve kokusunu bir de bütün bunlardan alıyor anlattıkları çünkü...

Adı üzerinde: Çiçek Gibi...



<< Geri dön Yazıcıya yolla Favorilere Ekle Ana Sayfa Yap


Copyright © 2002, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır