kapat
26.08.2001
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Editör
Günün İçinden
Politika
Ekonomi

banner
Dünyadan
Spor
www.limasollu.com
Magazin
Astroloji

Para Durumu
Hava Durumu

Bizim City
Sizinkiler

GREENCARD
Sarı Sayfalar
İstanbul

Cumartesi Eki
Pazar Eki

Künye
E-Posta
Reklam
Arşiv

A T V

Win-Türkçe
ASCII

 

Kaybeden kadınlar!


Halalar, teyzeler, anneler de kaybeder. Bir kadını "ben bütün hayatımı çocuklarıma ve aileme süpürge ettim" cümlesini kurma noktasına getiren kadınsı kayıp, aşık olunca başlar
Kadınlar, söz konusu bir ilişkide, yani bütün kartların açık oynanması durumunda heyecanlarını yitiriyor. İkircikleniyorlar... Çünkü gerilim ve risk sevdiklerini, onlara "bazen" kötü davranan bir erkeğin yanında durduklarını, kendileri için iyi olanı değil heyecanlı olanı sevdiklerini "itirafsız biliyorlar". Böylece, her şeyin çok iyi gittiğini sanan erkeğin sonu geliyor. Şaşkın... Duruyor erkek, anlamıyor. Çünkü kadın da ona "seni başka bir kadınla yakaladım", "ilişkimizi içki masalarına meze ediyormuşsun", "Mesih olduğunu iddia ettiğini duydum; sen delisin" gibi reel şeyler söyleyemiyor. Kadın da nedenini tam bilmediği bir ayrılığı talep ediyor. Erkek soruyor: "Daha ne istiyorsun?" Kadın cevap veremiyor. Çünkü ne istediğini bilmiyor.

Kadınların büyük aşkları hep onlara kötü davranan adamlardır. Kadın, bir adamla uzun süredir birliktedir. Ve kişiliğini yitirmeye, silikleşmeye başladığını düşünür. Mutlu değildir. Bir evlilik vardır kimi zaman; kimi zaman da sadece "evli gibi ilişki..." Her şey yolundadır, lakin kadının enerjisi, erkeğin büyük uğraşlarla yoluna soktuğu hayatla ateşlenmemektedir. Erkek de mutsuz olur.

KELEBEK MAZİ
Bu öyküde erkek haklıdır. Ama kadın da haklıdır. Erkek, toplumun çocukluğundan beri ona şart koştuğu işlerin altından kalkmanın ve bir düzen oturtmanın savaşını vermektedir. Fakat kadın, hayata katılamamanın ve 15 -16 yaşlarından itibaren kurguladığı, hatta 20'lerine doğru başaracağına inandığı mesleki amaçlarının yerle yeksan olmasından rahatsızdır. Artık sadece çok sevdiği erkeğe destek vermekte ve onun iş yerindeki sorunlarını psikolojik desteklerle aza indirgemeye çalışmaktadır. Ya erkek vardır ya da "ikimiz" kavramı.

Kadın, birey olarak ne olacaktır? Çok şey başaracak, fikirleriyle, çalışkanlığıyla, iş bitiriciliğiyle kim bilir neler yapacakken, nasıl olup da böylesi bir sevgi tuzağına düşmüştür?

Ve kadın için hayat her geçen gün zorlaşır. Zaman akmakta, kadın olduğu yerde saymakta, yıllar geçmektedir. Özgüveni iyice sakatlanır. Background'unu güçlendirmesi gereken yıllarda "oturarak - oturmak zorunda kalarak" anlatacak hikaye biriktirmemiştir. Geleceğiyle ilgili sorularını cevaplayamaz olur.

Ayrıca beyninde de arada kalır. Kendisi için bir şey istemek ve hatta bazen bu durumu tartışma konusu yapmak, "ikimiz" kavramı adına çalışan erkeğin tüm emeğine yaptığı bir ayıp, bir bencillik midir? Yoksa en doğal hak mıdır?

İşte birçok annenin, teyzenin, halanın sürekli kurduğu "ben çocuklarım için yaşadım, ailemi ayakta tuttum, daima arkalarını topladım" cümlesinin nedeni budur.

Toplum içinde şerefli karşılanabilecek bu ulvi amaç için hedeflerinden vazgeçen kadın, en sıkı bahanesiyle el sıkışır. Mutsuz bile olsa... En azından başkalarının gözünde ayakta kalmak için. En azından bütün ömrünün boşa geçtiğini kabul etmemek için. En azından "her şey boşuna mıydı?" sorusuna "tabii ki hayır" diyebilmek için.

Not: Bu yazıyı yazarken kafamın içinde sürekli "Er Ryan'ı Kurtarmak"ın girişini seyrettim. İstemsizce... Amaçlanana ulaşmak için sahile bin asker çıkartma yaptı, çoğu sahilde öldü, ancak yüz küsuru başarabildi.

ozguryici@mynet.com

ÖZGÜR YİCİ

www.superbahis.com

Copyright © 2001, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır