kapat

13.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
İki acıya iki okul
Ülkü Bora önce bir tren kazasında oğlunu, sonra eşini kaybetti. Onların anılarını ikisinin adına yaptırdığı okullarda ölümsüzleştirdi; öğrencilere bakınca "iki sevgili insan"ını görüyor...

Ülkü Hanım, oğlunun ve eşinin anılarını yaşatmak için bundan sonra da bir çok hayır etkinliğine imzasını atmaya kararlı olduğunu söylüyor; "Beni hayata bağlayan tek şey, o anılar" diyor

BİRBİRLERİNİ deliler gibi seven Ülkü ve Gürbüz Bora çifti, 1967 yılında dünyaevine girdi. Kartal'a yerleşen genç çift mutluluklarını, 1969 yılında dünyaya gelen oğulları Burak ile perçinledi.

Genç çift, Kartal'da bir de seramik fabrikası kurdu. Karı-koca gece gündüz durmadan çalıştı. Bu emeklerinin ve gösterdikleri fedakarlıkların karşılığında sıcak bir yuvaları oldu. Kendi hallerinde mutlu bir yaşamları vardı ve yıllar su gibi akıp gitti.

Evin tek çocuğu olan Burak Bora, büyümüş başarılı bir öğrenciydi. Burak, sınavlarına girdiği ve başarılı olduğu Kadıköy'deki Saint Joseph Lisesi'ne başladı. Okulda arkadaşları tarafından sevilen, başarıyla öğretmenleri tarafından takdir edilen öğrenci oldu.

KORKUNÇ KAZA
21 Şubat 1986 tarihi, Bora Ailesi için sonun başlangıcı oldu. Lise öğrencisi Burak Bora, henüz 17 yaşındayken bir arkadaşını uğurlamak için gittiği Bostancı Tren İstasyonu'nda tren altında kaldı; olay yerinde feci bir şekilde yaşamını yitirdi. Evin tek çocuğu olan Burak'ın ölümü, başta annesi Ülkü ve babası Gürbüz Bora olmak üzere tüm aileyi yasa boğdu. Okulun sevilen öğrencilerinden Burak'ın talihsiz bir kazaya kurban gitmesi, arkadaşlarını ve öğretmenlerini de gözyaşlarına boğdu.

Oğlunun ölümü ile dünyası yıkılan Gürbüz Bora, evlat acısına daha fazla dayanamayarak kansere yakalandı. Gördüğü tedavilere cevap vermeyen Bora'nın zayıf bünyesi de hastalığa yenik düştü.

Oğlunun yokluğuna yeni yeni alışmaya çalışan Ülkü Bora, iki yıl sonra eşi Gürbüz Bora'yı da yitirmenin acısıyla yıkıldı. Ancak Ülkü Bora, yaşadığı acıların altında ezilmedi. Eşinin ve çok sevdiği oğlunun adlarını ölümsüzleştirmek için güzel bir karar aldı; yaptıracağı okullara biricik oğlu Burak Bora'nın ve desteğe en çok ihtiyacı olduğu zaman yitirdiği sevgili eşi Gürbüz Bora'nın isimlerini verecek ve ölümsüzleştirecekti.

DAİMA GÜLÜMSÜYOR
Burak Bora'nın doğum günü olan 25 Aralık'ta anısına bir hediye vermek isteyen acılı anne, oğlunun ismini yaşatacak bir okul yaptırıp Milli Eğitim Bakanlığı'na bağışlamaya karar verdi. Ülkü Bora, oğlunun geleceği için biriktirdiği paralarla yaptıracağı okulun temelini, 25 Aralık 1986 günü Kartal Soğanlık'ta attı. Okul, üç yılda tamamlandı.

Oğlunun portresi öğrencileri selamlıyor

"Burak Bora Anadolu Lisesi" ismi verilen okulun girişine Burak Bora'nın annesi Ülkü Bora tarafından seramikten yapılan potresi konuldu. Ülkü Bora bununla da yetinmedi ve Milli Eğitim Bakanlığı'na bağışladığı okulun müdür odasını, biricik oğlunun özel eşyaları ve çalışma masasıyla donattı. Burak Bora'nın ismini unutulmaz kılan ve binlerce öğrenciye eğitim görme olanağı sağlayan okul, 27 Eylül 1989'da Kenan Evren tarafından açıldı.

130 AİLEYE YEMEK
"Herşey Burak İçin" sloganıyla yola çıkan Ülkü Bora, yaptırdığı okulun oğlunun acısını hafifletemediğini düşünüyordu. Oğlunun ismini daha da kalıcı kılmak istedi, bir de aşevi yaptırmaya karar verdi. Soğanlık'taki Burak Bora Aşevi'nde, hergün130 yoksul aileye yemek dağıtılıyor.

EŞİ ADINA DA OKUL
Kendisini hayır işlerine adayan Ülkü Bora, eşi Gürbüz Bora adına da Kartal Cevizli'de bir okul yaptırdı. Milli Eğitim Bakanlığı'na bağışladığı okul, 1993 yılında eğitim vermeye başladı.

Ülkü Bora, duygularını şöyle anlatıyor: "Oğlumu kaybettiğim zaman yıkılmıştım. Herşeyimi kaybettiğimi düşünüyordum. Burak'ın ardından eşimi de kaybedince dünyam karardı. Günlük eğlencelerle vakit geçirmek benim için bir şey ifade etmiyordu. Burak'ın odasına girip eşyalarına dokunamıyordum. Sonunda Burak için hayal ettiklerimi binlerce çocuk için yapabileceğimi düşündüm. Bir okul yaptıracak, binlerce Burak yetişmesine katkıda bulunup oğlumun ismini yaşatacaktım. Eşimin ve oğlumun isimlerini taşıyan okullar yaptırdım. Yaşadığım sürece onların anısına daha çok şeyler yaptıracağım."

Oğlunun mezar taşını kendi elleriyle hazırlayan Ülkü Bora diyor ki: "Her Cuma mezarlara gidip dua ediyorum. Onlar ölmedi, kalbimde yaşıyor; beni hayata bu anılar bağlıyor."

GÜLCAN DEMİRCİ


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır