kapat

04.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )


Bonnie and Clyde'ın evlilik sözleşmesi

Buenos Aires sokaklarındaki gözlüklü gelinle damat resimleri güzeldi, Arjantin'de evlilik sıradışı. Banka soymaya giden Bonnie and Clyde esprisi hoş, günün hikâyesi de ilginç.

Önce Ayşe Arman ve eşine (bir kez de böyle olsun, evet Ayşe Arman ve eşi) mutluluk ve bol sabır diliyorum. Evlilik sözleşmelerine bakılırsa bu dileklere diğer çiftlerden daha çok ihtiyaçları olacak.

Sözleşme şöyleydi;

1) Ayrı evde oturulur, haftada 4 gün buluşulur.

2) Yüzük takma mecburiyeti yoktur.

3) Tarafların kendilerine ait 3 günü vardır.

4) Taraflar özgür günde karşılaşırsa, diğerini tanımazlıktan gelir.

Ayşe Arman'ı tanıyanlar ve yazılarını okuyanlar onun özgür ruhlu ve ekonomik bağımsızlığa sahip bir kadın olduğunu biliyorlar. Sözleşmeyi birlikte yaptıklarına göre, sevgilisi Zafer Acar da öyle besbelli. Yine besbelli ki bu kararlar çok zor bulunan evlilik kurumunu kolaylaştırmak için alınmış. Ama özellikle son iki madde, kolaylaştırmak yerine kısa sürede cehenneme çevirebilir bir evliliği. Tabii eğer aşk veya en azından (birbirlerine sevgili dediklerine göre) sevgi varsa..

İşte bir senaryo; Güzel bir yaz gecesinde, Zafer Bey özgür günlerinden birini yaşıyor. Yanında bir başka özgür hanımla, özgürcesine eğleniyor, ona sarılıyor, dansediyor. Havana'da.. O sırada içeri Ayşe giriyor. Zafer Bey onu görmesine rağmen başını öbür tarafa çeviriyor. Hiç tanımıyor. Yanındaki hanım kıkırdıyor duruma. Ayşe'ye alaycı bakışlar fırlatarak eğilip öpüyor Zafer Acar'ı.. (Veya bunun tam tersi,senaryoda Zafer'in yerinde Ayşe de olabilir.) Ortak yaşanacak evin inşaatı bitince birlikte oturacakları anlaşılıyor. Yani yukardaki senaryonun ortak evde tekrarlanması da mümkün.

Aşk yoksa..
Aşk varsa, bu durumda kıskançlıkda had safhada olacaktır. Eğer aşk yoksa ve evliliğin tüm kurallarından kaçınılacaksa o zaman alabildiğine özgür ve zaten yaşamı paylaşmakta olan bir çift neden evlenmeye karar versin ki?

Yani gerçekten sözleşme insanın kafasını karıştırıyor. Ayşe'ninki, söylediğine göre zaten hep karışıkmış ama öyle olmayanlarınkini de karıştırıyor bu. Koskoca iki sayfalık haber ve yazı atlanacak gibi de değil. Biz atlarsak binlerce genç atlamamış olabilir. Açıklık getirmek lâzım. Herkesin yaşamı, sözleşmesi kendine diyemezsiniz. Kafalarda yer ediyor zamanla bunlar. İnsanları hatalara, yanlış kararlara yöneltiyor.

En iyisi rica edelim, bize açıklamış bulunduğu çelişkili sözleşmenin içinden nasıl çıkılacağını da yazarın kendisi anlatsın.

Tabii bu bir Pazar yazısında yapılmış bir espri, profesyonel bir oyun değilse!

5+5=10
Bir güzellik yarışmasını daha başarıyla idrak etmiş bulunuyoruz. 1.80 boyunda yeni bir manken ve muhtemelen yeni bir sunucu kazandı ülkemiz, ne mutlu bize.

Gerçi artık insanlar "Yarışmaya ne gerek var, zaten ortalık güzelden geçilmiyor. Ekranlarda, dergilerde, podyumlarda güzel enflasyonu yaşanmakta. Güzel izlemekten baygınlık geldi" diyorlar ama olsun, bunlar tescilli güzel. Onlar da araya karışsınlar, sıraya girsinler. Üstelik bu yarışmalar bir hoşluk oluyor, cansıkıcı olaylardan bunalanların içi açılıyor.. diyecektim ki durdum. Neden kadın vücudu izleyerek içleri açılıyor. Kadınlar eğlencelik mi? duygusu geldi birden. At pazarında at seçer gibi, dişine, gözüne, diriliğine, gençliğine bakarak güzel kadın seçmek garip gelmiyor mu size de? (Erkeklerin hayıır dediğini duyar gibiyim, tekrar düşünün bakalım. Aklınızla, vicdanınızla, objektif olarak beyler?)

Bu yarışmalarda sorulan sorular ise katılanların "aptal güzel" yerine konduğunun açık bir göstergesi. İşte Kanal D'nin yarışmasından birkaç soru;

Kocanız nasıl olsun istersiniz?

En beğendiğiniz üç kadın sanatçı?

Ne olmak istiyorsunuz?

Tüm molekülleriyle güzelliğe yoğunlaşmış yarışmacılar da soranları mahcup etmiyorlar, gecenin yıldızı, akıllıca sorulmuş tek tük sorulardan biri olan "5+5 nedir?" sorusuna verilen cevap; "5+5... ıhmm".. (Gülüyor) "10 eder.."

Ne diyeyim, güleriz biz ağlanacak halimize!

Erkeklere doğum izni
Eğer Işılay Saygın'ın TBMM Başkanlığı'na verdiği "Yeni bebeği olan babalara da 6 ay doğum izni verilsin" şeklindeki yasa önerisi kabul edilecek olursa Türkiye nüfusunun çok kısa sürede iki katına çıkacağına hiç şüpheniz olmasın.

Biz tatili severiz. İnanmazsanız açın takvimi son bir yıldır fazladan yaptığımız tatillere bakın. Eh böyle tatil seven bir millet 6 ay tatili duyar da buna kayıtsız kalır mı?

Çocuk sayısının aile başına 8-9'u bulması uzun sürmez. Bir sonraki çocukların 6 aylık doğum izni sırasında oluşması ihtimali bile oldukça fazla.

Doğum izni veren ülkeler genellikle, nüfusu az olan ülkelerdir ve biraz da nüfus artışını teşvik amacıyla böyle kararlar alırlar.

Bizde böyle bir teşvike hiç gerek yok, nüfusumuz kendiliğinden büyük bir hızla artmakta zaten.. Tatilimiz de kendiliğinden yeterince bol.

Kadınlara kolaylık sağlamak için en uç örneklere bakmaya ve yeni öneri getirmeye gerek yok. Bugüne kadar getirilmiş ve beklemekte olan önerileri, tasarıları gerçekleştirmek bile yeterli.

Haksız mıyım Sayın Saygın?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır