kapat

04.04.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


Bir ülke, iki adam

İyi arkadaştılar. İkisi de iyi futbolcuydu. Aynı takımda oynadılar, aynı forma altında futbolu bıraktılar. Milli Takım'da aynı odayı paylaştılar. Hatta birbirlerinin çoraplarını bile yıkadılar. Jübileden sonra, ikisi de Türk futboluna damgalarını vurdular. Birbirlerini geçme uğraşları Türk futbolunun en büyük kazancı oldu. Futbolla yatıp kalkan bir ülke, inanılmaz zeki iki futbol adamı kazandı.

***

Mustafa Denizli futbol oynarken bile teknik direktör gibiydi. Saha içinde hiç kimse ona itiraz edemezdi, teknik direktörü bile... İzmir'de bir efsane olduğu dönemlerde İstanbul'a gelmemesi şanssızlığıydı. Bir dönem onun kornerden attığı gollerin öyküsünü dinleyerek büyüdü. Ama Altaylı Büyük Mustafa'yı Denizli yapan kramponları değil, kulübede giydiği Blazer ceketi oldu...

Galatasaray'da kazandığı lig şampiyonlukları, Aachen'daki kısa süreli patlaması, Kocaeli'ndeki göze hoş gelen futbol, Denizli'nin kariyerindeki önemli yapıtaşlarıydı. Ama esas başarı 1989'da Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası'nda yarı final oynayan ilk Türk takımının başında sahaya çıkışıydı. Köln'deki Monaco maçının bitiminde yaşadığı sevinç, Mustafa Denizli'yi Türk halkının kahramanı yaptı. "Yüzde 51" sözcüğü ile ünlendi, "Tarihi fark" iddiası ile F.Bahçeliler'i kızdırdı.

Mustafa Hoca, futbol zekası olarak ülkemizin yetiştirdiği en parlak insan olduğunu çok kere kanıtladı. Hollanda ve Almanya gibi tabuları yıktı. "Finallere gideceğiz" sözünü tuttu. İki farklı geriye düştüğümüz bir milli maçı, 4 gol yememize karşın, 2 farkla kazanan bir takım yarattı.

Ve beklemeye başladı. Çünkü Milli Takım'ın düşük temposu, milli maçtan milli maça gündeme gelmenin burukluğu, daha fazla şeyler verebileceğini hissedip vermemenin üzüntüsü vardı içinde. Beşiktaş'la ve F.Bahçe'yle görüştü. Ama aptalca önyargılar, iki kulüple de çalışmasını önledi. Türkiye'nin en parlak futbol adamı bir açmazla karşı karşıyaydı: Ya düşük tempo, ya Anadolu...

***

Fatih Terim zor bir futbolcuydu. Sadece rakipleri için değil, kendi takımı ve hakemler için de zor bir futbolcuydu. Ama delikanlıydı. Verdiği sözün arkasında dururdu. En önemli özelliği de inanılmaz hırslı oluşuydu... Futbolu bıraktıktan sonra Göztepe ve A.Gücü'nde şansını denedi. Ama en önemli kararı, Piontek'in yardımcılığını kabul ederek yaptı. Hırsı, çalışkanlığı ve zekası onu bir anda Türkiye'nin en başarılı çalıştırıcısı yaptı. Zor günlerinde futbolcularına sahip çıktı. Zor günlerinde başkanın arkasında durdu. Zor günlerinde G.Saray'ın itibarını korudu, küçük düşürecek hiçbir hareket yapmadı. Maçlardaki ilginç yüz hareketleriyle tepki topladı. Hakemleri baskı altına aldığı için eleştirildi. Seven kadar, sevmeyen de kazandı...

Denizli'nin Monaco zaferiyle ulaştığı güce, üne ve itibara ulaşmak için çalıştı yıllarca. Avrupa'da yarı final oynayan Mustafa'yı yakalayıp geçmek, rekorlar kıran teknik adam olarak anılmaktı en büyük arzusu... Başardı...

***

Terim'in bıraktığı nokta da Denizli devreye girdi tekrar. Milli Takım'ı, çok çok zor oyunculardan kurulu Milli Takım'ı zor dönemeçlerden geçirdi. Bir kez daha finallere kalmanın sevincini yaşattı. Euro 96 finallerindeki 3 maç sıfır gol, sıfır puanlık avantajı kullanıp en azından bir çeyrek final oynamayı hedefledi. Amaç Terim'i geçip tekrar bir numara olmak Denizli için... Euro 2000'de kazanılacak görkemli bir zafer sonrası bir kulüp takımı çalıştırıp, Terim'in elde ettiği rekorları kırmak en büyük isteği...

***

Fatih ve Mustafa iyi arkadaştılar... Denizli ve Terim ise artık birbiriyle yarışan iki boksör gibi. Her maç rakipleriyle değil, birbirleriyle oynuyorlar. "Ben daha iyiyim" diyebilmek için...

Ve hepimiz bu müthiş yarıştan büyük keyif alıyoruz... Teşekkürler Denizli, teşekkürler Terim...

altan@footballmail.com

Spor Yazarlari sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır