kapat

20.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ABDURRAHMAN YILDIRIM(yildirim@sabah.com.tr )


Tasarruf sahipleri ne yapıyor?

Türkiye mali piyasaları geçen yılın sonlarında ve bu yılın başlarında mükemmel beklentileri satın aldı. Ardından bu beklentilerin gerçekleşmesini beklemeye koyuldu. Borsa giderek sıkıştı. Faizler yatay seyir içine girdi.

Gerçekleşmesi beklenen, ekonomik programa uygun olarak enflasyonun düşmesi ve ilk üç aylık sonuçların çıkması. Bu açıdan ocak ayı ardından her ayın enflasyonu büyük bir önem taşıyacak. Mali piyasaların seyrini ve bekleyişleri önemli ölçüde bu enflasyon rakamı belirleyecek. Enlasyonun yılın ikinci çeyreğinde düşüşe geçmesi programa inancı güçlendirecek. Yerli ve yabancıları harekete geçirebilecek. Üstelik mevsim dönüşü nedeniyle ekonomideki canlanmanın artacak olması da bu hareketi güçlendirebilecek.

* Geçiş dönemi - Bu döneme kadar 1-1.5 aylık geçiş sürecinde, borsada halka arzlar yapılacak. İlk defa bir milyar dolarlık halka arz gerçekleştirilecek. Bunun için satışa çıkartılacak Tüpraş hisselerinin fiyatının da uygun olması gerekecek. Halka arzlar hem uygun fiyat hem de parayı çekmesi nedeniyle borsadaki diğer senetlerin fiyatlarını aşağı çekici etki gösterebilir. Fiyatların düşüş gösterebileceği bu geçiş döneminde senet almak, ekonomide istenen sonuçların sağlanması durumunda ilkbahar ve yaz aylarında karlı olabilir.

* Yatırımcıların durumu - Borsanın yükseliş ivmesini kaybetmesiyle son bir kaç haftadır sanki yatırımcı için cazip araç kalmamış gibi görünüyor. Yüksek getirilere alışmış olan tasarruf sahipleri ve para sahipleri yüzde 35-40'lara düşen Hazine ve mevduat faizlerinden pek memnun değil. Borsa seçeneği de ortadan kalktığı için gidebilecekleri başka bir alan yok. Dövize gidilse kur artışı yüzde 20 ile sınırlanmış durumda. Üzerine 8-10 puan faiz alınsa bile yüzde 30'luk getiri yakalanıyor. Dolayısıyla ortam TL'den dövize geçme ortamı değil. Bunun ekonomik bir mantığı da yok.

* Dövizde çözülme yok - Bunun tam tersi mümkün mü? Yani dövizden faize geçmek cazip mi? Arada en azından 10 puanlık fark olduğuna göre mümkün. Ya da gelecek yılın enflasyonu yüzde 10 olarak hedeflendiğine göre bir yılı aşan vadelerde Hazine kağıdı almak cazip. Tek bir şartla. Enflasyon hedefinin aşağı yukarı tutturulması gerekiyor.

Ancak programın uygulanmaya konulduğu yeni yıldan itibaren tasarruf sahiplerinde böyle bir eğilim görülmedi. Yani dövizden TL'ye kayda değer bir geçiş olmadı. Geçen sene sonunda 38 milyar 500 milyon dolar olan yurtiçindeki yerleşiklerin döviz hesapları Ocak sonunda 38 milyar 700 milyon dolara yükseldi. Yani çözülme olmadı.

* Yabancıların yokluğu - Bunun gerekçelerinden biri yeni yıldan itibaren bankaların dışardan borçlanmalarında çok rahat olmamaları. Bu durumda bankalar yükümlülükleri için dövize hala yüksek faiz veriyor. Yani döviz talebi devam ediyor. İçeride likidite bolluğu yok. Bunun için de faizler yüzde 40 civarında.

Eğer hedefler aşağı yukarı tutturulacaksa, geriye yine de ciddi bir reel faiz kalıyor. Yüzde 40 faize karşılık döviz kurunun yüzde 20 artması geriye yüzde 17 gibi bir reel faiz bırakır dolar bazında. Halbuki yurt dışındakiler yüzde 5-6 faizle yetiniyor.

Kişisel yatırımcılar için ortada hala cazip bir araç var.

Sonuç - "Güzellik, görenin gözündedir"

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır