kapat

20.02.2000
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
Magazin
microbanner
Sabah Künye
Atayatirim
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
E-Posta

Turkport
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 2000
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Yeni güvenoyu gerekebilir
Cumhurbaşkanı Demirel, bir ara Balkanlar, Gürcistan'a değindikten sonra ekliyor:

-Ben yine Türkiye'ye döneyim.

"Türkiye" dediği, aslında Cumhurbaşkanlığı seçimi. Belli ki gündemin bir numarasında bu konu var. Eğer iç politika konuşmak istemese, "dışarıdayken içeriyi konuşmam" kuralını işletir. Aslında bunun katı bir kural olmadığını hepimiz biliriz.

Ama Demirel'in havasını izlemek imkanı verdiği için, bu kural gerçekten varmış gibi davranırız.

Cumhurbaşkanı, kendiliğinden "Türkiye" konusuna dönüyor. Dönülmeyecek gibi de değil. Çünkü Cumhurbaşkanlığı seçimi, sadece Çankaya'yı değil, hükümetin kaderini de etkileyecek.

Bir görüşe göre Cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra (eğer yeni bir isim seçilmişse) hükümet için yeniden güvenoyu gerekebilir. Yani hükümet istifasını vermek durumunda kalabilir. Demirel, "bu konulara beni karıştırmayın" diyor.

Ancak Ankara'da hükümet ile Çankaya arasında ahenkli bir çalışma olduğunu sık sık vurguluyor. Belli ki, eğer Cumhurbaşkanlığı koltuğunda bir değişiklik olursa, "ahenkte" de bir değişiklik olması sözkonusu. Çünkü, başbakanlıkta da yeni bir görevlendirme tehlikesi doğabilir.

Cumhurbaşkanı Demirel gerçekten de hassas bir dönemde, hassas dengeler içinde seçime gidiyor. Ve ince ince işlediği bir dantel politikasıyla sonuca doğru ilerliyor.

Türkiye birliği gönüllü beraberlikle korunur
Cumhurbaşkanı Demirel, Zagrep'e uçarken, "Anayasal vatandaşlığı" anlatıyor: 'Toplumsal ahengi korumak lazım. İdeali gönüllü beraberliktir. Türkiye birliğinin korunması da böyle olur. Tabii bunda da cumhurbaşkanının rolü hayatidir'.

On bin metre irtifada Cumhurbaşkanı Demirel ile sohbetimizden "Güneydoğu notları"...

* Bu ülkede dil, inanç, ırk farklılığını vatandaşlık için bir önkoşul olarak görmüyorsanız, zaten mesele yok demektir. Böylece vatandaşlık çatısı altında birleşirsiniz. Aksi halde, millet diyeceğiniz topluluk olmaz.

* Eğer ülkede kendini değişik bir ırka mensup sayanlar varsa, bunu da tek ırk altında toplayamıyorsanız, vatandaşlıktan bunları atamayacağınıza göre, birleşilecek şemsiye yine vatandaşlıktır.

* Anayasa, "bütün vatandaşlar hak ve fırsat eşitliğine sahiptir" diyor. Din, mezhep ve ırka göre ayırmıyor. "Herkes eşittir" diyor.

* Ama bu eşitlik, temel hak ve hürriyetlerde olduğu kadar, külfetlerde de vardır. Hem de bir taleple... Laik, demokratik, bölünmez bütünlük çerçevesinde kalacaksın vatandaş olarak. İşte bu talebi kabul eden herkes Türkiye vatandaşıdır. Anayasal vatandaşlık budur.

* Anayasal vatandaşlık seni ırken Türk olmaya zorlamıyor ki.

* Zaten bugün PKK, Hizbullah olayında rahatsızlık yaratan, bu çerçevenin zorlanmış olmasıdır.

* Bu dengeyi ve toplumsal ahengi korumak lazım. Bilhassa azınlık milliyetçiliğine kaçanlar zarar görür. İdeali gönüllü beraberliktir.Türkiye birliğinin korunması da böyle olur. Tabii, bunda da Cumhurbaşkanının rolü hayatidir.

Demirel'den bir espri

* Zagrep'te herkes sizi tanıyor.
Sokakta alkışladılar farkettiniz mi
Sayın Cumhurbaşkanım?

* Ee, size lazım değilsem başka yerde de iş bulurum herhalde. (Kahkahalar)

UFUK GÜLDEMİR


Copyright © 2000, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır