Türkiye ekonomisinde Nisan ayları ekonominin olumlu veya olumsuz yönde "U" dönüşleri yaptığı ve vites düşürdüğü dönemler oldu. Bu yılın Nisan ayında ise ekonominin iyileşme yönünde vites yükselttiği bir dönem olması bekleniyor. Büyüme oranının üç aylık dönemlere göre hesaplanlamasına başlandığı 1998 yılından bu yana Nisan-Haziran dönemleri hep ön plana çıktı. Ekonomi, son 12 yılın üçünün (1989, 1991, 1994) ikinci üç aylık dönemlerinde "dip" yaptı. Dört yılda ise bahar aylar (1990, 1993, 1995, 1997) en canlı dönemdi. 1988 sonrasının dört yılında ekonomi yine Nisan ayında (1988, 1992, 1998, 1999) hız kaybetmeye başladı. 1996 yılı dışında tüm yıllarda Nisan ayında başlayıp Haziran sonunda biten ikinci çeyrek ekonominin dönüm noktalarını oluşturdu.
İş dünyası bu yılın Nisan ayından umutlu. İçinde bulunduğumuz ilk çeyrekte büyüme oranı 12 aylık bir aradan sonra ilk kez pozitif değerlere ulaşacak. Mayıs ayı sonunda açıklanacak bu oranın yüzde 2.5 ile 3.5 arasında gerçekleşeceğini tahmin ediyoruz. Ancak bu oran iş dünyasında tam bir canlanma belirtisi olarak kabul edilmeyecek. Çünkü bu iyileşmenin geçici olması ihtimali, morallerde tam bir düzelme yaşanmasına imkân vermeyecek.
İkinci çeyrekte büyüme oranının yüzde 7 dolayında çıkması ise içte ve dışta canlanmanın "kalıcı" olduğu inancını yaygınlaştıracak. Tüketim, üretim ve yatırımlardaki esas canlanmanın başlaması, büyüme ivmesini her geçen üç ayda biraz daha güçlendirecek.
Nisan-Haziran döneminden umutlu olmak için başka nedenler de var:
* Petrol ithalatçısı ülkelerin çoğunlukta olduğu kuzey yarımkürede baharın başlaması, ham petrol talebini azaltarak fiyatların 30 doların biraz altına inmesini sağlayacak.
* Kış boyunca yükselen tarım fiyatlarının Nisan'dan başlayarak gerilemesi, enflasyon oranlarındaki artışların hızını kesecek. Nisan ayından sonra enflasyonun mevsim normallerinin altına inmesi para piyasalarında ve borsada daha iyimser bir rüzgar estirecek.
* İlk üç aylık ekonomik performans iyi olduğu takdirde, enflasyonu düşürme programına güvenenlerin oranı yükselecek.
Yılın ilk üç ayında Cumhurbaşkanlığı seçimi çözüme ulaştırıldığında ve diğer reformlar konusunda adım atıldığında siyasi ortam bugüne göre daha istikrarlı bir görünüm verecek.