Ankara'da bu işlerin tam göbeğindeki bir dostum, "Kafkaslar'da alarm durumu var" dedi.. "Türkiye'nin bu bölgede müthiş sıkıntısı var" diye de ekledi.. Ne oluyordu Kafkaslar'da?
Açtık telefonu, Washington'da Beltway'in altında yaşayan ve Rusya ile Kafkasları çok yakından izleyen dostlarımıza sorduk: "Neler oluyor?"
Aldığımız cevaplar gerçekten alarm verilmesine neden olabilecek sözler.. Birlikte okuyalım:
"Önce manzaraya bakalım; Rusya'nın Kafkaslar üzerinde, yani Azerbaycan ve Gürcistan üzerindeki baskısı çok ciddi boyutlara uzandı.. Ruslar, Çeçenistan konusunda bu iki ülkeyi çok ciddi biçimde tehdit ediyorlar. Çünkü Çeçenlere silah, gıda ve ilaç yardımının bu ülkeler üzerinden geldiğine inanıyorlar. Nitekim geçenlerde Rusya lideri Putin, Azerbaycan lideri Aliyev'i telefonda açıkça tehdit etti. Aliyev'in apar topar Türkiye'ye gelmesinin nedeni işte bu.. İşin şakaya gelir tarafı kalmadı... ABD, Vietnam'da sıkışınca hemen komşu ülkelere Vietkong'a yardım etmemesi için saldırmıştı. Unutmayın.."
Sormaya devam ettik:
"Peki Clinton yönetimi ne düşünüyor bu konuda?"
Aldığımız cevap, konuşmayı çok daha ilginç boyutlara taşıdı. Okuyalım:
"Amerikan yönetimi durumun farkında, ama, elini taşın altına koymak istemiyor. Zaten Pentagon'da bu konuda yapılan sanal senaryolar var. Sonuç negatif. Onlara göre, bölgede Rusya'yı durdurabilecek veya caydırabilecek tek ülke Türkiye.. Bu nedenle de, Türkiye, Azerbaycan ve Gürcistan arasında hemen üçlü bir zirve yapılmasını istiyorlar. Bu zirvede Bakü-Ceyhan ön planda gözükecek ama, gerçek gösterilmek istenen, Türkiye'nin bu ülkeleri, herhangi bir Rus saldırısına veya Aliyev ile Şevardnadze'nin devrilip yerlerine Moskova kuklası bir kişinin gelmesine karşı yalnız bırakmayacağı.. Moskova'ya böyle bir mesaj verilmesini istiyorlar.. Demirel'in ani Gürcistan gezisini de bu bağlamda değerlendirin..."
Hayda...
"Peki, Rusya'nın Kafkaslar üzerinde hegemonya kurmasını istemeyen ülkelerin başında Amerika gelmiyor mu? Ani bir gelişme karşısında ne yapacak ABD yönetimi? Sonra Türkiye bir NATO ülkesi değil mi? NATO, bütün gücü ile Türkiye'nin yanında yer alacak mı böyle bir durumda?" dedik..
Aldığımız cevap daha da ürkütücü:
"Ne Amerika'nın tek başına, ne de NATO'nun, Rusya'ya karşı aktif biçimde, yani askeri olarak Türkiye'nin yanında, doğrudan yer alması mümkün değil. NATO alanını Kafkaslara genişletmemekle büyük hata yaptı. Zaten bu belli olunca hem Aliyev hem Şevardnadze, Rusya'nın genişlemenin intikamını kendilerinden alacağını söylemişlerdi.."
Cevap verdik:
"Türkiye böyle bir durumda, tek başına Rusya ile sıcak bir savaşa girmez. Deli değil.. Buna ihtimal vermiyoruz. Yani ABD istedi diye bu jandarmalığa soyunmaz Ankara.. Çünkü bu mesele sadece Türkiye'nin değil, ama başta ABD olmak üzere bütün batı dünyasının meselesi.. Onlar da koysunlar ellerini taşın altına.. ABD bizim en önemli ve stratejik müttefikimiz. Onun için kendi çıkarları kadar bizim çıkarlarımızı da düşünmekle yükümlü değil mi?"
Konuşmamız devam etti.. Sonra başka konulara geçtik.. Petrol boru hatları konusunda onların tabiri ile "Felaket senaryosunu" anlattılar.. Neler oluyor neler.. Yazacağız.. Yazacağız ki, Türk halkı gerçekleri öğrensin..
