kapat

07.12.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
GÜNGÖR MENGİ(gmengi@sabah.com.tr )


Güneş çıkıyor

2000 yılı ufkunun Türkiye'ye vaad ettiği güneş, ekonominin barometresi olan borsada şimdiden parlamaya başladı.

Yeni yıla demokrasisi Avrupa Birliği, ekonomik gelişmesi de IMF tarafından sigorta edilmiş bir ülke olarak gireceğiz.

Ankara'da enflasyonla mücadeleye kararlı istikrarlı bir hükümet var.

Bölgedeki liderlik konumu ve potansiyeli nedeniyle Türkiye G-20 ülkeler grubuna dahil edilmiş.. Yeni yılda büyük dış kaynak girişi bekleniyor.. Faizler düşüşte.. Yüzde 4,5 oranında küçülen ekonomi dibe vurmuş.

Bütün bu şartlar, ekonominin battığını değil, süper bir sıçrama için gerilmiş olduğunun işaretlerini veriyor.

Yani Merkez Bankası eski başkanlarından Yavuz Canevi'nin dediği gibi Türkiye'nin "kanatlanıp uçması için bütün şartlar tamam.."

Borsanın 10 bin rekorunu zorlaması bir tesadüf değildir. Yatırımcılar 2000'in vaad ettiği umutları satın alıyor.

Dört gün sonra Helsinki Zirvesi'nde Türkiye'nin AB üye adaylığı ilân edilip IMF ile stand-by anlaşmasının imzalanması roketleri ateşleyecektir.

Yabancı bankaların Türkiye'deki şubelerine büyüme talimatları şimdiden geldi. Bunu birinci ağızlardan öğrendim.

Ama başarı, ekonomik programın ulusallaşması ile kazanılacaktır. Hükümetin bu beklentileri, umut ve heyecan verecek biçimde halka mal etmesi gerekiyor.

Başbakan Ecevit ve yardımcısı Devlet Bahçeli, Yavuz Canevi'nin önerisini dikkate alırsa bu sorunu çözebilirler.

İstikrar programı olarak önümüzde duran kuru metne ruh kazandırmak lâzım.

Bu harekete halkın desteklediği bir "Ekonomik Kurtuluş Savaşı"nın heyecanını katmak lâzım. Türkiye'de insanlar uzun süren bir umutsuzluk ve yılgınlık dönemi yaşadı.

1980'li yıllarda Özal'ın TV'de yaptığı "İcraatın İçinden" programları örnek alınmalı ve bu hava değişmelidir.

Çelişkiler müzesi
Türkiye bir tarih müzesine benziyor..

Bir yanda Avrupa Birliği'ne girme iddiası, öbür yanda karakol işkenceleri ve çat kapı infaz operasyonları.. Bir yanda harikalar yaratan özel sektörü, öbür yanda mahkumlara teslim olmuş cezaevleri..

Cezaevlerinin ıslah niteliğini yitirip suçlu lojmanı, mafya misafirhanesi ve terör örgütlerinin eğitim merkezi haline geldiğini gösteren vahim gelişmelere Pazar günü Metris Cezaevi'nde bir yenisi daha eklendi.

Şeriatçı terör örgütü İBDA-C üyesi tutukluların koğuşunda arama yapmak isteyen jandarmalardan 54'ü kesici aletlerle yaralandılar.

Resmi ağızlar, tutukluların bir kısım jandarmayı rehin aldığı yolundaki iddiayı yalanladı ama isyanın niçin bu kadar uzun sürdüğü ve yönetimin isyancılarla "o halde niçin pazarlık yaptığı" sorusu boşlukta kaldı.

Devletin kontrolünden çıkan cezaevlerinin durumu, adalet ve yargı sistemine halkın güvenini tümüyle yok etmiştir.

Bu çöküşü önleyecek ilk çare modern cezaevlerini hızla yetiştirmektir.

Bu işte "para yok" mazereti olmaz.

Çünkü.. Her şeyde tasarruf olur ama adalette olmaz!

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır