kapat

27.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
YILMAZ KARAKOYUNLU(yilmazk@sabah.com.tr )


Duygulu Ecevit günleri...

İlk beyaz insanlar Hindikuş Dağlarını aşarak Sind Vadisi'ne yerleştiklerinde Hintlileri merak ediyorlardı. Önce şaşkınlık içinde kaldıkları bir üstün medeniyet, sonra kavranması zor bir felsefe; ve hayranlık uyandıran bir toplum ahlakı ile karşılaştılar.

Batının felsefe ile beceremediğini, doğu tasavvuf ile gerçekleştirmişti.

Hindistan, mistik dünyanın derin dehlizlerinde gerçeği yakalamanın doğru ve kolay yolunu bulmuş ve dünyayı aydınlık zihinle algılamayı becermişti.

Gençliğimizde batı ve doğu felsefesini aynı lezzetle aktaran hocalarımız vardı. Gerçeğin kavranmasını kolaylaştıran üslup içinde konuşur, güzel örnekler verirlerdi. La Rouchefoucauld'un "Öz Deyişleri" ile Tagore'un "Gijantali-İlahiler" kitaplarını o zaman tanıdık. Birincisini Yaşar Nabi Nayır, diğerini Bülent Ecevit dilimize çevirmişti.

***

Türk aydını Ecevit'i siyasetten önce edebiyatta tanıdı. Kıvamı özenle korunmuş bir dünya değerini, doğu felsefe ve şiirinin en usta ismi Tagore'u imbikten süzülmüş bal damlaları gibi aktarmıştı.

Rahmetli Seha Meray'ın uzun ve zahmetli yıllar sonunda yayınladığı ünlü Lozan kitabının ilk sayfası küçük bir ithaf ile başlıyordu. Bu ithaf şükran dolu bir edebiyat şaheseriydi. Tagore'un Bülent Ecevit tarafından dilimize çevrilmiş Avare Kuşlar isimli eserinden aktarılan nefis alıntıyla doruklaşmıştı. "Aleve aydınlığı için şükret; ama tükenmeyen sabırla çırayı tutanı unutma..." Biz Mülkiye'yi bu terbiyede bitirdik.

***

Benim kuşağımın gençleri Tagore'u Ecevit ile tanıdı. Sonra bu lezzeti genişletti. Nalaka'yı, Postahane'yi, Aşka Çağrı'yı, Meyva Zamanı'nı, Büyüyen Ay'ı okuduk. Ya babamızın kitaplığında bulduk; ya da harçlığımızdan arttırıp satın aldık.

Tagore'un en ünlü eseri Gitanjali, Bengal dilinde yazılmış ve İngilizce çevirisi ile Tagore'a 1913 yılında Nobel Edebiyat ödülünü getirmişti.

Önceki gün bu kitabın yeni baskısının sunulması nedeniyle Hindistan Büyükelçiliği tarafından bir tören düzenlendi. Ecevit, gençlik yıllarının heyecanlı edebiyat arayışlarını anlattı. Gözlerinin içi gülüyordu. Londra Üniversitesi'nde okutulmakta olan Sanskrit ve Bengal dilleri bölümünün tek öğrencisi olduğu günlere dönmüştü.

Bir edebiyat şaheserini yazıldığı dilden çevirmenin gururlu hatıralarını anlattıktan sonra, bugünkü gerçeğini belirtti: "Bu dilleri şimdi unuttum..."

Ve sonra şiir diliyle çevirdiği eserden parçalar okudu.

***

İnsanın, inancını ifade edebileceği lisan eksikliğini gidermek istemesi, düşünce tarihimizin en renkli örneklerini yaratmıştır. Yıllar, yüz yıllar, bin yıllar geçti ve insanoğlu düşe kalka zihinsel zenginliğini geliştirdi. Amaç, asıl gerçeği algılayan üstün olgunluğa ulaşmaktı. Bu olgunluk ilahi idrakin huzuruydu.

Bu zihinsel zenginliğin aktarılmasındaki güçlük, edebiyatın sınırlarını zorladı ve dünya şaheserleri yaratıldı. Tagore, bu şaheserlerin doğudaki ihtişamıdır.

Dün Ecevit bu şaheseri Türkiye'ye tanıtan önemli isimlerden biri olarak kürsüye çıktı. Yarım asır önce yayınlanmış bir eserin Türk okuyucularına yeniden sunulmasının onurunu sergiledi. Ecevit'in sözlerinde sakin bir tevazu vardı ve gururun ince tellerine dokunmadı.

* * *

Ecevit'i kırk yıldır tanıyorum. Kendisiyle böylesine barışık ve mutlu bir Ecevit çehresi seyretmemiştim. Yüzünde onurlu bir saadet gururu vardı.

Çevirdiği şiirleri okurken gerçekten mutluydu. Toplumsal yargılama ahlakını ve bunun idrakinin kolay olmadığını Gitanjalı'deki derin felsefe ile anlattı. "Sevmekle soruna çözüm bulunması mümkün olabilir. Asıl sevmek, sorumluluk yüklendiği an başlıyor" dedi...

Ve sonra bu sorumluluğun felsefesini özetledi. "İnsanlık ancak, Allah, insan ve doğa sevgisinin ayrılmaz ve eşit ölçekli bütünlüğünde yücelebilir."

Hem Ecevit'i, hem Hindistan Büyükelçisini kutluyorum...

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır