Son dakika...
Konumuz "kilitlenen af kanunu." Ve hemen bir soru: Affýn "iki kilidi" mi var?.. Birincisi "Kýrcý meselesi." Ýkincisi ise "öðrenci affý... Affýn içine türbanýn katýlmasý."
- Ne dersiniz Sayýn Bakan?
Adalet Bakaný:
- Kilit deyimini kullanmasak.
- Ne diyelim?.. Sorun mu?
- Evet, iki sorun denilebilir... Birincisi, af yasasýndaki 11. maddenin... Cezalarýn birleþtirilmesini öngören...
- Yani "Kýrcý krizi" Sayýn Bakan.
- Kanunda bir isimlendirme yok ama... Kamuoyunda... Bazý yazarlarýn da söylediði gibi... Adýný verdiðiniz þahýs üzerinde bir isimlendirme oldu... En önemli sorun da belki o.
***
Adalet Bakaný:
- Öðrenci affý konusunda belki daha kolay uzlaþma saðlanabilir.
- Efendim, af çýkacak mý?
- Önümüzdeki günlerde uygun bir çözüm... Bir çýkar yol bulunabilir.
- Þu anda kendi aranýzda bir müzakere... Pazarlýk falan...
- Hayýr. Önümüzdeki günlerde konuþacaðýz.
- Neden önümüzdeki günlerde?
- Ýþin olgunlaþmasý için... Serinkanlý deðerlendirme için... Zamana ihtiyaç var.
- Tekrar soruyoruz... Çýkacak mý?
- Umutluyum.
***
- Sayýn Bakan, kamuoyu bu affa tepki gösterdi... Geri adýmý... Affý Meclis'ten çekmeyi düþünmez misiniz?
- Adalet Bakaný olarak geri adým atmanýn doðru olmayacaðýný düþünüyorum.
- Tepkiler....
- Tabii ki tepkilerin dikkate alýnmasý lazým.
- Alýyor musunuz?
- Sayýn Cumhurbaþkaný'nýn da belirttikleri gibi... Kamu vicdaný ölçü alýnmalý..
- Bu ilkeye uyuldu mu?
- Tabii... Kamu vicdaný nelere "af dýþý kalsýn" diyorsa... Kalýyor.
- Ama efendim.
- Fakat, komisyon, baþlangýçtaki metni deðiþtirdi.
***
Bakan'dan sitem:
- Bazen, erken haber verme çabasý içinde, olmayan þeyler de yazýldý.
- Örneðin?
- Örneðin adam öldüren... Irza geçen... Yazýldý ki, affediliyor... Hayýr efendim... Bunlar af dýþýnda.
- Sayýn Bakan ilk metin... Son metin derken... Herkesin kafasý karýþtý... Çýkýn, "iþin doðrusunu" anlatýn.
- Olur.. Ama yazmýyorlar.
- Nasýl?
- Benim açýklamama yer vermiyorlar... "Hayýrsýz da affediliyor, uðursuz da" diye yazýyorlar... Ama Türk Ceza Kanunu'nda "hayýrsýzlýk... Uðursuzluk" diye bir suç yok ki.
***
- Sayýn Bakan... Sayýn Cumhurbaþkaný'nýn gerekçeleri içinde...
- Sayýn Cumhurbaþkaný "bir kere daha deðerlendirin" dediler... Deðerlendirdik.
- Yani diyorsunuz ki, af çýkacak.
- Bu saatten sonra... Çýkmamasý yanlýþ olur.
- Hangi takvimde?
- Bir þey söyleyemiyorum.
- Yýlbaþýna?
- Umarým.
- Çýkacak ama... Nasýl çýkacak?
- Konuþmanýn baþýnda "iki nokta" üzerinde durmuþtuk... O iki noktada mutabakat saðlanarak...
- Mutabakat saðlanýnca... Çýkmasý ne kadar zaman alýr.
- Zaman almaz.
- Nasýl almaz?
- Adalet Komisyonu'nda bir günlük iþ.
- Ve diyorsunuz ki, Meclis'te de iki, üç günlük iþ...
- Sürmez bile... Dört, beþ saatte Meclis'ten geçer... Yeter ki... Uzlaþma saðlansýn.
***
Geniþ tabanlý bir hükümet kuruldu.
Hükümette sol da var, sað da.
Güçlü bir hükümet.
Ve uyumla iþe baþladý.
Her þey yolunda giderken... Bu af iþi çýktý... Ve hükümetin fiyakasý bozuldu.
Hükümet, kendi fiyakasýný, neden bozdu?
Þimdi vitesin geri takýlmasý... Affýn geri çekilmesi "gurur sorunu" mu yapýlýyor?
Bakan'a bu konuyu... Fiyaka iþini açýnca...
Prof. Dr. Hikmet Sami Türk þöyle dedi:
- Vazgeçmek doðru olmaz.
Sonra "af iþinin yeni bir þey olmadýðýný... 55. Hükümet döneminde de ele alýndýðýný... Ama seçim sürecine girildiðini... Yetiþemediðini" anlattý.
***
Prof. Türk'ün bir sözünün altýný çiziyoruz:
"Vazgeçmek doðru olmaz."
Soru:
- Neden Sayýn Bakan?
Prof. Türk:
- Medyada hep "affa karþý olanlarýn" görüþleri yer aldý... Ama bir de "karþý taraf" var... Ýçerdekiler... Aftan yararlanacak olanlarýn yakýnlarý... Çevreleri.
- Efendim, onlarýn görüþleri de yayýnlandý.
- Çok az... Çok, çok az.
- Hocam... Bu konu sizi sanýrýz çok yordu... Çok da üzdü...
Prof. Türk ilk kez güldü.
Yorulmuþtu...
Üzülmüþtü...
Ama sesini çýkarmýyordu.
***
Hikmet Sami Türk deðerli bir Ticaret Hukuku profesörü.
Ayrýca...
Anayasa konusunda çalýþmasý var.
Seçim sistemleri üzerinde de.
Ýstanbul Hukuk'tan mezun, Ankara Hukuk'ta asistanlýða baþlayan... Almanya'da doktora yapan bir bilim adamýmýz.
Almanca, Ýngilizce, Fransýzca ve Ýtalyanca'sý var.
"Akçalý konulara" adý karýþmamýþ... "Firesi, darasý, defosu" olmayan bir Karadenizli.
Böyle deðerler kolay yetiþmiyor.
Yýpranmamalý.
Ama yýpranýyor.
Hikmet Hoca'ya "þanssýz bir dönemde, þansýz bir iþ yüklenmiþ."
Açýkçasý Hoca "affý çýkarmaya mahkžm edilmiþ."
Öyle sanýyoruz ki uluslararasý üne sahip Prof. Türk'ün de içinde fýrtýnalar esiyor...
Ve yine sanýyoruz ki kendi kendine "keþke... Geçen dönemdeki gibi... Yine Milli Savunma Bakanlýðý'nda kalsaydým" diye söyleniyor.
