kapat

10.11.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sabah İnternet
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RAUF TAMER(rtamer@sabah.com.tr )


O'nu aramak

Yıllardır içki yasağı dahil mâtem dolu 10 Kasım'lar yaşarken, müziğin sesini homurdana homurdana kısan insanlar görmedik mi?

Gördük.

Sonra uyanık davrandılar. Atatürk de müzik severdi diyerek usul usul şarkılara başladılar.

Atatürk de içki severdi diyerek yavaşça şişelere doğru uzandılar.

Gelsin Rumeli Şarkıları.

Gelsin Serhat Türküleri.

Atatürk Uşşak makamı'nı severdi... Haydii, kafalar bir sağa bir sola sallanarak Cana rakibi handan edersin.

Müthiş bir koro.

Geçiş taksiminden sonra da -madem Atatürk Mahur Makamını da severdi- bir tane de Mahur şarkı:

Hâlâ kanayan kalbimi aşk ateşi dağlar.

Hele son mısra:

- Bir türbe ki ruhum, gelen ağlar, giden ağlar.

Sahiden öyle.

*

Tabuları yıkma akımına uyarak, son yıllarda matem'i kaldırdık.

Mâtem, önce anma'ya dönüştü. Şimdi bakıyoruz, anma da artık kutlama'ya dönüşüyor.

- Ölüm hiç kutlanır mı?

Gerekçemiz var:

- O ölmedi ki.

Öyleyse vur patlasın, çal oynasın.

Hatta 365'inci gün, geride bıraktığımız 364 günden daha şenlikli geçsin... Duraklamalar da eklensin buna...

Sevmediği şarkı da yokmuş galiba.

Haydi Fasıl Heyeti... Bir tane de Suzinak... Pek revadır sevdiğim ettiklerin.

Haydi Muazzez Abacı, bir tane de Hicazkâr lütfen... Mâni oluyor hâlimi takrire hicabım.

*

Arada bir düşünüyorum...

10'uncu Yıl Marşı çok güzel ama, şairin ruhundan müsaade alarak o'nun sözlerini bari 100'üncü Yıl'a uyarlamalı.

On yılda her savaştan yerine yüz yılda, bin yılda her savaştan desek ne çıkar?

Yüzüncü yıl gençliği, bininci yıl gençliği, yurdun demirağlarla örülmediğini görürse, ileride çok şaşırabilir. Esasen, çok daha büyük hizmetler var.

Madem tabuları yıkıyoruz, marşın sözlerini de çağlar'a ve şartlara göre pekâlâ değiştirebiliriz..

Küçük bir kalem darbesi yeter...

Topu topu 3-4 kelime değişir... Ama ruh ve mânâ bozulmaz... Göğsümüz tunç siperi gibi, Türk'e durmak yaraşmaz gibi enfes mısralar aynen kalır.

Niye cesaret edemiyoruz?

Ne var bunda?

Hâlâ 10'uncu yılda mı kaldınız diyenlere de bence en güzel cevap.

*

İfrat ile tefrit arasında koşup durmaktayız.

Zorlama mâtem günleri bitti, şimdi özenti kutlama devri başladı.

Yani... eskiden, "ölmemiş bir Ata"yı öldü diye anıyor ve ağlıyorduk... Şimdi ise "ölmüş bir Ata"yı, ölmedi diye kutluyor ve coşuyoruz.

Ama Dolmabahçe Kulesi'ndeki -sık sık bozulan- saati, bir türlü tamir ettiremiyoruz.

İçine iyi bir makine koyamıyorsak, bırakın 9'u 5 geçe'de kalsın bari.

Ne olur bırakın.

Hep öyle dursun.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır