Rusya, bu bölgeyi hem ekonomik, hem askeri bakımdan, bir tür kuşatma altına alma çabasında..
Bu nedenle bölgedeki gelişmelere, sadece Çeçenistan gözlüğü ile bakmak, yanıltıcı, hem de çok yanıltıcı olabilir..
Rusya'nın bölgedeki planının kilit ülkesi bize göre Gürcistan'dır.. Gürcistan'da ortaya çıkabilecek bir Rus hegemonyası, Kafkaslarda bugünkü tabloyu tamamen tersine çevirecektir..
Sadece siyasi bakımdan değil, ama böyle bir olasılığın gerçekleşmesi, Trans-Hazar enerji kaynaklarının Türkiye üzerinden geçmesini de tamamen sona erdirecektir..
Gürcistan'ın düşmesi, Azerbaycan'ı da son derece tehlikeli ve geleceği belirsiz bir konuma itecektir..
Rusya yeniden Türkiye sınırına yerleşecek, Ermenistan üzerindeki etkisi ve bu ülkedeki binlerce askeri de gözönüne alınırsa, ülkemiz bir tür kıskaca alınmış bir konuma gelecektir.. Bu da Türkiye'nin askeri sistemini yeniden ele almasını gerektirecek kadar önemli bir gelişmedir..
Bu tehlikeyi sürekli yaşayan ve Rus planlarının kilit ülkesi olarak gördüğümüz Gürcistan'ın lideri Şevardnadze, Rus askerlerinin kendi topraklarından geçip Çeçenistan'a müdahale etmesine izin vermeme cesaretini gösterdi.. Ama Rusya, ilerde belki Abhaz'lar belki başka anahtarlar ile Gürcistan kilidini açmaya mutlaka çalışacaktır..
Rusya'nın bu oyununun gerçekleşmemesi için Türkiye de elinden geleni yapmak ve bölge ülkelerine destek vermek zorundadır..
Çünkü Ruslar bir türlü Yeni Dünya Düzeni'nin bir parçası olan ve "Win-Win" denilen, yani iki tarafın da kazanacağı formülleri değil, hala geçmiş yıllarda kalan "I win, you lose", yani ben kazandım sen kaybettin felsefesine takılıp kalmış durumdalar.. Yazık..
Duvar...
Tam 10 yıl oldu Berlin Duvarı yıkılalı.. Bir insanlık utancı olan bu duvarın yıkılması yeni bir dünya düzeninin de habercisi olmuştu..
Dün, Alman Parlamentosu'nda "Bundestag" yapılan törendeki konuşmaları BBC'den izlerken daha gerilere gidip, Ostpolitik tartışmaları ile geçen süreyi, Polonya'lı Papa'nın göreve gelmesini, Jaruzelski-Walesa savaşını hatırlıyorum..
BBC muhabiri ile birlikte Varşova'ya gitmek üzere Viyana'dan bindiğimiz trenden,
Çek askerleri tarafından nasıl zorla indirildiğimizi,
o kara kışta küçük bir tren istasyonunda bir bankın üzerinde nasıl bekletildiğimizi,
insanların meraklı bakışları altında 4 silahlı askerle birlikte tuvalete nasıl götürüldüğümüzü,
üzerimizin nasıl arandığını hatırlıyorum..
Trenden inmemekte ısrar edip, Polonya vizemizi göstermemize rağmen pasaportlarımızı elinde tutan Çek subayın "Siz bilirsiniz.. Ben şimdi buradan gideceğim. 20 kilometre sonra yeniden pasaport kontrolü yapılacak. Pasaportlarınız da üzerinizde olmaması ülkemizde büyük suçtur. 20 sene hapis cezası yersiniz ve sizi kimse uzun sürei bulamaz" dediğini ve bizim bu tehdit üzerine trenden inişimizi hatırlıyorum..
Dünya ne kadar değişti...
